19| Ateş Çemberi

3.8K 343 362
                                    

29.09.2020

10.000 okunma olmuşuz ☺️✨

*Bölümdeki şarkı medyadaki şarkı :) Cennet kelimesini Valhalla olarak değiştirdim :)

Salı günü olmuş, güzel salılar :)

İyi okumalar ❣️

_____

Sommerblot: Yaz bayramı. Bu bayram Baş Tanrı Odin' e atfedilir. Bu bayram ile askeri hazırlıklara başlanır.

Porir: "Thor'un savaşçısı" anlamına gelen İskandinav ismi.

_____

Sommerblot kutlamaları tüm kasabada sürüyordu. Handan müzik sesleri geliyordu, evlerin önüne asılmış meşalelerin aydınlattığı sokakta insanlar neşeyle dolanıyorlar, çocuklar etrafta koşuşturuyorlardı. O gece gökyüzü göz alıcı parıltılar saçan yıldızlarla bezenmişti ama kimse içinde bulunduğu çevreden başını kaldırıp göğün güzelliğine bakmıyordu.

Esmer adam ve beyaz tenli adam, suratlarındaki tatlı tebessümler eşliğinde uyumlu adımlarla ilerliyorlardı. Günlerdir birbirlerine eskisinden daha sıcak davranıyorlar, birlikteyken gülümsemeden duramıyorlardı. Ahırın arkasında kalan, geniş bir düzlüğün ortasında yakılmış ateşin yükselip inen koca alevlerine yaklaştılar. Alevlerin etrafında, yerde oturan insanlar koca bir çember oluşturuyordu. Bazı insanlar etrafta, çemberden uzak yerlerde dikiliyor, muhabbet ediyor, gülüşüyorlardı. Bazılarının suratlarında Sommerblot'a özel olduğu anlaşılan, farklı şekillerde ve renklerde boyalar vardı.

Hızlı adımlar atıp Harald'ın yanına yerleşti Conall. Karahan da onun yanına biraz mesafe bırakarak oturmuştu. Diğer tarafındaysa koca bir boşluk vardı. Sarışın adam, Conall'a içki şişesini uzattı. Karahan'ın içip içmemesiyle ilgili kısa bir tartışma geçti Conall ve Harald arasında, ardından içmemesi konusunda uzlaşıldı. Sonrasında iki adam başka bir muhabbete dalmıştı, konuşup gülüşürlerken onların muhabbetlerine dahil olmak istemiyordu Karahan. Conall'ın gözleri ikide bir ona çevriliyordu, onun gözleri ise etraftaki insanlarda gezindi bir süre, ardından alevlerde, sonra yıldızlı gökte. Fazla güzel görünen göğü hayranlıkla izledi, yıldızların yansıması gece kadar koyu olan gözlerine vuruyordu. Göğe bakmak ve onun gözlerine bakmak arasında pek bir fark yoktu.

"Karahan!" İrkildi, omuzları tedirgince kalkıp indi. Soluna dönüp alevlerin ışığıyla aydınlanan, uzamış sarı saçları ve sakallarıyla yakışıklı görünen adama baktı. Sesler çok yoğun olduğundan onun yanına geldiğini duymamış, gökyüzüne hayranlıkla daldığı için de varlığını hissetmemişti.

Onun hemen yanına oturup elini uzattı Hakon. "Hakon." dedi ciddi bir suratla. Ciddi olmak ondan uzun süredir uzak bir durumdu.

Kendisine uzatılan ele şaşkınlıkla baktı Karahan. "Tanışmıştık." dedi gözlerini kısarak.

"O zaman aklım pek yerinde değildi, biraz garip davrandım. Tekrar tanışalım. "

Hakon'un elini nazikçe kavradı.
"Karahan." dedi.

Hafifçe gülümsedi Hakon, Karahan da onun kıvrılan dudaklarına bakarken tebessüm etti. Hakon'a karşı olan rahatsız edici hisleri daha sıcak ve hoş hislere evriliyordu.

"Buraya alışabildin mi?" dedi sevecen bir gülümsemeyle.

Olumlu anlamda kafa sallamakla yetindi esmer adam.

"Conall ile nasıl gidiyor? Birbirinize ısındınız mı?.. O, pek sıcak değildir ama bence sen onu ısıtabilirsin." Son sözlerini Conall'a kaçamak bir bakış atarken baskılayarak söylemişti.

Valhalla'nın IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin