30.BÖLÜM: "Yenilgi" (PART-1)

Start from the beginning
                                    

Çünkü o, sadece küçükken, bir kez evlenme hayali kurmuştu ve o da Rüzgarlaydı. Ağabeyiyle evlenemeyeceği gerçeği beynine balyoz yemiş etkisi verince de bu sevdaya bir selam çakıp uzaklaşmıştı.

Tuna gibi manyak biri bile aşık olmuştu! O kız düşkünü ağabeyi bile...

Tutku asla bağımlı birisi olmamıştı. Sigaraya bile. Sadece canı çektiğinde içerdi. Ama bir gerçek vardı ki, yapayalnız ölmek istemiyordu. Tamam evlilik hayali kurmadığı barizdi, ama en azından en erken elli yaşında kafa dengi biriyle evlenemez miydi? Hem beraber ölürlerdi hem de elli senede yaşadıklarını birbirilerine anlatırlardı.

Aşkı bulamayacağı kesindi çünkü, Alple olan duygu her neyse ona zerre mutluluk vermemişti. Ve aşık olanlara bakıyordu da... Sorunları olsa bile mutlulardı.

Annesi kızının kafasından ışık hızıyla geçen duyguları hissetmiş gibi, patatesi gözünün önünde salladı.

-Heey! Leyla, daldın gittin?" Dalmıştı dalmasına ama annesinin söylediği ismin ne demek olduğunu anlamayacak kadar değil. Kirpiklerini kırpıştırırken, Elvin keyifle ballı hardala daldırdı patatesini. "Hayda, sanırım üstüne bastım. Birini mi düşünüyordun?" Tatlı bir tebessümle ağzına attığı patatesi çiğnerken ona göz devirmek istedi Tutku ama yapamadı. Çok sevimli görünüyordu çünkü, babasının da bazen kızamayıp bunu söylemesini böyle zamanlarda anlıyordu işte.

-Hayır ya, kimi düşüneceğim..." hamburgerinden iri bir ısırık aldı, yetmedi koca bir son ısırık daha aldı. Dudaklarını zor kapatıp lokmasını çiğnerken, Elvin gözlerini kısarak baktı ona.

-Benim var aklımda biri ama... Bakalım, çıkar yakında." Tutku, yemeğin boğazına kaçmaması için ekstra bir çaba sarfetti. Blöf mü yapıyor diye yokladı ama hayır. Oldukça ciddi, içten ve anlayışlı gözlerle bakıyordu kendisine.

Sormak istedi. Ondan duymak. Ama buna cesaret edemedi.

Çünkü içinden bir ses annesinin doğruyu bildiğini avaz avaz haykırıyordu.

Fark etmiş olabilir miydi? Olabilirdi! O Elvindi!

-Bunu korkman için söylemedim Tutku..." lokması midesine otururken, elindeki boş hamburger paketini düşürdü tepsiye. Annesi uzanıp parmak uçlarını tutmuştu. "İçinden ne geliyorsa yaşa diye söyledim. Bazen herkesin doğru sandığı, aslında doğru olmayabilir. Biz ebeveynlerin bile. Kendi doğrunu yaşamaktan asla çekinme..."

Siktirler cumhuriyeti.

Annesi de biliyordu! Allah'ım! Hayatında ilk defa yanakları kulaklarına kadar kızardı Tutku'nun. O kadar komik ve sevimli görünüyordu ki, Alp görse hem dalga geçer hem de...aşık olurdu belki!

-Bu..Bunun doğru olup olmadığını nasıl anlarım?" Dedi ismini söylememeye özen göstererek. Dilinin ucuna kadar gelen A harfini yutmuştu. "Onun...Doğru olduğunu yani."

-Yaşayarak." Omuzlarını kaldırırken söylediği tek kelimelik yargı, Tutku'nun gözlerini kaçırmasına neden oldu. "Ve kim seni yargılıyorsa kendine söylemen gerekeni sakın unutma." Aynı anda ikisi söyledi. "Siktir eeet." Tutku yanakları kızarmasına rağmen gülerek, başını öne eğdi. Annesi her zaman bunu öğütlerdi.

Yalan yok. Tutku umursamaz görünürdü, ama gün sonunda onun da umursadığı şeyler vardı. Yastığının altında onu bekleyen binlerce soru..

Amcası ya da deli ağabeyi, Alp'in Rüzgar'ı vurduğunu öğrenirse...

Alple aralarında yaşananları aileleri öğrenirse...

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now