26. | e m i r

848 77 37
                                    

"Sök kalbini koy cebe."

Medya: Emir Alkan
Şarkı: 6iant & HnS & Zaza - Bir Damla Umut



İlk ders için kampüsün içinde dolanıyordum. Amfiye girince, kendi aralarında konuşan ve heyecanını paylaşan insanlara baktım. Sıkıntıyla nefesimi verdim ve usulca boş bir sıraya geçtim. Çantamı masaya fırlattım ve cebimden telefonumu çıkartarak ders başlayana kadar vakit öldürdüm.

"Burası da benim yerim olsa gerek." Yanımda duyduğum erkek sesine döndüm. Büyük bir rahatlıkla, sanki koca amfide başka yer yokmuş gibi, hemen yanıma oturan çocuğa şaşkınlıkla bakakaldım. Yanları kısa, koyu kahve saçlarını yana doğru şekillendirmiş, koyu kirpiklerinin arasından koyu yeşil, ara ara koyu çizikleri olan badem gözlerine açıklama beklercesine baktım.

"Off! Sanırım kalbimden vuruldum," diye bir nida dudaklarından yükselirken, dramatikçe elini kalbine koydu. Yandan yandan sırıtmaya başladığında kaşlarımı çattım.

"Pardon?" dedim düz bir bakışla bakarken. Gayet rahat bir tavırla bacaklarını uzattı ve sırtını yasladı. Omuzunun üzerinden bana attığı bakışında eğlenen parıltılarla güzelce süzdü beni.

"Alo? Sana oturabilirsin dedim mi ben?" Tersçe söylendiğimde dudağının kenarı kıvrıldı.

"Sormadım ki." Kollarının göğsünde bağladı ve burnunu çekerek, kısaca amfiye bir göz gezdirdi. Dudağımı sinirle dilimle ıslattım. "Bu ne küstahlık?"

"Koca amfide başka yer mi yok kardeşim?" Gözlerini büyüttü "Kardeşim mi?" diye hayret etti. "Nereden kardeşin oluyorum ben senin."

Ay şimdi ilk dakikadan kriz geçirecektim!

"Abi nesini anlamıyorsun kalk lan yanımdan!" diye sinirle söylendim. Uyuzca dilini şaklattı. "Lan mi? Senin gerçekten konuşma adabına ihtiyacın var." Biraz sola kayarak yaklaştı ve bir sır verecekmiş gibi sessizce konuştu. "Hem abi deme lazım olurmuş," dedi ardından da göz kırptı.

Ben, dilim tutulmuş, şokla ona bakarken bir süre, o hiç bozmadan, keskin çene hattı ve dik duruşuyla girişe bakıyordu. "Ruh hastası!"

Bu kendini bir halt zanneden herifin, gerçekte bir cacık olamayacağı gerçeğine inanmak için süzdüm. Giydiği beyaz tişörtün sardığı pazuları, göğsünde hâlâ, istifini bozmadan bağlı durmasıyla daha geniş görünüyordu. Özgüvenini kaslarına borçlu bir erkek modeli demek?

"Sapık diye bağırmamam için üç saniyen var!" diye tısladım dişlerimin arasından. Gayet ciddi bakıyordum ama sanki şaklabanlık ediyormuşum gibi birden gülmeye başlamasıyla, iyice deli oldum ve sesli bir soluk aldım.

"Bir."

Hâlâ gülüyordu. Hem de hiç aldırmadan. Amfiye baktığımda, kim bu böyle gülen diye birkaç insanın dikkatini çekmiş olmalıyız ki, bize bakıyorlardı. Sinirle dudaklarımı ıslattım.

"İki!"

Gülmeyi kesti ve bana döndü. Elimde olsa öfke kusardım. Özellikle böyle derin derin yüzüme bakarken. Etkilenmemi falan mı bekliyordu? Dudaklarımı üç demeye lüzum görmeden bağırmak için aralamıştım ki dediğiyle şaştım kaldım.

