24. Bölüm "Proje"

Magsimula sa umpisa
                                    

"Hoca gurupta ki kişilerle ilgilenmez. Sadece gelen ödeve bakar ve ona göre not verir. Ve genelde verdiği ödevler zorlayıcı olur," dedi nefeslenerek. "Tembel olanların umrunda değil zaten. Ama çalışkan olan iyi bir not almak için mecbur yapmak zorunda kalıyor. Onun yaptığı ödev sayesinde de tembellerde belki de hayatlarında ilk kez matematikten yüksek bir not almış oluyorlar."

Anladım dercesini başımı salladım. Peki ya ben? Şimdi çalışkan gurubuna mı giriyordum yoksa tembel mi? Umuyordum ki çalışkanlar gurubuna girmezdim. Çünkü yan gelip yatan birinin beleşten yüksek not almasına göz yumamazdım. Kesin bir sorun çıkarırdım.

"Neyse bir daha ki ders zaten göreceğiz," dedi sandalyesini geri iterek. "Ne istiyorsun?" diye sordu.

"Çift kaşarlı tost," dedim. "Ve tabi ki çay."

Irmak gülümseyerek arkasını döndü ve tostları almak için sıraya girdi. Bu sırada acaba tenefüsün sonuna kadar alabilir mi diye düşünürken az sonra elinde bir tepsiyle geldiğini görünce şaşırdım.

"Bu kadar kısa sürede nasıl alabildin?" dedim şaşkınlık içinde.

"Eee olsun o kadar kızım," dedi bana göz kırparak. "Okul biricik eniştemin sonuçta. Baştan torpilliyim."

Tıpkı bir zamanlar eski okulumda benim olduğum gibi diye düşündüm. Acaba bizimkiler ne yapıyordu? Uzun zamandır görüşmüyorduk. Emindim ki kaçırıldığımdan bile haberleri yoktu. Olsa Beyda çoktan bizim eve kamp kurmuş olurdu. Onları düşümmemle birlikte içimi sıcacık bir his kapladı. Onları Özlemiştim. En kısa zamanda görüşmeliydik.

"Hayal?" diye önümde sallanan elle kendime geldim. "Ne o, daldın gittin?" dedi Irmak tostundan bir ısırık alarak. "Ne düşünüyordun?"

Saklamaya gerek duymayarak aklımda geçenleri dürüstçe söyledim. Ne de olsa Irmak benim bu okulda ki en iyi arkadaşımdı.

"Eski okulumu." dedim derin bir nefes alarak. "Arkadaşlarımı özledim."

"Yanlış anlama ama şuan da aklına nereden geldi ki?" dedi. "Yani konumuzla alakası yoktu."

Ah, Irmak dedim içimden. Anlatmam gereken o kadar çok şey varki. Bilmediğin o kadar çok şey var ki.

"Bende eski okulumda torpilliydim. Sonuçta okul biricik babamındı."

Babam kelimesini söylerken içim cız etmişti. Sanırım her şeyden, herkesten çok da onu özlemiştim. Yanımda olmasını, yanağımdan öperek uyandırmasını, her sabah beni okula bırakmasını, her akşam neşeyle kapıdan girişini... Kısacası onla olan herşeyi özlemiştim.

"Ah," dedi Irmak acı çeker gibi. "Özür dilerim canım. Ben... ben bilmiyordum."

Kafamı iki yana sallayarak onun kendini suçlanmasına engel oldum.

"Hayır Irmak, senin bir suçun yok." Gözümden akan bir damla yaşı gülümseyerek sildim. "Sadece bizim acilen bir kız gecesine ihtiyacımız var. Anlatılcak o kadar çok şey var ki."

Irmak da başını sallayarak onayladı. "Hem de çok."

Konuyu bir an da farklı bir tarafa çektim. Çekmem gerekiyordu yoksa bu depresif halimden kurtulamayacaktım.

"Atakan'la aranız da ne geçti emin ol çılgın gibi merak ediyorum." dedim.

Gerçekten de deli gibi merak ediyordum. Irmak ne kadar belli etmemeye çalışsada Atakan'ın yanında her zaman ki Irmak olmuyordu. Geçirdiğimiz kısa zaman içinde onu tanımıştım. Aklına gelini söyleyen lafını esirgemeyen bir kızdı. Çok cesur ve kimseden korkmayan biriydi. Ama Atakan'ın yanına farklı davranıyordu. O varken daha çekingen daha sessiz oluyordu. Kimseden korkmayan bu kız ne oluyordu da Atakan'ın yanına çekingen oluyordu? İşte bu soru beni daha fazla meraka sürüklüyordu.

Var Mı Senden Ötesi?Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon