35.BÖLÜM: "Öfke"

Magsimula sa umpisa
                                    

-Ya...Özel değilse nedenini sorabilir miyim?" Koyu kahve gözler istemsizce daldı havuzdaki bir noktaya, bir an sesler bile kulağına gelmemişti. Kafasında iki farklı senaryo döndü. Döndü döndü.

-Ağabeyin yüzünden."

Eva'nın ifadesi donakalmıştı, öyle ki dik ve seyrek kirpiklerini bile kırpıştırmadan bakıyordu. Bu cevapla tatmin olmak yerine yüzlerce soru daha belirmişti zihninde.

Konunun Alple ne alakası olduğunu sorgular gibi bakan yeşilleri, öğrenmeye aç bir hevesin tedirginliğiyle parlarken...

-Tutku?" Koluna dokunmasıyla girdiği transtan sıyrıldı Tutku. Hayır bu senaryo yaşanmamıştı, düşünmek ve Eva'nın tepkisini tahmin etmek bile yeterince kötü görünüyordu.

Ve doğrusu Alp'ten intikam almak bile istemiyordu, öğrendiği şeyden sonra ona dair hiçbir şey istemiyordu.

Aniden zihnine düşen hain görüntüde, sevişmelerinden sonra Alp'in dirseğini yastığa yaslamış, vücudunu sırt üstü uzanan kendisine doğru çevirmiş yüzündeki saçı çeken hali vardı. Yavaşça kızın yüzüne yapışan tutamı ittirip, yanağında açtığı boşluğa uzun bir öpücük kondurmuştu.

Sadece bu hareketi bile insana o kadar tuhaf hissettiriyordu ki, Tutku şimdi o hareketi bile kirli bulduğu için çok utanıyordu. O yüzden Evayla aralarını bozmak bile içindeki ateşe sadece bir damla su akıtmaktan farksızdı.

-Özel biraz Eva abla, boşver." Yalan olduğunu bilse bile ekledi. "Gereksiz bir şeydi." Değildi. Ağabeyinin yaptığı ağır bir şeydi.. Çiçek, üzgün olmanın yanı sıra meraklı görünüyordu ama neyse ki ısrarcı olmadı.

-Umarım hallolur..." onun yüzüne baktığında yavaşça gözlerini takip eden Tutku, Rüzgarla göz göze geldi. Sıcacık olan su aniden tüylerini dik dik ederken, yüzüne sahte ama başarılı bir tebessüm koydu.

-Umarım. Ben üşüdüm. Çıkayım en iyisi..." Merdivenleri çıkarken, arkasından bacağına eliyle su sıçratan Tuna ona bulaşmadan edememişti.

-Nereye kızım? Gel buraya o Demir piçini anlat bize. Nereden çıktı bu herif?!" Gerçekten öfkeli ağabey moduna çok hızlı bir geçiş yapmıştı. Eh, haksız sayılmazdı çünkü Demir kahvaltıdan sonra gidince en azından taze taze Tutku'ya sorarım diye düşünmüşken, kız Selinle buluşmak için Anılların evine gitmişti. Tutku, havluyla vücudunu kurularken, tüm içtenliğiyle gülümsedi.

-Nereden çıktığını söylerdim ama sen biliyorsundur, biyoloji gördün sonuçta." Tuna, gözlerini kısıp dişlerini alt dudağına bastırıp "vivivi" gibisinden komik bir taklidini yaptı onun. Selin, Demir'i bildiğini çaktırmamaya çalıştı çünkü onun hakkında hiç iyi fikirleri yoktu, Alp'i yanlışa sürükleyen, kadınlara saygısız, tehlikeli, oldukça ahlaksız ve kabalığı iğrençlik düzeyinde biriydi. Ama Kavin onun bu düşüncelerinin aksine sırıtarak elmadan koca bir ısırık aldı.

-Niye öyle diyorsunuz? Ben ısındım, iyi birine benziyor." İstemsizce gülen sarışına gözler döndüğünde, pot kırmamış olmak için gülüşünü normal bir tebessüm seviyesine indirgedi Selin.

-Çok iyisin Kavin ya, zıt gitmene ve dik kafalı olmana bayılıyorum." durumu çok iyi toparlamıştı, Kavin cilveli bir şekilde omuz silkip elmasını yerken, uzaklaşan Tutku'yu fark eden Tuna küfretti.

-Kaçırdık al işte..." Ece, onun kızı rahat bırakması için kollarını boynuna doladı ve elaların kendi yeşillerine dönmesini sağladı. Tuna'nın gözlerindeki merak ve kardeşini kıskanmanın getirdiği hırçınlık yerini saf bir şehvete saliseler içinde bırakırken, onun gözlerinde saniye saniye büyümenin keyifiyle aniden kendini geri çekti kız.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon