on iki

27.7K 2K 1.1K
                                    

1K okunma, 400 vote, 700 yorum 🎉
_____

Taha'nın bahsettiği çalışma kampı bir hafta sonraydı ve futbol kulübüne önceden bilgi verilmişti. Çalışmalar, oyuncuların fiziksel, ruhsal olarak gelişmesine hemde motive olmasına hedefliydi.

"Katılmak zorunlu mu?" diye yüzüncü kez sordu Fatih. Parmaklarımla burun kemerimi sıktım ve sabır diledim. "Zorunlu gelmeme sebebin olmadıkça-" sözümü kesti ve "Kızım sular kesilmiş diyorum anlamıyor musun?" dedi. Gözlerimi devirip ellerimi belime koydum.

Spor salonunda Fatih ve ben oturuyorduk. Diğerlerinin formlarını düzenleyip Halil Hocaya verecektik.

Bilinmeyen Numara: Nerdesin?

Bilinmeyen Numara: Aaa dur buldum

Bilinmeyen Numara: Kalbimdeymişsin

Ayşe: Şimdi sana düşerdim de

Ayşe: İşim var :')

Bilinmeyen Numara: Ne işi?

Ayşe: Kampla ilgili belgeler falan

Bilinmeyen Numara: Yaa çen o güzel parmaklarınla iş mi yapıyorsun

Ayşe: Evet

Bilinmeyen Numara: Geliyim?

Ayşe: Gelmezsen adam değilsin

Bilinmeyen Numara: Tövbee

Bilinmeyen Numara: Kızım sana da şaka yapılmıyor

Ayşe: Ben anlamam
(görüldü.)
____

"Bitirdin mi?" dedim Fatihe bakıp,o da bana tüm ciddiyetiyle baktı ve "Açım."dedi. Elimi anlıma vurup biten belgeleri topladım ve ayağı kalktım.
" Yemek işten sonra." diyip gözlerimi ona diktim. Yere yatıp kıvranmaya başladı."Açlıktan ölürsem bir işine yaramam."dediklerini umursamadan kapıya doğru yürüdüm.

Kapıyı açmak için hamle yaptığımda aynı anda bir başkası da kapıyı geriye doğru çekti. Öne doğru yalpalayıp dengemi sağlamaya çalıştım ve belime sarılan kolla bu mümkün olmuştu.

Güç aldığım büyük kolların sahibi Ardaydı. Arda'nın arkasında da Batu, Efe, Taha ve Çağan vardı. Titrek ellerimi Arda'dan çekip başımla teşekkür ettim. Başımı yere eğip, saçlarımla yüzümü gizledim. Çağandan nedensizce kaçıyordum.

"Ay-" Çağanın bir şey söylemesine izin vermeden Taha üzerime atıldı ve beni kollarımdan tutup onlardan uzak bir yere sürüklemeye başladı.

Kantine girdiğimizde hala kolunun altındaydım. Okul birincisi ve ikincisi beraber kantine giriyordu. Bundan romantik bir konu değil en fazla matematiksel bir proje çıkardı.

Çağandan uzaklaştığımızı anladığımda başımı kaldırıp Tahayla küçük masallardan birine oturduk. Yine ayaklarımı sallamaya başladığımda kaşlarımı çattım. Bu okulun sandalyeleri çok mu yüksekti?

Tahaya döndüm, şuan yaptıklarıyla gözümde ilah konumuna yükselmişti. "Teşekkür ederim ya." dedim. Taha kısaca bana bakıp güldü ve "Önemli değil, kim olsa benim gibi yapamazdı ama ben yaptım." dediğinde güldüm.

"Çokta mütevaziyiz bakıyorum." diye mırıldandım. Taha'nın gözlerinden gözlerimi çekip etrafı inceledim. Gözlerim kantinin en köşesinde bir kıza takıldı.

Ne kadar güzel bir kız diye düşündüm. Upuzun kahve saçlarını getiye atmıştı, benden en az beş altı santim uzundu ve bacakları efsaneydi. Ben kızı keserken, kız ise tam tersi bana nefretle bakıyordu.

"Şu kızı tanıyor musun?" diye sordum Tahaya. Taha dönüp baktığında gülen yüzü düştü ve kısa sürede bana döndü. "Hilal."diye kestirip attı.

" Bence senden hoşlanıyor. "dedim. Taha'nın gözleri ilk önce büyüdü. Öksürmeye başladığında kaşlarımı çatıp onu izledim. Başını olumsuz anlamda sallayıp." Nereden çıktı bu? "diye sordu.

Çünkü ağzıma sıçacak gibi bakıyor.

" His. " dedim ve önüme dönüp bakışlarımı kızdan aldım. Sonrasında ise zil çaldı ve oldukça sinsi bir şekilde, Çağana görünmeden sınıfıma gittim.

Sırama oturduğumda belgeleri hala Halil Hocaya verememiştim. Omuz silkip sırama oturdum ve hepsini çantama koydum. Ders matematik olduğundan başka hiçbir şeyin dikkatimi dağıtmaması adına telefonu kapamak için elime aldım.

Bilinmeyen Numara: Öyle de güzeldi gözleri

Bilinmeyen Numara: Bıraksam içine bi kendimi

Bilinmeyen Numara: Tutuştur içine çek beni

Bilinmeyen Numara: Yavaş yavaş

Tebessüm edip telefonu kapatacağım sırada üzerime bir gölge düştü. Matematik hocası gözlerini kızmış elimde ki telefona bakıyordu. Hiçbir şey demeden elini açtığında telefonu almak istediğini anlamıştım.

Kalbim teklemişti. İlk defa telefonumu yakalamıyordum ama ilk defa telefonumu vermek istemedim. Bilinmeyeni bırakmak istemedim.

"Özür dilerim hocam ben-" derken aniden telefonu elimden alıp masasına yürüdü ve telefonu çantasına koydu. "Bir hafta alamazsın, almak istediğinde ailenden biri gelmek zorunda. Bu son toleransım." dediğinde yaklaşık sekizinci kez aynı şeyi diyordu.

Ve o gün derslerin hiçbirini dinleyemedim. Telefonu almak için çok çabalamıştım ama ben çabaladıkça sanki beni üzmek için daha çok inat ediyorlardı.

Sinirle dişlerimi sıktım. Okulun çıkış saati gelmişti ama ben çıkamamıştım. Sanki bir yanım okulda kalmıştı.

Öylece okul merdiveninde oturdum.
____

Sizinki hangisi?

Çağan?

Taha?

Arda?

Fatih?

Batu?

kusursuz | textingDonde viven las historias. Descúbrelo ahora