V

16 1 0
                                    

                                    
Amaç, sevgi uğruna ölmek değil; uğrunda ölünecek sevgi bulmaktır.
                                                     - William Shakespeare

17 Ocak 2029
  Börü, babasının isteği ve kendi çabalarıyla askeri okula girmişti. 19 yaşındaki Börü, okula girdiğinden beri dikkati hep üzerine çeken biri olmuştu. Babasının başarılı operasyonları onun da isminin Türkiye'de duyulmasını sağlamıştı. Gerek zekasıyla, gerek fiziğiyle okulun en iyi öğrencilerinden biriydi. Bir gün bahçede gezerken bir kız gördü. Saçları omuzlarına kadar örülü, iri ve çekik gözlü, alımlı bir kız ilgisini çekmişti. Normalde duygusal bağlarla hiç ilgilenmeyen Börü'nün dikkatini çeken bu kız başlarda hiçbir tepki vermese de bir süre sonra Börü'ye ilgi duymaya başladı. 3. yılda ilk kez konuştular. Börü bu kızdan çok etkilenmişti. Gerek zekası ve gerek güzelliği onu kendine hayran bırakmıştı. Birbirlerine çok benziyorlardı. O kız Astrid idi.
  Okuldan mezun olduklarında birlikte yaşamaya başladılar. Çok geçmeden de çocuk sahibi oldular. 25 Temmuz 2031'de Kürşad dünyaya geldi. Adını büyük Göktürk tegini ihtilalci Kürşad'dan alan bu çocuk çok önemliydi. Zira Erkuşların son varisi olacak bu çocuk küçüklüğünden beri sert eğitimler görüyordu. Ancak zamanla Astrid asker kimliğinden uzaklaşıp aile hayatına önem vermeye başladı. Bununla birlikte görevden göreve atanan eşiyle araları açıldı. Üstüne üstlük çeşitli depremler ve salgınlar Börü'yü sürekli göreve çağırıyordu.
  Kürşad doğduğunda daha teğmen olan Börü çevresi tarafından önemli görüldüğü için görevlere veriliyordu. Özellikle 2037'de Braga'da nükleer bir fabrikada başlayan salgın tüm dünyada belirli insan kesimlerini etkilemiş ve yarı zombiye dönüştüren asalak bir virüs olan BR-72, özel yöntemler gerektiriyordu. Ölümcül olmamakla birlikte geceleri insanlara değişik yaratıklara çeviren bu virüs fazlasıyla tehlikeliydi. Tedavisi yıllarca arandı fakat araya tehlikeli bloklaşma ve savaş süreci girince olduğu gibi bırakıldı. Turan Devleti kurulduğu zaman da eyaletler için kırmızı alarm çalındı ve ateş emri verildi.
  Babasının, hayatında büyük rolü vardı. Onu hep yönlendiren ve doğru düşünmesini sağlayan oydu. Babasının rütbesi yüzbaşılık idi. Onunla başlayan bu askerlik serüveni Kürşad ile devam ediyordu.
  Turan kurulmadan önceki son görevinde en yakın arkadaşını kaybetti. Bu görevin sonucu Turanın geleceğini belirleyecekti. Yakın arkadaşlarından kurulu özel bir tim zorlukla olsa da bunu başardı. Daha sonrasında ise dağıtıldı. Tim dağıtıldıktan sonra Yüzbaşı Börü'nün askerlik mesleğinden kopmasını istemeyen generallerden bazıları onu Ötüken üssüne göndertti. Zira 3. Dünya savaşı çok yakındı. Turandan birkaç yıl sonra ilk çarpışmalar başlamıştı. Türkler tüm dünyayla savaşmaya başlamıştı. Babası emekli olmasına rağmen 43 yaşında yüzbaşı olarak Kırım'a gönderildi. Aynı şekilde annesi de pilot olduğu için babasıyla beraber aynı göreve atandı. Tüm dünyada karışıklık sürerken aldığı başarılarla albaylığa kadar yükselen Börü, Türkler için önemli bir kişi haline gelmiş, Turanda önemli bir konuma sahip olmuştu. Babasını ve annesini aynı zamanda ve aynı savaşta kaybettikten sonra Turan eyaletine atom bombası atılmış, Ötüken'deki Gök Üssü bundan oldukça etkilenmişti. Börü'nün 3. Dünya Savaşı'ndaki cepheleri kapanınca savaş zaten çoktan bitiyordu. Savaş sonlanınca Börü evine dönmüş, babasının araştırmalarını toplayıp tekrar incelemişti. Sürekli gördüğü kabuslar ve kötü rüyalar ona birtakım işaretler veriyordu. Daha sonra Astrid ve Kürşad'ı savaştan önce bıraktığı evden tekrar geri alıp savaşın merkezine doğru yola çıktı.
  Babasının mektubu ve daha sonrasında yaşadığı bazı olaylar onu gelecek hakkında zorluyordu. Bir gün kıyamet savaşında önemli rol alacağını ve sonun yakın olduğunu biliyordu. Bunun için kanının son damlasına kadar çalışacaktı. Mete ile başlayan bu serüvenin son halkasını oluşturacak kişiler belliydi. Artık geriye sadece zamanın işlemesini beklemek kalıyordu.

GÖREV II: İntikam AteşiWhere stories live. Discover now