75* Bumerang

4.2K 406 37
                                    

 Görüşme odasında Bryant'la yan yana oturmuş, az sonra gelecek olan mahkumu bekliyorduk. Tüm bastırma çabama rağmen zihnim kötü anıları gün yüzüne çıkarıyor, bu da midemde kasılmalara neden oluyordu. Kollarımı karnıma sarıp bastırdım. Önce bir iki adım sesi ve ardından metal kapının tıkırdayan sesi duyuldu. Sabit bir şekilde kapıya baktım, aralanan kapıdan Antonio'nun sert yüzü fotoğraf albümünden eski bir kare gibi göründü, yanındaki memurla birlikte içeri girdi. Bir an durup coşkulu denebilecek bir şaşkınlıkla baktı ve ardından sakin adımlarla yürümeye devam etti. Gelip masanın yanında dikildiklerinde memur onu bırakıp birkaç adım geri gitti. O ise gülümsedi, başıyla ikimize de selam verdi ve gözlerini hiç ayırmadan oturdu. Ellerini masada kenetledi, yine aynı masanın diğer ucunda Bryant'ın parmakları durdukları yerde sabırsızlıkla tıkladı.

"Maite?" dedi Antonio. "Sensin ha? Sanki sonradan bumeranga dönüşen normal bir çalı gibi. Geri dönebileceğini aklıma getirmemiştim bile. Vay canına!"

Onun gördüğünü hazmetmeye çalışan heyecan içindeki yüzüne baktım, üzerinde turuncu üniforması ve hapishane traşı olmuş saçıyla Antonio Arcuri muhtemelen hayatında ilk defa standart bir adam olup çıkmıştı. Ama halinden bir dinginlik okunuyordu ki daha önce onu böyle gördüğümü sanmıyordum. Sakin, zararsız, dengeli görünüyordu ama şu vardı ki; kafes içindeki bir aslan kükremezdi.

"Dur bakayım..." dedi, başını omuzlarına gömüp gözlerini yüzüme dikerek gözlemlerini sıralamaya başladı,

"Yüzün incelmiş sanki, kilo vermişsin. Bir de yüzünde küçük izler var ama öyle göz tırmaladıkları filan yok endişe etme."

Bryant'a döndü, "Yüzlerinde oluşacak bir iz kadınları ölüm gibi korkutur"

Tekrar bana döndü, "Ama bana da hiç öyle bakma, bunu kendine sen yaptın. Ampul parçaları hani... Ben prensip olarak kadınların dış görünüşlerine zarar vermeyi hiç sevmeyen bir adamım."

"Seni asil adam..." dedi Bryant, "Biliyorum. Görünüşlerine zarar vermek yerine onları öldürmeyi tercih ederdin"

"Prensiplerime daha uygun"
Gözlerini bir anlığına yukarı kaldırdı; "Uygundu. Eskiden"

"Senin centilmenliğini herkes anlayamaz Arcuri. Bir yaşam stili."

Antonio hafifçe güldü,
"Çok doğru, teşekkür ederim"

Birkaç saniye sessizlik oldu. Antonio bana bakıyordu,
"Konuşmayacak kadar öfkelisin galiba?"

"Öfkeli değilim."

"Değil misin? İşte bunu beklemiyordum"

"Bana oldukça zor anlar yaşattın Antonio" dedim. "Nasıl olup da şu an burada olduğumu tahmin edemezsin. Yazabildiğin senaryoyla gurur duyardın."

"Hadi ya..."

"Evet. Çok iyiydi, öyle ki içinden çıkmak için birkaç kesiğe ve yıpranacak bir bedene katlanmak gerekiyordu. Ama sana kendim adına kızgın değilim, bunu atlattım. Sadece ölümümün dağıttığı insanlar adına seni affedemiyorum. Madem beni buraya çağırdın, şimdi aylar sonra sana sormam gerek; pişman oldun mu? Yoksa yaşıyor olmam hapis süreni kısaltacak diye mi buradayım?"

"Hayır, hayır. Hapis süremi kısaltacağın için seni görmek istemedim. Öyle olsa umurumda olmazdın Maite, hala sana öğreteceğim şeyler varmış baksana."

Belli belirsiz güldü ve kaşlarını kaldırarak devam etti,
"Size açık olacağım dostlarım; insan aylar boyu hapiste kalınca epey düşünme fırsatı oluyor. Seni öldürdüğümü düşünmek bana bir rahatlama hiç vermedi. Açıkça söyleyeyim, pişmanlık da duymadım ama üzülüyordum. Çünkü biliyorsun bir zamanlar seni..."

KUM *[Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin