otuz

96.8K 5.7K 1.2K
                                    

Medya: Berfu

🌈

Güzide okulumun güzide koridorunda ilerliyordum. Her zaman yaptığım gibi. Ilgaz'la konuşmuyorduk. Daha doğrusu ben kendi kendime onunla konuşmama kararı almıştım. Soner'le birlik olup benden gizledikleri şey sinirimi bozmuştu. Son zamanlarda ikisi de tuhaf davranıyordu ve bunun sebebini bilmemek beni huzursuz ediyordu. Oyunumuz patlak verdikten sonra olmuştu ne olduysa. Soner bana zıt gitmeyi bırakmış, Ilgaz ilgisini azaltmıştı sanki. Üzüldüğüm durumlar değildi bunlar ama ortada bir şey döndüğünü bilip ne olduğunu bilmemek... Asıl öfkem bunaydı. Soner'le konuşmama taraftarı olan bendim. Sürekli o günün konusunu açmasını istemiyordum. Onunla konuşamayacağımdan elimde sadece Ilgaz seçeneği kalıyordu. Ona da düpedüz trip atıyordum ki gelip neler olduğunu anlatsın.

İki gündür yanıma geliyordu, gönlümü almaya çalışıyordu, gruptaki konuyu söyle dediğimde anlatmadan geri dönüyordu.

Ben de Nil Gülin Hepileri'ysem öğrenecektim ne olduğunu.

"Nil!"

Adımı duyduğumda başımı geri çevirip kimin seslendiğine baktım. Yüsra'ydı. İki gündür onunla eski yakınlığımıza dönmüş, hatta daha yakın olmuştuk. Öyle ki Ilgaz'la Soner'e karşı beni savunduğunu bile görmüştüm. Kıçım sağlamdaydı yani.

Ona doğru ilerledim ve koridorun ortasında buluştuk. "N'aber?"

"İyidir, senden?"

Omuz silktim. "Bildiğin gibi işte."

"N'apıyorsun burada? Kantine inmeyecek misin?"

"Yok," dedim geri adım atarak. "Sınıfta atıştıracağım bir şeyler."

"Bizim salaklar yüzündense..."

"Hayır," diye böldüm gittiği yeri anladığım cümlesini. "Onlarla alakalı değil. Sessiz ortamda yemek yemeyi daha çok seviyorum."

Kaşlarını çattı. "Neden?"

Güldüm. "Yemek yiyişimi görseydin nedenini anlardın."

Sorun olmadığını anlayarak o da güldü. "Göreyim öyleyse. Hadi sen geç sınıfa ben de tostumu alıp geliyorum."

"Gerek yo..."

"Hadi!"

İtiraz etmeme müsaade etmeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Peki madem. Bende sınıfıma girip sırama oturdum. Sınıfta Mine ve bir arkadaşı vardı. Mine'ye alışmıştım. O kadar titizdi ki kantindeki yemeklere güvenmeyip kendisi evden yemek getiriyordu. Çoğu zaman getirdiği yemeğini kantine indirir, Berfu'yla birlikte orada yerlerdi ama bugün öyle yapmamıştı anlaşılan. Onlardan bakışlarımı ayırıp çantamın içine koyduğum muzlu sütümü ve sandviçimi çıkardım. Yüsra gelmeden başlamak istemedim. Kıza ayıp olurdu. O benim için buraya gelirken benim onsuz başlamam...

Derken elindeki yemeklerle sınıfın kapısında göründü kendisi. Hızlı bir göz taramasından sonra gelip benim önümdeki sıraya ters şekilde oturmuştu. Ben onun hareketlerini takip ederken onun gözleri de benim muzlu sütümdeydi. "Menün güzelmiş."

Onayladım. "Güzeldir."

Sonra yemeklerimizi yemeye başladık. Onun bir elinde karışık olduğunu tahmin ettiğim tostu, diğer elinde ayranı vardı. Yerken bir yandan da sohbet başlattım. "Ee Okan'la ne yaptınız, hiç bahsetmedin?"

Cümlem biter bitmez Yüsra'nın yediği tost boğazında kaldı, telaş yapıp hemen suyumu uzattım. İyi olduğunu söyleyerek geri çevirdi, lokmasını bitirip girdi söze. "Kızım aniden sormasana şöyle şeyleri. Ne yapacağız? Rezil olduğumla kaldım işte."

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin