Yüzleşme

202K 9.3K 809
                                    

Bu kadının bu hali de neydi? Yaptıklarından sonra bu nasıl bir cesaret ve yuzsüzlüktü. Hemen bahçeye çıktım. Bu kadının yüzünü görmek bile insana bir işkence. Sanki yüzündeki her bir hücreden ayrI bir yalanı akıyormuş gibi karanlık.

"Senin burada ne işin var,kapıdan, korumaların yanından nasıl geldin sen?"

"Ooo! Hakan beynimiz de gelmiş. Hayırlı olsun,iki gün sonra düğünün varmış,insan eski nişanlısını,sözde aşık olduğu kadını çağırmaz mı hiç?"

dediğinde sabır diliyordum . Bu kadar yüzsüzlük bir kadın için fazla değil miydi? Bu nasıl bir kadın, kadını da geçtim nasıl bir insandı? O gün, onları öyle bastığımda, bu kadın kesinlikle elimden sağ kurtulamazdı, bu oro***yu kesinlikle cehenemine göndermiş olurdum, tabi Ali ile ilgilenirken kaçıp gitmeseydi.

"Sen ne yüzsüz,ne aşağılık bir kadınsın! " diye kükrediğimde, refleks olarak iki adım geriye çkilmişti. Sarı saçların süslediği yüz , mavi gözlerde gördüğüm hayasızlık ile dolu iğrenç bakışlar aklıma sadece şeytansı şeyleri getiriyordu. Melek yüzlü şeytan! "Bak bu eve! Bak bana! Bu seni son görüşüm,bu senin bana son bakışın! Bir daha ben seni asla bir metre yakınımda gormiyeceğim!"

"Olur mu aşkım? O gün,sen o gün benim ne fahişeligimi bıraktın,ne or*******mu! Ben sizin yüzünüzden mahvoldum, Ali denen o pislik ortalıkta yok, senin yüzünden hiçbir iş bulamıyorum, evime haciz geldi. Ben bu haldeyken sen evleniyorsun! "

Bu kadın benim sabrını artik iyice taşırmıştı. Korumalar götürmeye çalışıyordu ama deldirmişti sanki,ağlıyor ve çığlık atıyordu. Üstelik bu manyak sanki hiçbir şey yapmamış gibi bana hesap soruyordu. Bu defa bu kadar çabuk kurtalamıyacaktı.

"Bana bak! Seni öldürürüm! Duydum mu beni,seni öldürürüm?"

"Evet,seni aldattım. O alçak aklımı karıştırdı,hayatımın hatasını yaptım ama sen! Daha iki hafta olmadı ayrılalı! O kadını nereden tanıyordun,hemen nasıl evlenmeye karar verdim! Çünkü sen de beni aldattın! O kadın ben senin hayatındayken , o da senin hayatındaydı değil mi? Sende en az Ali kadar büyük bir şerefsizsin!"

Son cümlesini kurduğunda attığımı tokatla yere devrilmesi bir oldu. Evet , benim için kadına şiddet, dünyanı en adi, en adamlık dışı davranışıydı ama şu an karşımda bir kadın değil, iblisin insan kılığına girmiş hali duruyordu. Bu kadın benim el kaldırmama bile değmezdi üstelik.

Ben buna nasıl aşık olmuştum ya da aşk gerçekten gözün önüne kara perde mi indiriyordu?

Az sonra memurlar gelmişti, Ayşe Sultan haber vermişti sanırım. Başta kızdım,bu kadın için onları yormaya bile gerek yoktu. Bu kadını önce parçalara ayırmak sonra diri diri yakmak istiyordum. İçimde ki nefret o kadar büyüktü kü, şu an onun boğazına yapışıp, acı içinde kıvrandırarak öldürmemek için kendime zor hakim oluyorum.

Bir nefter bu kadar büyük olabilir miydi?

 Ama sonra aslında polislerin cok da mantıksız olmadığını düşündüm. En azından elimden çıkacak bir kazaya engeldiler şimdilik.

Memurlar ile birlikte karakola gitmek için yola çıktık, yolda avukatımı aradım.

 Avukatım o kadına haneye tecavüzden dava açtı. İfadeler alıktan sonra avukatım çıkmak icin hazırlandi. Çıkacakken  vazgeçtim ve bodrum katına o kadını son kez görmek için indim. Demir parmaklıkların arkasında yere çökmüş ve kafasını  ellerinin arasına almıştı. Hıçkırık sesleri duvarlarda yankılanıyordu. Benim aşık olduğum,hayatımın en uç noktasına koyduğum kadın bu muydu? Ne kadar zaman onu izledim bilmiyorum. Kafasini kaldirdi ve ates dolu gözlerini bana dikti. Lafa ben başladım.

"Sana burası bile fazla,biliyorum musun, o kadar aşşağılık bir kadının ki ölsen toprak bile seni kabul etmez."