"Bu kadar sinir, bu bünyeye fazla değil mi güzelim? Hayır bak erken yaşta kırış kırış olacaksın," demesiyle sinirlerim tepeme çıktı fakat sakin kalmaya özen göstererek güldüm.

"Bu ne samimiyet? Ben nereden senin güzelin oluyorum acaba?" Yüzümün aksine sert bir şekilde söylediğim sözlere, yüzüme eğilerek sırıttı.

"An itibariyle." Genişçe gülümsemeden önce ıslattığı dudaklarına, dudaklarının yanında beliren derin çukura, anlık bir bakış attığımda ukalaca güldü.
Sinirim bozuldu, güldüm.

"Öyleyse sen de an itibariyle bir yavşak mı oluyorsun?" diye mimiksiz konuştuğumda "Vay!" diye kahkaha attı. "Bu benim için bir şereftir."

Anlamsızca baktım "Hasta mısın nesin.. Çattık ya!" Çantamı kaptım ve yerimden kalkarak sıradan çıkmak için yaydığı bacakları çekmesini bekledim. "Çeksene oğlum geçeceğim." Muzip bakışları ve sırıtan suratıyla hiç istifini bozmuyordu. Çığlık atacaktım şimdi.

İnşallah yanak kasların kopar!

Sinirle bacaklarına vura vura geçtim önünden. Hareketimle kahkaha attığında bile geçmeyeyim diye kastığı bacaklarını tekmeliyordum. En son dengemi kaybediyor gibi oldum ve üzerine doğru sendelendim. Belimden anında yakalayan elleri, nefesimi tutmama yeterliydi.

"Çek o pis patilerini üzerimden!" diye cırladım. Ellerini kaldırdı ve manidar bakışlarının altında, yan taraftaki sıraya geçip, yeniden oturdum.

Ben bu herifle hep aynı derslere mi girecektim? Resmen kriz geçirtir insana!

Ders boyu ara ara üzerimde hissettiğim bakışlarıyla çıldırma noktasına gelirken, ölümcül bakışlar atıyordum önüne dönmesi için. Her baktığımda eğlenen yüz ifadesine yumruk geçirmek istedim.

Hoca ilk günün şerefine derse hafif bir giriş yaptığını söylerken acaba bunun neresi hafif diye hayıflandım. Resmen harıl harıl yazı yazıyordu herkes. Oflayarak sunduğu slayta baktım ve telefonumu çıkartarak fotoğrafını çektim. Hiç yazıyla uğraşamazdım!

Hoca tam bir şey diyordu ki yan sıradaki uyuz ayaklandı. "Hocam ders bitti." Hoca ortası kel kalan gri saçlarını kaşıyarak kol saatine baktıktan sonra onayladı. Hayretle ayaktaki çocuğun rahatlığını sorguluyordum ki, yönünü bana dönmesiyle anında ayaklanarak çantamı kaptım. Geçeceğim esnada sıranın önünü kapatarak sıraya yaslanınca sesli bir of çektim.

"Ne istiyorsun sen benden ya?" Yumuşayan yüz hatlarıyla yüzümü taradı, ardından güldü.

"Tanışmadık?" diye elini uzattığında ters ters eline baktım.

"Farkındayım. İstesem tanışırdık." dedim. Yandan çarpıkça gülümsedi.

"Emir ben," dedi. Ruhsuz bir bakış attım "Memnun olmadım," diye somurttum sonra da omuzuna çarparak yanında geçtim. "Senin adın ne peki?"

Arkamı dönmeden bağırdım.

"Sana ne!"


Emir'i nasıl buldunuzz?

İlerleyen zaman için tahminleri olanlar?

Yorumlarda görüşmek üzere.. 💓

14.09.2020

düzelendi.
15/12/21



_

adı bende ya'saklıWhere stories live. Discover now