"Saçmalama! Ne rezilliği? Altı üstü sana duygularını açmaya çalışan hoşlandığın çocuğa engel attın."

Yaptığım ironiye göz devirdi. "Baya rezillik değilmiş cidden."

"Sahiden engelden sonra bir şey demedi mi? Hep iş mi konuşuyorsunuz?"

Ayranından bir yudum aldı. "Diyemedi aslında. O, konuyu açmaya çalışıyor ama ben kapatıyorum, kaçıyorum sürekli."

"Neden?"

Derin bir nefes alıp yarısına geldiği tostunu sıraya bıraktı. Keyfi kaçmıştı. "Çünkü şu an bir ilişkiye başlayamam, önceliklerim var."

Ben de yemeğe ara vererek ona odaklandım. "Ne gibi?"

Sınıfı kolaçan edip uzağımızda kalan kızlara baktıktan sonra bana iyice yaklaştı ve alçattığı sesiyle konuşmaya başladı. Yüzündeki ciddiyetten önemli bir şey söyleyeceğini anlamıştım. "Bakmam gereken bir kardeşim var. Onunla ilgilenmem gerekiyor, başkalarıyla değil. Eğer bir ilişkim olursa daha fazla vakit ayırmam gerekecek ve benim başımı kaşıyacak vaktim yok."

Yüsra'nın bana özelinden bahsettiği ilk andı. Ailesini bu zamana kadar hiç sorgulamamıştım. Bir kardeşi olduğunu bile yeni öğreniyordum. Derin konulara girmemin onu inciteceğini düşündüğümden anlattıklarından yola çıkarak kendimce birkaç tavsiyede bulundum. "Zaman, bakıldığında bize kısa görünse de onu bir yere kadar uzatmak bizim elimizde Yüsra. Hem kardeşine hem kendi hayatına vakit ayırabilirsin. İstedikten sonra her şeyi yapabilirsin ve ben senin sevdiğin kişiyle birlikte olmayı istediğini görebiliyorum."

Başını iki yana salladı. "Anlamıyorsun, kendi isteklerime göre yaşayamam bu hayatı. Kendimden önce düşünmem gereken sorumluluklarım var."

"Bu hayat senin!" dedim damarlarımda biriken öfkeyle. "Sorumluluğun olsun ya da olmasın bu hayatı sen yaşıyorsun. İstediğin gibi yaşamadıktan sonra ne önemi var ki? Sen daha 18 yaşındasın Yüsra, sence de büyük sorumluluklar alman için erken değil mi?"

Alayla güldü. "Bana seçme şansı bırakıldığını mı sanıyorsun?"

"O zaman kendi seçme şansını kendin yarat. Tamam anladım Okan için ekstra vakit ayıramam diyorsun. Ayırma. Siz zaten onunla haftanın 6 günü berabersiniz. Bırak hislerini bilsin, sen de onun hislerini bil. Seçimini bunun üzerine yap. Geçirdiğiniz vakti zehir etme ikinize de."

Bir süre söylediklerimi aklında tartar gibi sessiz kaldı. Daha sonra takılacak bir yer bulmuş gibi açtı ağzını. "Sen böyle çok emin konuşuyorsun da ya Okan benden hoşlanmıyorsa?"

Dediklerime tamamdı da Okan'ın ondan hoşlanıp hoşlanmaması sorundu demek. Güzel.

Sinsice gülerek geri yaslandım. "Bir şey biliyorum ki konuşuyorum. Sen bana güven. Kendi ilişkilerimde berbatımdır ama dışarıdan ilişkileri analiz etmek konusunda iyiyimdir. Adımın Nil Gülin olduğu kadar eminim ki Okan sana karşı boş değil."

Biraz olsun rahatladığını gördüm gözlerinde. Benim gibi geri çekilip nefesini sertçe bıraktı. "Umarım yanılmıyorsundur, Nil Gülin."

Tatlı tatlı gülümsedim. "Umarım!"

