2.25. Uyarılar ve İşaretler

1K 78 178
                                    

1419 Senesi - Bahar Mevsimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1419 Senesi - Bahar Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı

Büyük Hanım Müge

Açık kestane saçlarında kemik tarağı gezdirirken bana gün boyu yaşadıklarını anlatırdı. Derslerinde zorlandığını, hocalarının en ufak azarlamasında gözlerinin doluşunu, ablalarının ondan daha başarılı oluşunu ama onlara yetişmek için elinden geleni yaptığını... Saraya gelen esnafın oğlunun uzaktan onu izlemesinden rahatsızlık duyardı. Kaç kez kovalamıştı bahçede o küçük çocuğu. Saçı biraz çekilince incecik sesiyle "Acıdı."diye isyan eder yine anlatmaya devam ederdi. Sonra bana döner, "Anne ben çirkin miyim?"diye sorardı. İçtenlikle gülümser, "Sen Aspargon'un görüp görebileceği en güzel hatunsun."derdim. O da neşeyle gülerdi.

Şimdi odamda titreyen elimin arasında kemik tarağı tutuyordum. Bir daha saçlarına dokunamayacağım Tunay'ım aklımdan çıkmıyordu. Yanlış yapmıştım. Çiğdem dişliydi. Her yerde yapardı. Ama Tunay bizim narin kardelenimizdi. Kendi ellerimle onu ölüme göndermiştim. Elbiseme düşen gözyaşına öylece bakarken yaşananları geriye alabilmek için en ağır Omena büyüsünü yapmaya razı olacağımı düşünüyordum. Fakat ölümü geri alan hiçbir büyü yoktu.

Tarağı çekmeceye geri koydum. Gözlerimi sildim. Derin bir nefes aldım. Bu ölümün beni bu kadar etkileyeceğini bilmezdim. İki sene geçmişti ama düşündüğümde içimin titremediği tek an yoktu. Kızlarıma sevgimi gösterememiştim hiçbir zaman. Güçlü ve kırılmaz olmalarını istemiştim. Eğer onlara karşı sert ve otoriter olursam kapkalın zırhlarını hiçbir gücün delip geçemeyeceğine inanmıştım. Yanılmıştım. Hayatımın hatasıydı.

Bengü dışında tüm kızlarım benden uzaktaydı. Başlarına bir şey gelse onları koruyamazdım. Tunay'ın ölümünden bile haftalar sonra haberim olmuştu. Bedenini görememiştim. İpek saçlarına son kez dokunamamıştım. Diğerlerine bir şey olsa hiçbir şey yapamayacaktım ve Tunay'ın ölümüyle bu gerçek kalbime mızrak gibi saplanmıştı. Gecelerim artık çok daha huzursuz geçiyordu. Kızlarıma yazma sıklığımı artırmıştım. Ayça ve Elçin çoğu zaman cevap yazıyordu fakat Çiğdem'den tek bir mektup bile almamıştım. Ya mektuplarım eline geçmiyordu ya da bana yazmayı kati surette reddediyordu. İkinci ihtimal daha gerçekçiydi ve bu da kendi elimle yaptığım başka şeydi.

Odamın kapısı çalındı. Gel dememle içeri Asya girdi. Saygıyla reverans yaptı. Elinde günlük raporlar vardı. İşte bu dikkatimi dağıtmaya yeterdi. Raporları incelemek üzere çalışma masama geçtim. Harcamalarımızda biraz artış olmuştu. Ata Anma Töreni için yaptıklarımız dışında Şevval'in odasının yenilendiğini gördüm. "Bu nereden çıktı?"diye sordum.

"Dün Korkut Han'la konuşmuş. Odasındaki eşyalar eskiymiş ve küf kokuyormuş. Kızının sağlığı için yenilenmesini istemiş."dedi gözlerini devirerek. "Eşyaları bizzat kontrol ettim. Sıkıntılı bir şey yok. Sadece biraz eskiler. Düzgün bir şekilde yenilenebilirlerdi."

Aynadaki KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin