Ruh Eşim{17} Elveda

529 27 8
                                    

Öztürk 🎶🎵Bu Elveda 🎵🎶
(Yazarın kendine notu:22 Temmuz 2020)

Keyifli okumalar ❤

Yanlış kararlarımız doğru yolu bulmamızı sağlıyor olsa da ben kararsızlığım ve tutarsızlığımla etrafımdaki herkese zarar veriyordum.

Zamanla alışıp sevileceğine inandırılan yürekler aslında çaresizlik içinde kabullenişi yaşıyordu. İlk gün olduğu gibi bugün de kalbim Murat'a karşı bomboştu.
Sanıldığının aksine birbirini tanıyıp birlikte zaman geçirdikçe sevmiyordu yürekler. Ismarlama sevgi, sadece başkalarının senin için seçtiği hayatı kabullenişten ibaretti.

Her iki tarafta sadece zarar görüyordu bu süreçte. Toplumun, dedikoducu teyzelerin evlilik adı altında dayattığı kurallar sadece yormuştu beni. Hem beni hem Murat'ı.
Yüreğin izin vermeden bedenine dokunulması sadece kabullenişti zoraki ve korkutucu bir kabulleniş.

Aileler evlilik düşüncesine her geçen gün kendilerini daha fazla alıştırıp ortak geleceğimiz hakkında hayaller kurmaya başlamışlardı.
Nişan bohçaları düğün planları eşliğinde iki aile arasında gelip gitmeye başlamıştı.
Murat ve ben ise sessizliğimizi korumaya devam ediyorduk.

Murat ve ailesi düğün tarihini konuşmak için bize gelecekleri haberini ulaştırdıklarında annem bir telaş temizliğe başladı. Bu diğerlerinden çok daha önemli çok daha değerli bir buluşmaydı onu için.

Düğün demek tüm hazırlıkların hem başlangıcı hem sonuydu.

"Salonun pencerelerini silmeyi unutma Meltem!"

Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan temizlik artık benim için eziyete dönüşmüştü. Annem daha rahat temizlik yapabilmek için babamı bile pastaneye göndermişti.

"Hadi ama anne! Pencerelerle ne işleri var gelip manzara mı izleyecekler?"

"Saçmalamayı bırak da işe başla!"

Diyen annemin söylediklerini yapmaktan başka şansım yoktu. Her ne olursa olsun annen hep kazanırdı.

Anneme laf yetiştirecek halim de gücüm de kalmamıştı ona cevap veremeyecek kadar yorgun hissediyordum.

Saçımı başımın üzerinde sıkı bir topuz yaparak yerde duran temizlik bezini elime alıp salon camına yöneldim.

Pencereyi açıp dışarısını kontrol ettim. Nereden bakılsa iki metrelik olan yükseklikte ip üzerinde yürüyen cambazlar gibi akrobatik hareketlerle temizlik yapacak yeteneğe sahip değildim. Doğru bu ilk temizliğim değildi ama bugün gerçekten temizlik yapacak kadar gücüm yoktu. Kafamın içinde sürekli konuşan Meltemler soru işaretlerini çözmeye çalışırken temizlikte neyin nesiydi.

Boğazımdaki korkuyu yutkunup oldukça yavaş hareketlerle pencereye tırmanıp dakikalar içerisinde yapmamam gereken büyük bir aptallığı yaparak aşağıya baktım.

Kasaba meydanına doğru uzanan asfalt yol hareket ediyormuşcasına başım dönmeye başladı. Elimi uzatsam da tutunacak hiç bir şey bulamadım.
Anneme seslenmeye fırsat bulamadan çığlıklar eşliğinde kendimi yerde buldum.

Birkaç saniyenin ardından başımın arkasında küçük bir uyuşma ve ıslaklık hissiyle gözlerimi araladım ve sorunun ne olduğunu anlamak için sol elimi yavaşça başımın arkasına götürdüm.

Elime tekrar baktığımda parmaklarımın arasından süzülen kanı görünce korkuyla irkildim.

"Korkulacak bişey yok. Bana güven."

Ah o tanıdık güçlü ve huzur verici ses. Ardından etrafı saran deniz kokusu.

Başımı hafifçe sesin geldiği yöne doğru kaldırdığımda bir çift deniz mavisi gözle burun buruna geldim.

RUH EŞİMWhere stories live. Discover now