13. Bölüm "Umut Demirkan"

7.3K 299 13
                                    

Birilerinin size bakması, sadece bakmayla kalmayarak fısırdaşması ne derece rahatsız edici olabilirdi? Sizin için ne kadar rahatsız edici olabilir bilmiyorum ama benim için son derece rahatsız ediciydi.

Oturduğum sandalyede bir kez daha rahatsız bir şekilde kıpırdandım. Rahatsız olmamak elde değildi ki!

Irmak'la kantine gelmiş çay içiyorduk. Daha doğrusu içmeye çalışıyorum! Evet, çalışıyordum. Çünkü Irmak'ın hiçte rahatsız bir hali yoktu. Yan gelmiş çayını götürüyordu. İnsan arkadaşını düşünür değil mi? Ama nerede? Kızın umrunda değil ki!

"Ya Allah'ını seversen neden herkes bu kadar tuhaf bakıyor ki? Sanki Umut'un hiç sevgilisi olmadı! Sanki okulda hiç biriyle öpüşmedi! Ne bu kadar tuhaf olan?"

İlk başta fısıltı gibi çıkan sesim sonlara doğru sinirden ister istemez yüksek çıkmıştı.

Oturduğum sandalyeye sırtımı yasladım ve ellerimi ğöğsümde bağladım. Benim sinirim aksine Irmak'ın umursamamasına sizce de sinir olmakta haklı değil miyim?

Çayından bir yudum daha aldıktan sonra "Evet, olmadı ve yine evet, öpüşmedi." dedi ve bardağını çay tabağının içine geri bıraktı.

"Ne?"

"Duydun işte. Sana zaten söylemiştim Hayal." dedi ve umursamaz bir şekilde omuz silkerek o da sandalyesine yaslandı.

"Sen onu derken ciddi miydin?" dedim hayret ederek. Söylemişti ama ben bana gaz vermek içindir falan diye pek takılmamıştım.

"Sence şaka yapar gibi bir halim var mıydı?" dedi umursamazlığından taviz vermeyerek.

"Sen bana demiştin ama o okulumuzun playboyu diye Irmak. Nasıl bir playboymuş da okuldan hiç bir kızı peşine takmamış?" dedim kaşlarımı sorgularcasına alnıma yükselterek.

"Tüm okulun kızları onun peşinde zaten. Sadece o kimsenin peşine takılmaz."

Ellerimi çenemin altında birleştirdim ve sahte bir sevimlilikle gözlerimi kırpıştırdım. Sesime tatlı sayılacak bir tona soktuktan sonra, "Sevgilim hakkında beni biraz aydınlatır mısın Irmakcığım?" dedim ve ellerimi çenemin altından çekerek gözlerimi devirdim.

İlla açık açık söyletmek zorundaydı sanki. Beni söyletmeden anlatsa bir tarafları şişer zaten.

"Bak, o Umut Demirkan. Ünlü iş adamı Murat Demirkan'nın veliahtı. Murat Demirkan'ını mutlaka tanıyorsundur. Her yer...-" derken lafını keserek "Hayır, tanımıyorum." dedim.

Gözlerini devirdikten sonra, "Televizyon izlemediğin ne kadar belli. Bir akşam aç ve haberleri izle karşına çıkar zaten. Ha unutmadan haberler 19.00'da veriliyor bilgin olsun." diye söylendi. "Bir daha sözümü kesme bayan Umut meraklası ki doğru düzgün anlatayım." diye devam etti.

Soktuğu lafı görmezden gelerek, "Tamam." dedim anlatcaklarının devamını bekledim.

"Murat Demirkan. Tüm Türkiye tanıyor diyebilirim. Adım attıığı her yerde, girdiği her mekanda mutlaka bir tanıdığı vardır ve çok da saygı gören biridir. Şu hayatta en değer verdiği şeyde Umut'tur. Bazı olaylar yaşanmadan önce mükemmel bir baba-oğul ilişkileri vardı aslında. Yaşanan o olaylardan sonra Umut olayların sonucunda doğan sonuçlar için babasını sorumlu tuttu. Yaşanan olayları sorma. Söyleyemem. Her neyse. Babası da Umut'a kendinin suçlu olmadığını, elinden gelini yaptığını anlatmaya çalıştıkca Umut'ta ondan uzaklaştı. Uzaklaşmak zorundaydı. Çünkü babasının haklı olduğunu biliyordu. Ama yinede suçlayacak birisini arıyordu. Eğer babasını daha fazla dinlerse onu da suçlayamayacağını bildiği için babasından kaçmayı tercih etti. Ancak ne kadar kaçarsa kaçsın aynı ortamlarda bulunmak zorunda kalıyorlardı. Bu yüzden Umut babasıyla bir anlaşma yaptı ve bu konuyu bir daha konuşmamak üzere kapattılar. Sürekli aynı ortamlarda bulunmak zorunda kalınca Umut'un da namı arttı haliyle. İş adamları zekası ve gücüyle büyülenirken, kadınlar karizması ve yakışıklılığıyla büyüleniyordu. Böylelikle o da babası kadar tanındı. Girdiği mekanlarda sadece soy adını söylemesi mekan sahibini anında ayağına getirecek kadar güclüydü. Ama Umut, soy adını her zaman kullanmayı sevmez. Soy adınından ya da babasının adından utandığı için falan değil. Sadece torpil işlerini sevmezdi. Bir şeyi başaracaksa kendisi hak ederek kazanmak ister, soy adını kullanmazdı. Yani şımarık zengin piçleri gibi değil." dedi ve derin bir nefes alarak cümlesine devam etti.

Var Mı Senden Ötesi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin