Önüme gelen saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp "Sınıfta bir çocukla kavga etmiş." dediğimde kaşları çatılmıştı. Çantamın içinden çıkardığım kağıda kısa bir göz gezdirip ona doğru uzattığımda, bacağında duran elini kaldırıp kağıdı almış ve yoldan ayırdığı gözlerini kağıdın üzerinde gezdirmeye başlamıştı.

"Çocuk ' Senin annen yok.' diye dalga geçtiğinde Poyraz da çocuğa saldırmış. Daha sonrasında çocuğun anneside ona öksüz olduğunu falan söylemiş. Poyraz bana bunları anlattığında yerimde duramadım ve kalkıp kadının ağzının payını vermeye
gittim." Uzun tırnaklarımı avucumun içine geçirmiş, dolan gözlerimi arabanın tavanına doğru kaldırıp akmamalarını engellemeye çalışmıştım.

"Nişanlı meselesi ne ?" İfadesiz çıkan sesine karşılık hafifçe gülümseyip, omuzumu silktiğimde "Kimse Poyraz'ı annesiz göremesin, onu bu yanından vuramasın diye yaptım." hafif çatallaşan sesimle sorusunu yanıtlamış ve derince yutkunmuştum.

Başımın üzerinde hissettiğim elle ne yapacağımı bilmeden şaşkınca ona baktığımda, bana hafifçe gülümsemiş ve elinin olduğu yeri okşayıp geri çekilmişti.

Hızlanan kalp atışlarım kulaklarıma dolmuş ve bu beni birazcık daha güldürmüştü.

Ellerinin arasından sanki şefkat yağmurları yağıyor, yaralı ruhumu şifalı sularıyla iyileştiriyor gibiydi.

Dakikalar sonra araba kocaman bir malikanenin önünde durduğunda "Sen bekle burada, ben hemen Poyraz'ı alıp geleceğim." Arabanın içinden çıkıp kapıları kilitlediğinde kabanımı üzerimden çıkartıp, kucağımın üzerinde duran telefonumu kurcalamaya başlamıştım.

Dakikalar sonra baba ve oğul arabaya bindiğinde, hemen araba büyük malikanenin bahçesinden çıkmış, otobana atılmıştı.

"Bade, yarın seninle resim çizelim mi ?" Hafifçe gülümseyip başımı iki koltuğun arasından uzattığımda gözlerim Poyraz'ın kara gözleriyle buluşmuştu. "Okuldan geldikten sonra neden olmasın ? Hem benimde canım çok sıkılıyor evde, bu teklifiniz çok ince Beyefendi."

Poyraz'ın gülümseyen suratı anında tuzla buz olmuş ve başını önüne eğmişti. Okula gitmek istemiyordu anladığım kadarıyla.

" Okula gitmek istemiyorum." Kırgın çıkan sesine karşılık dudaklarımı ısırdığımda, elimi uzatıp çenesinden tutarak başını kaldırmıştım. "Bunu evde konuşalım olur mu ?" Ilımlı çıkmasına dikkat ettiğim sesimle konuşmuş ve önüme dönerek sıkıntılı bir nefes almıştım.

Yanımda oturan Behram'ın da pek sakin olduğu söylenemezdi.

Elleri direksiyonu feci halde kavramıştı. Onları böyle görmek içimi acıtıyor ve maalesef ki bir şey diyemiyordum.

Titreyen elimi hafifçe kaldırıp sert bacağının baldır kısmına koyduğumda, sıktığı çenesi ve vücudu son derece gevşemişti. Bunu elimin altında olan bacağından anlayabiliyordum.

Elimi tam bacağından çekecektim ki, elimin üzerine kapanan elle ona baktığımda, gözlerimiz kısa bir süre buluşmuş ve tekrardan bir birlerinden ayrılmıştı.

Son zamanlarda onun yanındayken sürekli temas halinde olmak istiyor ve ona dokunmak istiyordum.

Onun bana dokunması, sıcak temasları beni iyileştiriyordu ve bende onu iyileştirmek istiyordum dokunuşlarımla.

Yarım saatin ardından araba büyük evin bahçesinde durduğunda, hemen arabadan inmiş ve Poyraz'ın kapısını açarak onuda aşağı indirmiştim.

ME'VA / Kuğunun Ağıtı (askıya alındı.) Där berättelser lever. Upptäck nu