Geçmişin Ayak Sesleri,,,,

2K 125 31
                                    

Günce içindeki tüm sıkıntıya rağmen Yaşar Beyle buluşmasına gitmek için hazırlandı...
Kabul etmekle hatamı yapmıştı acaba??Ya orda bir şekilde Gecelerin Arsız Prensiyle karşılaşırsa ne yapacaktı???O gerizekalı önüne gelen her memesi ve şeyi olan çırpı bacaklıyı yatağına atıyordu!!
Bide utanmadan dalga geçer gibi haftada iki üç kere farklı farklı kadınlarla olur olmadık durumlarda ekranları gasp edip bunu Güncenin gözüne gözüne sokuyordu!!!
Tamam henüz adam gibi tanışmamış olabilirlerdi!Ama bu kadarıda fazlaydı bu Nemfomanyak adam ne yiyip ne içiyordu bu tavan yapan libidoyu hangi afrodizyağa borçluydu ????
Aslında Yaşar Beyin evine sızıp Sarp gerizekalısının yemeğe geleceği zamanlar yemeğine bir kaç kilo kadar şap atsa hiç fena olmazdı!! Kendi kendine "Hiç fena fikir değil" diye mırıldanarak aynadaki yansımasına baktı....

Aslında hiçte fena sayılmazdı..Upuzun saçları,Çıkık elmacık kemikleri,minik bir burnu dolgun dudakları ve kuğu gibi upuzun boynu ,giydiği kıyafete ve ruh durumuna göre bazen ela bazen yeşil olan gözleri...Düğmelerine ihanet eden göğüsleri ,incecik beli,ve upuzun bacaklarıyla; Nefesin deyimiyle taş gibi hatundu işte.....

Üç yıl öncesini hatırladı ;
Tek ideali iyi bir üniversiteye girip Plastik Cerrah olabilmekti...
Deliler gibi ders çalışıyor ,habire yemek yiyor,tıkınıyor,Hayranlık ve büyük bir aşk duyduğu Nefesin abisi Sarpın resimlerine ,yazışmalarına bakmak için ;Nefes,dışarı çıkar çıkmaz bilgisayarını açıyor saatlerce belkide artık ezbere bildiği resimlere,yorumlara ,adamın yazdıklarına dalıp gidiyor,asla dışarıya çıkmıyordu..Ve bazen kıskançlıktan,bazen ekranda kendine gülerek bakan Sarp Yılmazer yüzünden dondurma,nutella ve cipslerle teşviki mesaisi tam gaz sürüyor,üstünde üniforması haline gelen Dadı sabahlığı ile dolanıp pofuduk terlikleriyle evin içinde arzı endam ediyordu....

İşte böyle geçen bir günde Nefes, Abi'sinin akşam gelip kendini alacağını söylediğinde heyecanla odasına koşup yüzüne maske yapmış,saçlarını bigudilerle sarmıştı...Kesinlikle güzel görünmeliydi..Sarp Yılmazeri görecek,konuşacaktı şanssı yaver giderse....
Yaklaşık yirmi dakika sonra,kapının ısrarla çaldığını duyduğunda Nefesin açamayacağını anlayıp homurdanarak "Kızlar gelmiştir "diye açmış,karşısında hayalini kurduğu Sarp Yılmazeri gördüğündeyse gözlerini pörtleterek adamın hayretle bakan suratına kapıyı kapamıştı...
Kapıya sırtını dayayıp göğüs kafesinde dört nala koşan kalbini sakinleştirmeye çalışarak Nefesin hayret dolu bakışları altında kendini odasına kitlemişti...
Nefesin kapıyı açıp "Akşam gelecektin abi !Hasretimemi dayanamadın?"adamın "Sadece biraz erken gelip ortalığı kolaçan edeyim demiştim ;Az önceki yaratık Shrek'in Florasımıydı??Öyleyse artık senin için endişelenmeye gerek yok Prenses, o yaratığın bu evde yaşadığını bilen hiçbir erkek bu eve adım atmaz "diyip Güncenin kulaklarını sağır eden kahkahasıyla evi inletmişti.....

O günden sonra Günce dahada içine kapanmış,kızların tüm ısrarlarına rağmen kendini hayattan koparıp,üniversite sınavına girmişti..
Sonuçlar gelene kadarda aldığı kilolar yüzünden kendini eve kapatıp acısını yine yiyeceklerden çıkarmıştı...Nihayet sınav sonuçlarını aldığında Cerrahpaşa yı kazanmış ,kazandığını öğrenincede bu kez kendini sevinçten yemeklere vurmuştu.....

Tabi tüm bu süreçte her hücresi Sarp Yılmazerle doluydu..Ondan hem nefret ediyor,hemde deliler gibi ,adı bile geçtiğinde kalbi dokuzsekizlik ritimde kan pompaladığından ,beyni error veriyordu....Ara ara yine Nefesin bilgisayarına sızıp saatlerce fotoğraflarına ,yazışmalarına dalıp gidiyordu...

Tam Iki yıl dile kolay,akla zarar .

Üniversitenin ilk yılı Günce için kabus gibiydi 117kilo ve 1.77 boyuyla resmen Plastik Cerrahi bölümünün yüz karası olmuştu...
Tamam en yüksek notları o alıyordu ama Hocaları ve Arkadaşları ona ucube gözüyle bakıyorlardı....Kendisine kınayan ve acıyan bakışlara o denli alışmıştıki....