"Hakan,sana bir soru soracağım,sen beni çıkarttın hayatından ama o bir sorudan sonra bende bir daha girmiyeceğim hayatına. Ben senin hayatındayken o kadında senin hayatındaydı öyle değil mi? Peki sen beni hiç mi sevmedin?"

"Sen ne biçim bir kadınsın Aslı? Seni ölümüne seven bir adamı,güvendiği, kardeşim dediği pislikle aldattın üstelik benim şirketimde! Şimdi bir de utanmadan bana hesap soruyosun. Ama ben sana kızmıyorum biliyor musun? Senin gibi bir kadını bu kadar çok sevdiğim ve inandığım için  kendime kızıyorum."

"Bak! O kadını inkar etmiyorsun!"

Ayağa kalkmıştı ve demir parmaklıkları var gücüyle sallıyordu.

"Senin yüzünden! Sen, ben hayatındayken,ben senden ilgi,sevgi beklerken sen o kadının yanındaydın çünkü. Senin yüzünden! Ben senin yüzünden bu haldeyim!"

"Aslı, inan şu an sana acımaktan başka hiçbir şey hissetmiyorum. Umarım borçlarınla birlikte buradan hiç çıkamassın!" dedim ve arkamı döndüm. Borçları fazlaydı, bu hale gelmesinde benim yanımda yer alan saygın iş çevremin rolü büyüktü, ben çıkardıktan sonra onu hayatımdan, hiçbir iş yeri onu kapısından dahi sokmamıştı ve tabi haneye tecavüzde eklenince, uzun süre dünyaya demir parmaklıkların arkasından bakmak zorunda kalacaktı.

"Hakan! Hakan gitme! çikart beni buradan! Sen benden başkasını sevmiş olamazsın! Gel dedim..."

Merdivenlerden çıktıkça sesi geride kalıyordu, tıpkı hayatımdaki yeri gibi...

Arabama bindim ve hızlıca sürmeye başladım. Hemen evime gitmek istiyordum, bu gün olanlarla birlikte kötü olan her şeyi geride bırakmak ve bir an önce bebeğimin doğmasını beklemeye başlamak istiyordum ama ne mümkün...

 Eve geldiğimde saat yaklaşık dörttür,hava hala karanlıktı. Hemen kendimi yatağa atmak istiyordum. Kapıdan girdigimde Işığı açtım ama içeride Ahsen'in olacağını hiç tahmin etmemiştim. O kadının kırdığı camın az ilerisinde oturmuştu,Işığı açmamla kafasını bana cevirdi,gözleri yorgun ve uykusuzdu.

"Merhaba. Neden uyumadın hala,saat çok geç oldu?"

"Ben... Uyku tutmadı,nasıl olduğunu merak ettim."

"Aa , evet. Şimdiye kadar karakoldaydım. Şikayetçi falan olduk. Korumalar ifade verdiklerinden dolayı size gerek kalmadı,uyu artık."

"Ben seni merak ettim,sen nasılsın?" dediğinde şaşırıştım.

"Bilmem... Sadece yorgun."

"Sadece yorgun değil,hayal kırıklığına uğramış,pişman,çaresiz ve aşık bir adamsın sen."

"Aşık?"

"Yapma Hakan! O seni aldatmış da olsa, sana ihanet de etmiş olsa o senin sevdiğin ve aşık olduğun kadındı,çocuklarının annesi olmasını istediğin kadın. Şimdi ise onu hapishaneye attırıyorsun, her ne kadar senin canını da yakmış olsa bazı şeyler bitti deyince bitmiyor, bence şu an içinde fırtınalar kopuyor."

"Ahsen... Sana ihanet etmiş o sevgiline karşı şu an ne hissediyorsun?"

"Oo... Şu an onu hatırlamayı bile istemiyorum. Hayatımı mahvetti,ihanet etti, inanılır gibi değil,beni sattı!"

"Sen sana ihanet etmiş birine bunları düşünürken sence ben ne dusunmeliyim? Şu ondan nefret ediyorum."

"Nefret etme! Çünkü inan bana nefret çok güçlü bir duygudur,aşktan bile daha güçlü. Belki hayattan vazgeçmem de en büyük etken içimde yanan nefretimdi. Hayata karşı,kadere karşı,o adama karşı... Ve hatta belki de sana... Hala içimde o kadar büyük bir nefret var ki... Ne yapsam,kendimi nasıl avutsam olmuyor,iyileşmiyor yaralar ve bu kadar çok kanamasına da ben dayanamıyorum. O yüzden Aslı'yı sev,kız,aşkını sürdür ama nefret etme!"

"Saat dört,yeni bir gün başladı,yarın nikahımız kıyılacak. Belki şimdi değil ama yıllar sonra... Belki bizimde yaralarımız iyileşir, belki bizde normal insanlar gibi olabiliriz,kalkabiliriz..."

"Belki..."

Kalkabilecek miyiz?

Çocuğumun Annesi Olur musun?Where stories live. Discover now