Cevapsız Sorular

160K 7.5K 502
                                    

Dudaklarımda hissettiğim baskı ile gözlerimi kapattım. Ne Hakan'a karşı koyabiliyordu bedenim, ne de karşılık verebilecek cesareti gösterebiliyordu. Öylece bekliyordum. Hakan'ın ise bir eli ensemde kalmıştı, diğer eli ise belimde. Şu an alkolün etkisinde değildi, bilinci açıktı tamamen, o zaman beni neden öpüyordu?

Karşılığını alamadığı bir öpüşmenin ardından ayırdı dudaklarını dudaklarımdan ve alnını alnıma yasladı, belimde ve ensemde ki eli de yavaş yavaş yukarıya çıkarak en son boynumda durdu.

" Ahsen! " dedi, boğuk ve kısık bir ses tonuyla.

"Efen... Efendim. " dedim kekelememe engel olamayarak. O kadar yakınımdaydı ki, nefesi okşuyordu yüzümü, elleri yakıyordu tenimi. Gözlerinin içi o kadar çok duyguya ev sahipliği yapıyordu ki, ben bu duygu karmaşası arasından hangi duygudan kendime pay çıkartmam gerektiğini bilmiyordum. Zaten ben bizim ile ilgili olan neyi biliyordum ki? Tüm gücümü ve cesaretimi topladım ve sordum.

"Hakan ben senin için neyim? " Bu sorumun cevabını nasıl almak isterdim, ben onun sadece anlaşma ortağı değil miydim, benimle dalga geçsede haklıydı aslında karşımda nefes nefese kalmış adam. Ben onun gözünde hangi konumda olabilirdim ki, bu soruyu hangi akla hizmet sormuştum?

"Sen..." dedi ve bana biraz daha yaklaştı. O erkeksi koku sarmıştı dört bir yanımı, o hoş sesi doldurmuştu aklımı, yankılanıyordu beynimde. Sesi, bakışı, dokunuşu, her şeyi... Hakan ilacımdı benim.

"Sen..." dedi bir kez daha, sanki aklı toparlayamıyordu söylemesi gereken o kelimleri ya da ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu belki de.

Bir kez daha açtı ağzını ama bu defa devamını getirmesine açılan asansör kapısı izin vermedi.

Açılan asansör kapısından iki çift meraklı göz bakıyordu ama Hakan hızla sağ tarafında dıran bir düğmeye bastı ve iki kapı da saniyeler içinde kapandı ve bastığı bir diğer düğme ile de kapı kilitlendi.

Tekrar bana döndü. Heyecan kaplamıştı dört bir yanımı, heyecan denen o duygu bedenimde ki herbir hücreye hükmediyordu.

Terlemiş elleri bu defa boynumu değil kollarımı sardı. Kalbimde heyecan fırtınası vardı ama başka hiçbir duygudan kırıntı yoktu artık, hissizleşmiştim sanki, Hakan'ın ne söyleyeceğini, neden sorduğum bu soru karşısında bu kadar terlediğini anlayamıyordum. Sorduğum soru çok mu zordu sanki?

"Sen aslında bemimmiş gibi görünen ama bana ait olmayan her şey gibisin." dedi tek nefeste. Benimmiş gibi görünen ama bana ait olmayan her şey ne anlama geliyordu?

"Ne demek bu?" dedim, sesimde ki şaşkınlığı bastırmadan. Neyi ima ettiğini cidden anlamamıştım.

"Aslında çok yakınımdasın, elimi uzatıyorum ama sana dokunamıyorum. Yaşadıkların seni pişirmiş, yaşıtlarına göre çok fazla olgun görünüyorsun ama içinde hiç büyümemiş bir kız çocuğu var,o kız çocuğunu hep saklamaya çalışıyorsun ama patlak veriyor sürekli ve o kız çocuğunun canı çok yanıyor Ahsen, o kız çocuğunu kalbi yaralar ile dolu, bunu görebiliyorum. Hayatın acı üzerine kurulmuş, sesinle iletişim kurabilmek için seninle konuşmaya , anlamaya çalışıyorum ama o kadar karmakarışıksın ki, çok bilinmeyenli denkelem gibi ve Allah kahretsin ki hep nefret ederdim bu denklemlerden ve şimdi ben seni çözemiyorum Ahsen, içinden geçenleri bir türlü tam olarak anlayamıyorum. Ya da sen seni çözmemi istemiyorsun, bana neden izin vermiyorsun?"

Sözlerini bitirene kadar ayırmamıştım gözlerimi gözlerinden ama kurduğu tüm cümlelere son noktayı koymasının hemen ardından kaçırdım gözlerimi ondan.

Hiç büyümeyen bir kız çocuğu... Evet, hayatım hiçbir zaman refah içinde geçmemişti, üniversiteye başlayan bir genç kız olmama rağmen, gök gürlediğinde, babasını yatağına çağıran, babasına aşık olan o kızdım ben. Annesi uzak akrabasına gittiğinde, genç kız olmasına rağmen, annemi özledim diyerek, gözlerinden firar eden birkaç damlaya engel olamayan o kız . Aynı anda hem öksüz, hem yetim, hem de evsiz kalmıştım, ben olgun, yaşından büyük gösteren kızlardan olmamıştım ki hiç, sadece bir anda büyümek zorunda olduğum için olgunlaşmıştım. Güçlü olmak, olgunlaşmak, ayakta kalmak... Bunlar benim seçimlerim, benim karakterim zaten değillerdi ki. Çektiğim herbir acı beni biraz daha kıvama ulaştırmıştı. Ve hatta belki biraz daha yaşlandırmıştı.

Çocuğumun Annesi Olur musun?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin