I

62 4 0
                                    

Geceler rüya görmek içindir.. Gündüzlerse onların gerçek olmadığını anlamak için.
                                                       - Kızılderili Atasözü

Kalbim atıyor. Etrafımdan gelen sesler dikkatimi toplamamı zorlaştırıyor. Odaklanamıyorum. Uluma sesi. Gözümün önünden belli belirsiz semboller geçiyor. Özellikle şimşeğe benzeyen bir çeşit alegorik sembol. Bunu sanırım hatırlayacağım. Önüm karanlık, gözlerim karardı. Uzaklardan ışığı gördüm, ilerlemeye başlıyorum. Adım attıkça kalp çarpıntılarım da artıyor. Ulumalar yükseliyor. Karşıda beni bekleyen biri görüyorum. Elinde ok ve yay var. Başındaki garip şapkayı görebiliyorum. İlginç bir takım yöresel kıyafetler içinde. Baktıkça bana huzur veriyor, sanırım koşacağım. Ona doğru adımlarımı hızlandırıyorum, koşmaya başlıyorum ama ne kadar yaklaşırsam o kadar uzaklaşıyor. Beynim bana oyun oynuyor. Var gücümle koşuyorum, sanırım yaklaşmaya başladım. Yaklaşıyorum. Yaklaştıkça hızlanıyorum. Burası neresiydi? Sağır edici sessizlikte var gücümle neden koşuyorum? Ulumalar artıyor.
-BENİ BEKLE!
Hayır uzaklaşıyor. Tanrım yardım et. Korkuyorum.
-HEY! BENİ BEK..
Birden kısık bir şeytani fısıldama. Aniden yoğun, iri ve kıllı bir yumrukla savruldum. İçim ezilmiş gibi hissediyorum. Derimin üstünde sert bir nefes geziyor. Olabildiğine karanlık. Işığı kaybettim. O sert, kıllı, büyük el beni kavrayıp sağa sola vuruyor. Ölüyorum. Gözlerimi açamıyorum. Aniden bir parıltı beliriyor. Hafif ama etkili. Gözlerimi yavaşça açıyorum. Çığlık atıyorum, ses tellerim yanıyor.
Karşımda devasa bir yaratık duruyor. Baştan aşağı kıl içinde bir yaratık. Kafasından çıkan metrelerce uzunluktaki boynuzlarının kıvrımlarından sarılmış örülmüş sakalı dizlerine kadar iniyor. İri çekik gözlerinden püsküren ateş beni yakıyor. Büyük burun deliklerinin altında yüzünün yarısını kaplayan bir ağız. Çarpık, uzun ve sivri dişleriyle şeytani gülüşünün arkasında türlü pislikler yatıyor. Ona baktıkça iğreniyorum. Birden az önce o koca karanlıkta gördüğüm ışığın içindeki varlık beliriyor. Buraya doğru yaklaşıyor. O varlık çok hızlı. Birden beni inceleyen kıllı yaratık ona doğru bakıyor. Sadece bir göz kırpışımdan daha kısa bir sürede korkunç bir ses kulaklarımı sağır ediyor, dayanamadım.
-AHH!
Kan ter içinde çığlıklarla uyandım. Kabuslarımdan kurtulduğumu sanıyordum, tekrar başladı sanırım. Saat gece 3:46, dolunay tepede. Büyük savaşın ardından 3 yıl geçti. Bu savaş kıyametin ön gösterimi gibiydi. Yattığım sert zeminden kalktım, balkona doğru ilerledim. Dün bir marketten aldığım puro pakedini açtım, içinden birini dudaklarımın arasına yerleştirdim. Zippomun alevleri arasında o dumanı hissettim. Karşımda sonsuzluğa uzanan yıkılmış şehri izlemeye başladım. Bugün günlerden çarşamba. III. Dünya Savaşı'nın üstünden 3 yıl 3 ay geçti. Şafakta yoluma devam ediyorum. Sonunda yarın hedefime varacağım. Evime.

GÖREV II: İntikam AteşiWhere stories live. Discover now