10| Av Zamanı

3.4K 418 185
                                    


03.08.2020

Hep Nordic nereye kadar¿ Biraz da Türk müziği👆🏼 Karahan'ımıza ithaf olsun ☺️

İyi okumalar ❣️

___

Aktan: Şafak vakti.

___

Rüzgarda kıpırdanıp birbirine değen yaprakların hışırtıları... Deri botların hafif hareketleri altında ezilen toprak ve taş sesleri... Beyaz bulutlu gökte yankılanan kuş çığlıkları... Silik dalgalarla süzülen göl suyunun dingin melodisi...

Heyecanla parlayan açık mavi gözler ve hayranlık barındıran koyu kahverengi gözlerin hedefi aynıydı: Su içen güzel tüylü geyik. Devasa ağacın ardından, metrelerce ötede durmuş onu izliyorlardı. Burunlarına toprak kokusu ve doğadan gelen çeşitli kokular doluyordu. Kulaklarına doğanın huzur verici sesleri sızıyordu.

Boynuna çarpan ılık solukların sahibine döndü Conall. Elindeki ok ve yayı onun göğsüne sertçe bastırdı.

"İsabetli mi atıyorsun görelim." dedi fısıldayarak ona dönen gözlere bakıp.

Çekinceyle aldı Karahan. Oku yavaşça yerleştirip yayı gerdi. Geyiğin boynuna hedef aldı. Güzel tüylerinin örttüğü uzun ve ihtişamlı boynuna...Yutkundu. Hayvanın hızla inip kalkan karnına kaydı bakışları, hareket eden bacaklarına, etrafta gezinen siyah, iri gözlerine...

Sindri Vadisi'ndeki kaçışı gözlerinin önünde canlandı, hızla alıp verdiği solukları, hissettiği korku ve heyecan... Sırtında hissettiği, tarifi olmayan bir acı veren, ölüm soğukluğu taşıyan sivri demir, tüm bedenine yayılan keskin acı...

Görüntü son bulduğunda yine su kenarındaki geyik girmişti kadraja.
Tekrar yutkundu. Solukları hızlandı, yayı ve oku sımsıkı kavrayan, parmak boğumları pembeleşmiş elleri titredi. Bedeninde garip bir sıcaklık yayıldı, bu vicdanın sıcaklığı olmalıydı.

Conall endişeli gözlerle ona bakarken Karahan' ın elleri iki yanına döküldü.

"Yapamayacağım." Yorgun bir fısıltı...

Beyaz adamın kaşları çatılmış, suratı soru sorar gibi bir ifadeye bürünmüştü. Karahan olduğu yerde ters dönüp sırtını ağaca yasladı.
Gözleri otların tutunduğu koyu topraktaydı. Hayretle bakan mavi gözleri üzerinde hissederken utanç duyuyordu, az sonra öleceğini bildiği hayvan için de korkuyor ve üzülüyordu.

Birkaç saniye daha esmer adamı izledi Conall. Ardından onun eline uzanıp sıcak parmaklar arasından ok ve yayı aldı. Oku yerleştirip yayı gerdi. Hedef aldı, gergin yayı serbest bıraktı. Ok özgürlüğünü ilan ederken esmer adamın gözleri kapanmıştı.

Boynuna saplanan demirle yere yığıldı geyik. Damarlarındaki sıvı ince ince boynundaki kıllar arasında dallandı. Yaşamın son nefesleri hızla inip kalkan ciğerlerine doldu.

Bakarken hiçbir şey hissetmediği geyiğin bedeninde bir süre gözlerini gezdirip yanındaki adama döndü Conall. Bıkkın bir nefes verdi.

" Ne oldu? Daha önce hiç ava çıkmamış gibi davranıyorsun.
... Yoksa avına acıyan bir avcı mısın? Bazen hayatta kalmak için vicdanını gömmen gerekir."

Karahan, parlıyormuşçasına beyaz olan adama yandan bir bakış attı. Mavi gözlerdeki öfke ve kınama kolayca fark ediliyordu. Adamın söylediklerine içten içe katılıyordu. Eskiden kolayca, üzerine pek düşünmeden yaptığı bir işti avcılık. Ama şimdi... Şimdi bir şeyler değişmişti. Karahan av olmanın nasıl bir şey olduğunu tatmıştı. Conall anlamıyordu çünkü o hiç av olmamıştı. Bir avcı, avının ne hissettiğini onun konumuna geçmeden asla anlayamazdı. Anladığında ise tekrar bir avcı olabilir miydi meçhuldü.

Valhalla'nın IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin