2.35. Perdenin Arkası

967 78 279
                                    

1420 Senesi - Kış Mevsimi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

1420 Senesi - Kış Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı

Büyük Hanım Müge

Aspargon'a kar yeni yeni düşmeye başlamışken almıştık kesin zafer haberini. Beklediğimiz sonuç buydu. Ashan halkı bize katılmak isterken Gerbena askerlerinin yapabileceği hiçbir şey yoktu. Dönüş yolu başlamıştı oğullarım için. Teoman Bey'den gelen mektuplar iki kardeşin savaşta ne kadar etkin dövüştüğünü söylüyordu. Aslanlarımdan beklediğim hareket işte buydu. Böyle böyle ikilik çıkarmaya çalışanların ağızlarını kapatıyorlardı.

Diğer yandan İdil sayesinde harem ve Altınova kaynayan kazana dönmüştü. Gökben'in korsanla kaçtığı gerçeği o günden beri konuşuluyordu. Bazı hatunlar bana dahi sormuşlardı. Gerçeği reddetmemiştim elbette. İdil'in hırs uğruna iftira atan biri olduğu düşüncesine kapılmamalıydı kimse. Söylemesi gerekli değildi fakat Gökben'e sıkıntı olduğu doğruydu. Kendi hatasını nasıl telafi edeceğini merak ediyordum.

Gerçi bazı hatunlar her şeye rağmen onun tarafındaydı. Herkes aşık olurmuş da eski devirler geride kalmış da... Fakat geleneklere düşkün hatunlar bu durum karşısında mesafelerini belli etmişlerdi. Ben ise bu durumu kaidelere aykırı olduğu için başından beri onaylamadığımı fakat han oğlumun kararına kimsenin karşı çıkamayacağını söylemek durumundaydım.

Efran Bey çalışma odama girdiğinde ballı ıhlamur çayımı yudumluyordum. "Hoş geldin Efran Bey. Umarım güzel haberler getirmişsindir."dedim.

Efran Bey karşıma oturdu. Elindeki mektupları önüme bıraktı. "Gökben ve kraliçe ablasının yazışmaları. Kraliçe orijinalleri gönderdiğini söyledi. Fakat burada elle tutulur bir bilgi yok. Sadece Sargun'da bulunduğunu gösteriyor."

"Kraliçe Catherine tarafsız davranıyor."dedim porselen fincanı yerine bırakırken. "Kardeşine arka çıkmaya niyeti yok. Kendine rakip olamayacağı için alaşağı etmeye de yanaşmıyor. Kendi ülkesiyle fazla meşgul." Yıllardır görüşmediği kardeşiyle iletişim kurmaya istekli bir izlenim vermemişti şimdiye kadar. Zaten istese de bu mümkün olamazdı. Ne Sargun Kraliçesi buraya gelirdi ne de Korkut ve Gökben oraya giderdi.

Laf arasında şifacı Henry'yi de sormuştum. Sargunlu olduğunu biliyordum. Belki bir şey yakalardım. Fakat o konuda da bir şey dememişti. Sargun'da adı Henry olan yüzlerce kişi olduğunu ve şifacılığın ayırt edici bir özellik olmadığını yazmıştı. Henry'yi araştırmam hala bir sonuca varmamıştı. İkisinin de Sargunlu oluşu hoşuma gitmiyordu. Bir bağlantı olduğunu hissediyordum.

Gökben bir işler karıştırıyordu. Hanlığa karşı bir hareketi yoktu fakat nişanın tek başına bir işe yaramayacağının o da farkındaydı. Bu sebeple kendini güçlendirmeye çalışıyordu. Pasif biri olarak durmayacağını defalarca göstermişti. Öyle olsa işim daha kolay olurdu. Fakat o hanımlıkta da rakipsiz olmak istiyordu. İkimiz arasında bir iktidar savaşı kaçınılmazdı. Bu savaşı başlamadan bitirmeye niyetliydim ve bu uğurda tüm kaynaklarımı seferber etmiştim. Gökben'e dair her türlü bilgiyi elde etmeye çalışıyordum. Gerek geçmiş gerek günümüz öğrenebildiğim her şey önemliydi. Bu araştırmayı belki yıllar önce yapmalıydım fakat o hatunun saraya girebileceğini girse dahi onca olaydan sonra hanım olabileceğini hiç düşünmemiştim. Oğlumun İdil'e olan itimadına bel bağlamakla hata etmişim. İdil Aspargon'un en iyi hanımı olsa dahi ona nikah kıymayacaktı Korkut. Gökben'e kafayı takmıştı.

Aynadaki KanWhere stories live. Discover now