Onu düşünceleriyle baş başa bırakıp sessizliğe büründüğümüzde yemeğimize devam etmiştik. Biten yemeklerimizin ardından havadan sudan sohbet etmiştik biraz. Bana kardeşinin erkek olduğundan ve okula yeni başladığından bahsetmişti. Fotoğrafını göstermişti. Kardeşi onun tam tersiydi, sarışın kahverengi gözlü bir çocuktu. Tombik yanaklıydı, çok sevimliydi. Onunla yüz yüze tanışmak istediğimden bahsetmiştim, Yüsra ise ayarlarız demişti. Daha tanışmadan küçük bir arkadaş daha edinmiştim. Muhabbetlerimizden sonra Yüsra rahat durmamış, gidip Soner'in sırasını karalamıştı. Yazdığı şeyleri gülerek okumuştum. Tam bir deliydi bu kız. Her türlü çılgınlık yapılırdı onunla. En çok bu yönünü seviyordum.

Biz böyle güle oynaya vakit geçirirken öğlen teneffüsü de bitmek üzereydi. Yüsra'nın kendi sınıfına gitmesi gerekecekti maalesef. O an keşke bizim sınıfta olsa demiştim içimden. Yalnız oturmaktan sıkılmıştım ve onun gibi bir arkadaşın bana eşlik etmesini çok isterdim. Soner'i geri verip Yüsra'yı alamıyor muyduk?

Benim sınıfımdakiler de yavaş yavaş gelmeye başlamıştı.

Gelen kişilerin arasında ikimiz için tanıdık olan biri vardı.

"Cem git!"

Berfu?

Duyduğumuz yüksek sesiyle ikimizin kafası da sınıfın kapısına çevrildi. Berfu sinirle Cem'i yanından kovuyordu. Sınıfa girmesini istemiyordu. Kavga etmişlerdi sanırım. Kısa süreli sözlü tartışmalarının ardından Cem pes edip gitmiş, Berfu sınıfta kalmıştı. Üzgün olduğu her halinden belli olurken ona bakan bizi dahi fark etmeden sırasına oturdu.

İstemsizce ilgimi onlara vermiştim. O an farkında olmadan, "Ne olmuş bunlara?" sorusu çıktı ağzımdan. Fakat Yüsra bilinçli sorduğumu düşünmüş olacak ki cevap verdi. "Senin olayın yüzünden kaç gündür küslerdi, hala barışmamışlar anlaşılan."

Kaşlarım çatıldı. "Benim olayım mı?"

"Cem niye seninle ilgileniyormuş, neden sevgililerini araştırıyormuş falan filan işte."

Cem benim özel hayatıma burnunu soktu diye Berfu ona kızmış mıydı?

Süs bebeğinden böyle bir hareket beklemezdim doğrusu.

Kısaca özet geçen Yüsra'yı onayladığımı belirten bir baş hareketinde bulundum. "Anladım."

Yüsra, Berfu'yu izleyip hüzünle iki yana salladı başını. Kuzeninin üzgün olmasına dayanamamıştı sanırım. Yanımdan kalktı hemen. "Ben şuna bir bakayım."

Geçmesi için yolu açıp onu uğurladım. "Tabii git sen, konuşuruz yine."

O gittikten sonra ne var ne yok diye telefonuma bakayım dedim. O sırada Ilgaz'dan gelen mesajı gördüm.

Ilgaz: Sana anlatacağım.

🌈

Sınıflar konusunda birkaç yorum görmüştüm, kafası karışanlar varmış. Bölümlerde belli ettiğimi düşünüyorum ama yine de buraya not düşeyim:

Nil, Soner, Berfu, Mine aynı sınıfta, A şubesi.
Ilgaz, Yüsra aynı sınıfta, B şubesi.
Cem, Çağlar aynı sınıfta, C şubesi.

Soner önceden Ilgazlarla beraberdi, sonradan Nillerin sınıfına geldi.
Hepsinin sınıfı aynı katta, yan yana olduğu için rahatlıkla birbirlerini görebiliyorlar. Sınıflar resmen bermuda şeytan üçgeni şeklinde ahajdjajwjs

Seviliyorsunuz♥
Instagram: bbhikayeleri

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin