Aniden değişen ruh halime anlamaz gözlerle baktı. Kimseye çaktırmamaya çalışarak elimle Cem'in olduğu tarafı gösterdim ve saniyelik olayın hemen ardından havadaki elimi saçımın kıvırcık tutamına doladım. Böylece sevgilisine cilve yapan kız modeline bürünmüştüm bir anda.

Ilgaz anında mesajı alıp, "Günaydın canım," diye karşılık verdi. Pekala, sanırım şu 'canım' konusunda onunla konuşmamız gerekecekti. "Nasılsın bu sabah?"

Aynı?

Elbette ona bunu söylemedim ve neşeli sesimle cevap verdim. "Seni görüp iyi olmamak mümkün mü? Elbette harikayım!"

Tam o sırada zil çaldığında Ilgaz yaslandığı yerden ayrılarak bana yaklaştı. Ben ne yapacağını merakla beklerken o aklımdan geçirdiğim dehşet senaryolardan birini uygulamayarak sadece saçımda olan elimi nazikçe tutup aşağı indirdi. Bana tatlı bir tebessüm bahşettiğinde karşılığını alması uzun sürmemişti. Aramızdaki boy farkına rağmen birbirimize tatlı tatlı bakışlar atabilmiştik. 

Umarım kudur kudur kuduruyorsundur Cem turşusu!

Öğretmenler zili de çaldığında artık ayrılmamız gerektiğine karar vererek bir adım geri çekildim. "Oldu o zaman. Öğlen kantinde buluşuruz."

Başını salladı ağır ağır. "Sabırsızlıkla bekliyor olacağım."

Sabırsızlıkla beklediği şeyin oyunumuza son vermek olduğunu ikimiz de biliyorduk.

Daha fazla bir şey söylemeden sınıflara dağıldık. Cem'i görememiştim ama sinirlendiğini tahmin edebiliyordum. Dün bir, bugün iki. Bakalım ne kadar dayanabilecekti bizi sürekli burnunun dibinde görmeye?

Öğlen arasına kadar Ilgaz'la yazışmaya devam etmiştik. Sürekli sabahki hareketini yanlış anlayıp anlamadığımı soruyordu. Bana dokunmasının beni rahatsız edip etmediğini falan... Allah aşkına yalnızca elimi tutup bırakmıştı, bunun nesini yanlış anlayacaktım? Üstelik bir nevi ondan bunu yapmasını isteyen kişi benken? Heyecanlanmamıştım, tuhaf hissetmemiştim. Normaldim. Olması gereken de buydu. Sonuçta bir erkekle ilk defa diyaloga girmiyordum. Küçüklüğümden bu yana birçok erkek arkadaşım olmuştu. Kız arkadaş edinmek konusunda iyi değildim, çocukken hep erkeklerle oynardım. Bu yüzden futbola ilgim çoktu. Onun dışında sevgilim de olmuştu. En basitinden Cem vardı. O benim ilk ciddi ve uzun süren ilişkimdi, onu seviyordum. Saçımı okşadığı, yüzümü sevdiği, elimi tuttuğu anlar olmuştu. Hepsinde biraz utanmış, biraz da heyecanlanmıştım. Bunları Ilgaz'da yaşamamam o kadar olağandı ki... Sonuçta biz rol yapıyorduk, hiçbir zaman aramızda aksi bir durum yaşanmayacaktı. 

Aşkın, insanın kalbine söz geçiremediğini söylerler. Olmaz dersin olur, yapmaz dersin yapar. 

Bende öyle değildi. Ben bu yaşıma kadar kalbime söz geçirebilmiştim. Olmaz dediğim, tehlikeli gördüğüm kimseye konuşsak dahi aşık olmamıştım. Bunun iki sebebi olabilirdi. Ya ben duygularını zapt etmek konusunda ustaydım ya da bu zamana kadar gerçek anlamda birine aşık olmamıştım.

Ilgaz'la aramızda geçen bu gereksiz mevzuyu kapattıktan sonra ona dinlemesi için birkaç tane rock şarkı atmıştım. Klasiklerden başlatmıştım onu, başta mırın kırın etse de hoşuna gitmişti. Her teneffüs yanına gittiğimde kulaklıkla attığım şarkıları dinlediğini görmüştüm. Onu da yakında kendime benzetecektim sanırım. Eee oyunumuz bitene kadar zevklerimizin ortak olması ikimiz için de olayı daha katlanılabilir kılardı.

Derken öğlen teneffüs zili çalmıştı.

Şimdi asıl gösteriye odaklanmalıydım. Ilgaz ve arkadaşlarıyla kantinde buluşacaktık, orada Cem ve Berfu da olacaktı eminim ki. Bu arada dünden beri Berfu'nun sınıfta bana düşman gibi baktığını söylememe gerek var mıydı? Bu beklediğim bir durumdu. Dün benim yüzümden Cem'le tartışmış bile olabilirlerdi. Çünkü Cem'in gözü dünden beri sürekli benim ve sevgilimin (!) üzerindeydi. Tepki vermesi uzun sürmezdi tahminimce.

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin