Jimin, alfanın yanından santim ayrılmıyordu. Doğululae ona cins cins bakıyor ve omegayı rahatsız hissettiriyorlardı.
"Jungkook evinize ne kadar kaldı?"
"Şu büyük ağacın orası. Geldik sayılır." Ona sırıtarak bakan bir iki alfaya diş gösterdi Jimin. Cidden birilerini gırtlaklamak istiyordu.
"Hey!" Jungkook'un bağırması ile ona baktı Jimin. Sırıtan almaları bağırıyordu.
"Toz olun." Üçüde ortadan hızlıca kayboldu. Jimin, sinirli alfanın kolunu sıkıp ona bakmasını sağladı. Jungkook'un çatılı kaşlarını düzelince yollarına devam ettiler. Kocaman evle karşılaştıklarında Jimin oldukça şaşırmıştı. Kendi evlerinden büyüktü. Üstelik bildiği kadarı ile babasıyla ikisi yaşıyordu.
"Üzgünüm. Tedirgin olmuş olmalısın."
"Hayır, öyle değil. Eviniz büyük." Jungkook başını salladı. Beraber içeri girdiklerinde uzun tavan ve geniş bir salon karşıladı onları. Sağda kalan merdivenlerden Taehyung inince, omega ve gıcık alfa aynı anda yüzlerini buruşturmuştu.
"Tanrım yine mi sen?"
"Benimde sana bayıldığım söylenemez." Omega ters ters cevaplayınca farkında olmadan alfaya biraz daha yanaştı.
"Hazırlanmışsın Tae."
"Elbette. Bugün için özel bir gösterim olacak." Omeganın hoşuna gitmeyen bir gülümseme yollayıp, onun omzuna çarparak evden çıktı. Jimin kendini sıksa da, arkasından seslice hırlamıştı.
"Onun neyi var bilmiyorum. Bunun için üzgünüm."
"Ben neyi olduğunu söyleyeyim: Kıçı kırık gururu. Siz Doğulular alfaları çok yüceltiyorsunuz. Bana kaybedince dokunur tabi."
"Av sırasındaki kavgadan mı bahsediyorsun?" Omega başını sallayıp büyük salonu incelemeye devam etti. Jungkook o günü hatırlıyordu. Taehyung oldukça yaralı bir şekilde sürüye dönmüştü. Onu parçalayan kurdun omega olduğunu biliyordu ama sınır buluşmasına kadar o kişinin Jimin olduğunu bilmiyordu.
"Oturmak ister misin? Bitki çayı yapabilirim."
"Olur." Jimin büyük deri koltuğa attı kendini. Huzursızluğu biraz olsun geçmişti ama hala lider alfanın baskın kokusu burun direğini sızlatıyordu. Bu yüzden yerinden kalkıp Jungkook'un gittiği yoldan giderek büyük mutfağa girdi.
"Jungkook, Kuzey'e dönecek misin?" Odun ateşine bakan alfa gözlerini omegaya çevirdi.
"Dönmemi istiyor musun?"
"İstemesem neden-"
"Bence anladın." Jimin kaçma çalışmalarını bırakıp enine boyuna düşündü. Onu alfası olarak kabul etmek büyük bir adımdı. Hem daha kimse bu konuyu sözlü olarak yüzlerine vurmamıştı. Ama her şeyden önce kendine sordu. Jungkook dönsün ister miydi?
"Yani, gelmeliyim? Sanırım gelmeliyim." Alçak tonda ve yakın temasta geçen sohbet ikisini de gittikçe birbirine çekiyordu. Alfa, yavaşça Jimin'e yaklaşırken, omegamız şaşırtıcı derecede uysaldı. Sakince onu öpmesini bekliyordu.
"Jungkook!" Gür bir ses evde yankılandığında ikiside sıçrayarak birbirlerinden uzaklaştı. Doğu lideri mutfağa giriş yaptığında, afallamış çifti gördü.
"Ah, Jimin! Seni burada görmek ne güzel!" Alfa gereksiz yere yüksek sesle konuşuyordu ve omega bundan hiç hoşlanmamıştı.
"Jungkook için gelmiş olmalısın."
"Öyle oldu baba. Ben onu-"
"Hiç sorun değil! Sonuçta artık sürümüzün omegası sayılır!" Jimin göz devirmekten kendini alamadı. Asla alfaları yücelten bir grubun içinde olmak istemiyordu. Alfalar nimetde omegalar bok mu?
"Bu gece bizimle olmana çok memnunum Jimin! İnce hilalde sürümün marifetlerini görmeni isterim. Kuzey'in en iyi avcısının tavsiyeleri iyi olur!" Jimin samimi olmayan bir gülümseme yollayıp Jungkook'a döndü. Gitmek istiyorum diye bağıran gözlerini, alfasının okumasını istiyordu.
"Baba ben etrafı gezdireyim ona." Lider lafa onaylayınca ikisi de evden çıktılar. Jimin derim bir nefes vermesine karşın, ilerdeki geniş çam ağacının altında bir grup alfaya takıldı gözü. Aralarında Taehyung'un da bulunduğu bu grup, hiçte hoş bakmıyordu.
_________ Var mı ince hilali hatırlayan ;)
Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.