Yine bir gün gecenin bir yarısı finallere çalışırken şeytan dürtmüş ve horul horul uyuyan arkadaşının bilgisayarını kapmıştı.. Nefesin Facebook'hesabına girdiğinde Sarptan gelen mesajı gördü..Mesaj okunmuştu Allah'tan ...dayanamayıp mesajı açtı;
"Prensesim .....Biliyorum bana ve babama kızgınsın..Ama bizide anla o adamlar senin güvenliğin için çalışıyorlar!!Gerçi Gerizekalıların sana yakalanmadan önce işlerini gayet iyi yaptıklarını itiraf etmeliyim:) Yanlız başına yaşama inadından vazgeçseydin bizde bu çözümü bulmayacaktık..Eve giriş çıkış saatlerinizi,ziyaretçilerinizi bilme hakkımızı kullandık....Öğrendiklerimizle bizi hiç hayal kırıklığına uğratmadın...Hoş O Fiona ile aynı evde yaşadığın için başka şansında yok gibi ya ,hadi neyse:) Şimdi suratını asıp dahada kızarsın sen!!Zaten telefonlarımıza çıkmıyor gördüğünde konuşmuyorsun...Ama tatlım ,barış için şu öne sürdüğün şey dışında ne dilersen dile benden!!Acı abine...O Fionayı yemeğe çıkarırsam restoranttaki herşeyi yer,yinede doymaz üstüne beni yer....O yaratıkla, pardon kızla değil yemek yemek ,su bile içme fikri bana verebileceğin en büyük ceza tatlım.."

Günce gözündeki yaşlara inat bir sonraki mesajı açıp okumaya başladı "Prensesim....Neyin inadı bu...Konuşmayacakmısın abinle...Lanet olsun sen kazandın!!!! O ucubeye söyle yarın onu yemeğe çıkaracağım!!!Ama Nefes Yılmazer bu sana son toleransım!!Birdaha böyle abuk subuk isteklerde bulunma!!!Ayrıca o yaratığa mümkünse ebatına uygun bir çarşaf giydir!!!Ve peçe tak!! Göz zevkim Karşımda yağ tulumunu değil ama siyah bir kütleyi kaldırabilir....Bu mesajı okur okumaz beni aramazsan ,o eve veda et!!!Gelip seni alırım!!!"

Günce artık nefes bile almadan hıçkırarak ağlıyordu....
Tüm gece gözüne uyku girmeden düşündü...Belkide adam haklıydı..Çok ama çok çirkindi....Yağ fıçısına dönmüştü...Sarp gibiler herşeyiyle mükemmelken o kim oluyorda böyle bir adamla kendini yakıştırabiliyordu....
Yine gelen bir ağlama krizinin kollarında sabahın ilk ışıklarıyla hayatının en önemli kararını verdi......
Ertesi gün finaline girdiği Profesörün odasına kendinden emin adımlarla girip Profesörün şaşkın bakışlarına aldırmadan "Hocam ben Türkiye'de sadece sizin uyguladığınız Mide bypassı olmak istiyorum!!"
Saatlerce Profesörünün kendini ikna etmesine izin vermeyen Günce akşam eve gider gitmez kızların evde olduğunu görüp normal birşeyden bahsedermiş gibi "Yarın Engin Hoca ,bana mide bypassı yapacak kızlar...Refakatçi olarak yanımda kalabilirmisiniz?Yoksa bizimkilerimi çağırayım?"
Ilk önce algıda sorun yaşayan kızlar Güncenin gayet ciddi olduğunu anlayınca Liva "Tatlım bu çok önemli bir karar....Gerçi sen daha vakıfsın konuya ama Amerikada bile ,bir iki yıldır yapılıyor...Akademik çevrelerde bile tam manasıyla kabul etmeyenler var....Daha yaygın olan bir yöntem denesen ...Balon,kelepçe??"
Arkadaşları ne derse desinler fikrinin değişmeyeceğini bildiklerinden acilen minik bir bavul hazırlanmış,Güncenin yatağında son bulan sevgi yumağını oluşturmuşlardı ...

Ameliyat Profesörün ve Güncenin isteğiyle özel bir hastanede hiç kimse bilmeden gerçekleştirilmiş,saatler süren endişeli bekleyiş baygın bir şekilde ameliyattan çıkan Güncenin odasına alınmasıyla son bulmuştu...
Profesör Engin Bey gerçekten değer verip saygı duyduğu öğrencisi ayılıp, var olduğundan emin olduğu acı nöbetlerini her nekadar inkar etsede aldırmayıp ,ağrı kesici ve uyku ilaclarıyla minimuma indirmişti..
İşte o günden sonra Zayıflama Merkezi fikri oluşmuştu kafalarında..Tüm o ağrılı,zorlu günleri atlatmasına yardımcı olan kızlarla başka kadınların bu denli acı çekmemesi için bu fikre sıkı sıkı sarılmışlardı... Sırf şişman diye kadınlar ,kendilerini ucube olarak görmesinler,insanlar tarafından dışlanıp aşağılanmasınlar.....

Kabus dolu o günleri hatırlamak bile istemeyen Günce hırsla aynadan uzaklaşıp ceketini giyip çıktı.......

Aşk KapanıWhere stories live. Discover now