3."Çelişkili Duygular"

9.3K 798 370
                                    


"Sevgili, Köy Kızı Hanımefendiye...

Halen köyde olduğunu sadece tahmin edebiliyorum. İsa'nın bu mektubu adresine ulaştıracağını umuyorum. Bana adresini vermekten neden çekindiğini anlıyorum ama elimde değil, merakla doluyum. Çıkışıma sadece günler kaldı. İki elin parmağını geçmeyecek günler... Sonraki mektuplarını daha kokusu çıkmadan, cebimde taşıyacağım dışarıya...

Hanımefendi. Dışarı, orada, yakınımda bir yerde olacak mısın? Seni korkutmak istemiyorum ama bunu umuyorum. Sen benim ışıktan basamağımsın. Sen benim gökyüzünü aydınlatan o tek başına parıldayan yıldızımsın. Sen, sen sevgili mektupdaşım, benim umut kapımsın."

...

"Sevgili, Özgürlüğüne günler kalan Beyefendi...

Sana ne desem umut olur, korkarım. Kimim ki ben sana kapı olayım? Sen, kendi kapınsın benim gözümde. Sen kocaman, meşeden, sağlam ve tarih kokan bir kapısın. Ardında kocaman bir dünya taşıyan adamsın. O dünyaya beni nasıl layık bulursun?

Mektupdaşım. Arkadaşım. Hemdemim... Sözler ellerimden akarken, ellerim utanır. Nasıl yüzyüze gelirim seninle? Bu satırlarda tanışız seninle, sözcüklerde beni tanımayacaksın. Odaya girdiğinde görmeyeceksin. Kocaman bir kalabalığın ortasında sana baksam, gözlerimi bulamazsın... Çünkü Beyefendi, satırlarımda varım ben. Sözlerimde yokum. Yüzümde yokum. Sesimde yokum. Sen, yazan kızı benimsedin, beni nasıl kabul edeceksin?"

...

"Sevgili, sevgili...

Korkutmasın bu hitabım seni ne olur. Bir önceki mektubum sanki kalbini kaygıya boğmuş gibi hissediyorum. Sana hitap edişim, mektubumun başından belli değil miydi? Saygılarımla değil; sayın değil, "Sevgili" dedim sana. Bunu rastlantı mı sandın? Korkusuzca yazıyorum bu mektubu. Çünkü bir sonraki mektubunu dışarıdan almayı bekliyorum. Ben dışarıda olsam da, bana yaz... Eğer sesinin yetersiz olacağını düşünüyorsan, gözlerinden anlamazsam hissettiklerini, hissettirdiklerimi; yaz bana Hanımefendi, ben yazdıklarınla nefes alıyorum. 

Sana hanımefendi diyeceğim, demeye devam edeceğim. Çünkü kalbimde, bu sıfata en yakışan sensin. Bir gün, iznim olarak gözlerine bakmak dileğiyle mektubumu noktalıyorum. 

Haddim değil, hakkım değilsin; ama orada bekle Hanımefendi. Bulunduğun yer neresiyse, oraya bakacak ve seni göreceğim. Seni bulacağım. Seni, benim yapacağım."

...

Rana ağlayarak satırları katladı. Kıymetli mektubunu göğsüne bastırdı. Hafif esen yaz meltemi yanağının yaşlarını okşadı. Köydeydi. Şehre nasıl dönerdi? Onun Yüsra'da kendini arayışını ya da kendinde Yüsra'yı buluşunu nasıl seyrederdi? 

Şalvarının çiçeklerine gözlerini dikerek, boğazında ki düğümü yutmaya çalıştı. Köyde hep rahat giyinmeye alışkındı, başında basit bir yazma, üzerinde uzun kollu bir bluz ve ayaklarında ninesinin rahat çarıklarından vardı. Mavi çarıkları toprağa sürdü, kendini geriye itti ve ağaçlara bağladığı hamakta sallanırken, çarşaf gibi serilen göğe çevirdi kafasını. 

"Beni görmeyeceksin..." diye fısıldadı. "Ben basit, görünmez, sessiz Rana'yım. Sen ışık saçan Yüsra'yı göreceksin. Bense gölgede kalan basit, tanınmayan o kız olacağım."

Canının yanmadığına kendini inandırmaya çalıştı. Belki de Yüsra ile çok iyi anlaşırlardı. Yusuf enişte çok iyi bir kayın birader olurdu, Musa'ya hayata dair bir çok şeyi o öğretmişti. 

Kalp İkizi (Umut Serisi 6)Where stories live. Discover now