Şaşkınla açılan gözleri ve ağzından çıkan hayret nidaları dediğime eşlik ederken gözlerimi kapadım. Fazlaca salaktım. Bilinmeyen olsaydı ne diyecektim ki? Ona o kadar kötü davrandıktan sonra hiçbir şey demeye hakkım yoktu.

"Belki Bilinmeyen değilim ama senin bir arkadaşınım?" diye bir soru yönelttiğinde kapalı olan gözlerimi aniden açtım. Benim neden haberim yoktu arkadaş olduğumuzdan? Şaşkınla hiçbir şey demeden öylece durunca güldü. Güzel gülüyordu.

"Hadi GPS'e adresini hatırladığın kadar gir ve seni eve bırakayım." Dediğini yapıp sıcak arabanın deri koltuğuna iyice yayıldım. Arabanın çalışan motoru eşliğinde yorgun gözlerimi kapadım.

-

Gözlerimi araladığımda tanıdık bakkalı ve Taha'nın yolda olan mavi gözlerini gördüm. Yavaşça yerimde doğruldum ve gözleri hareketimle kısa bir an bana döndü.

"Günaydın uyuyan güzel." Tekrar güldüğünde okulda bu kadar gülmediğini fark ettim. Kısa bir süre daha gittikten sonra araba durdu. Üzerime ne zaman serdiğini anlamadığım siyah ceketini alıp doğruldum. Sanırım veda vaktiydi.

"Görüşürüz, iyi akşamlar." söylediği veda cümleleri beni tatmin etmemişti. Normal ben olsam hiçbir şey söylemeden eve girerdim ama neyse ki bugün normal değildim.

"Arkadaş mıyız cidden?" Söylemek istediğim çok şey vardı ama en başında bu geliyordu.

Mavi gözlerini kısıp başını arkaya yasladı ve keyifle güldü. "Arkadaşız." diye mırıldandı. Bana yabancı olan bu kelime önüme sunulduğunda ne yapacağımı şaşırdım ve aniden kapıyı açıp arabadan çıktım ve eve doğru koşmaya başladım.

"İyi geceler arkadaşım!" Güneşin kendini gösterdiği saatlerde duyuldu sesi. Güldüm, küçük bir sevinçti. Acılarımın üstüne serpilmiş küçük bir andı ama güzeldi.

Hızla odama girip üzerimi değiştim ve karışıklığı topladım. Güneşin doğuşunu izlemek için balkona çıktım. Okula uyumadan gitmem gerekiyordu sanırım. Benim için sorun değildi zaten iki üç gün üst üste uyumadan okula gitmeye alışkındım.

Bacaklarımı balkon demirlerinin arasından geçirip salladım ve alnımı da demirlere yasladım. Huzurlu bir gündü ve umarım böyle devam ederdi.
___

"Mola!" Yorgunlukla antrenmanı bitirip soluklandım. Belki ben onlar kadar koşmamıştım ama bu kadar fazla konuşmak bile beni yoruyordu.

Yere serilmiş soluklananlara önceden doldurduğum suları getirmek için ayaklanıp sahadan çıktım. Buzluğa doğru hantal adımlarla yürümeye başladım. Cidden hep böyle yorucu olursa sanırım en kısa zamanda ölürdüm.

"Ayşe." Bileğime sarılan ellerle olduğum yerde sıçradım. Taha yüzündeki gözalıcı gülümsemesiyle bana bakıyordu. Sence de fazla dikkat çekmiyor muyuz sarı çocuk?

Beklentiyle kırptığı gözleri şaşırmama neden olmuştu. Anlaşılan bu arkadaşlık olayına alışamayacaktım.

"Ne yapıyorsun?" Hiçç seni seven kız sürüsünün öldürücü bakışlarına rağmen yaşamaya çalışıyorum Tahacım.

"Basketbol kulübü ile çalışma saatlerindeyiz." dedim. Hoş hemen bitmesini istiyordum ama neyse.

"Çalışma bitin-" Sertçe kapatılan metal kapakla sözü yarıda kesilmiş ve yerimizde sıçramıştık. Sinirle bu gereksiz gürültünün sahibine döndüm.

Çağan buz yeşili gözlerini Tahaya dikmiş öylece duruyordu. Bakışlarının odağı olmak istemezdim.

Buzluktan aldığı suyun kapağını yavaş hareketlerle açıp bize doğru adımladı. Yüzünde normalde takındığı sırıtışının aksine ciddi bir ifade vardı.

Hiçbir şey demeden öylece durdu ve kolunu boynuma dolayıp bedenimi geri çekti. "Ne-" Uzun parmaklı elini ağzıma kapadığında nefesimi tuttum.

Yeşil gözlerini duygu selinin içinde kaybolmamı ister gibi bana dikti. "Herkes su bekliyor. Kaçamağın sırası değil." Sıcak nefesi midemin büzülmesine neden olmuştu. 

Açıklamama izin vermeden ve Taha'yı aldırmadan arkasına döndü ve beni de omzunun altında sürüklemeye başladı.

En sonunda bedenimi serbest bıraktığında buzluktan suları alıp salona doğru yürümeye başladık. Hala konuşamıyordum. Adeta afallamıştım.

Salonun kapısını açacakken bedenini bana doğru eğdi. Sanırım daha fazlasını kalbim kaldıramayacaktı.

"Bir daha olmasın. Yoksa..." Sinirle nefes alıp verdi. Ne diyeceğini bilemez gibi bir hali vardı.

"Koça söylerim." kapıyı açıp içeri girdi ve beni öylece şaşkın halimde ortada bırakıp gitti.
____

(00.00)

Bilinmeyen Numara: Engellediğim için üzgünüm.

Bilinmeyen Numara: Birkaç şeyden emin olmalıydım

Ayşe: Olabildin mi?

Bilinmeyen Numara: Evet, oldum

Bilinmeyen Numara: Sen beni sevmesende seni sevmeye devam edeceğim kusursuz

Bilinmeyen Numara: Ve artık seni yalnız bırakmayacağım

Bilinmeyen Numara: Hep çevrende olacağım.








kusursuz | textingWhere stories live. Discover now