1. Musa

23.9K 877 268
                                    

Bir anadan, iki can doğdu. Aralarında sadece 5 dakika vardı. Önceden doğan çocuk, sarıp sarmalandı ve hemşirenin kucağında sustu. Sonradan doğan çocuk yaygaracıydı. Avazı çıktığı kadar ağlıyor, kimseyi kabul etmiyordu. Yorgun, bitik anne sonradan doğan çocuğu kucağına aldı. Bir çok çocuk doğurmuştu ama en seslisi bu güzel yüzlü erkek çocuğuydu. Sonradan anımsadı. "Diğerini verin bana." dedi. Temizlenmiş olan sessiz ikizi, diğer yanağına koydular. Çocuklar yüz yüze bakıyordu. Birbirlerine her anlamda hiç benzemiyorlardı. Daha önce de ikiz doğurmuştu kadın. Onların ne kadar farklı olabileceğini biliyordu.

Sessiz olan çocuk gözlerini açınca, nutku tutuldu. Gözleri sanki... Bilgece bakıyordu. Ona oracıkta, "Musa." adını fısıldadı. Ardından yaygaracı olan çocuğa döndü. Neredeyse gülümser gibi bir ifadesi vardı bu zayıf yanaklı çocuğun. Alnının kenarında kırmızı bir leke, onu asla karıştırmayacaklarına dair bir işaretti. "Bu güllü oğlan da İsa." diye fısıldadı.

Yorgun bedeni uykuya dalmadan önce, daha önce doğurduğu ikizlere ettiği duaların aynısını bu çocuklara da etti. "Onları birbirinden ayırma. Canları, ömürleri, emelleri bir olsun Allah'ım."

Günler geçti, ikizler büyüdü. Ömürlerinde ilk kez, 3 sene ayrı kaldılar.

...

Musa

Ellerine bulaşan mürekkepten bir haber, alnını ovaladı. Mürekkep alnında, tıpkı kaderinin yeni çizdiği acılı yol gibi koyu bir leke bıraktı. Yol uzadı. Şakaklarına doğru sivrildi ve beynine işledi.

Musa, eskisinden daha sessizdi. Daha içe dönük. Satırlarla arkadaş ve herkesle düşman. Yabani bir sokak hayvanını andırıyordu. En büyük korkusu artık buradan çıkmaktı. Çıkmak için saydığı günler neredeyse geride kalmak üzereydi. Dışarı çıkmasına bir aydan az vardı, artık özgür olacaktı.

Özgür... Kendi içinde hapis olan bir adam nasıl özgür kalabilirdi?

Musa buraya, yengesi ve yeğeni için girmişti. İğrenç bir adamın, kaza sonucu ölmesi sonucunda, üç yıl hapis cezasına tutulmuştu. Nefsi müdafaada bulunduğunu kabul eden Hakimler, geçmişinin temiz olması göz önüne alınınca cezasını kısa tutmuşlardı. Şu günlerde, iyi halden erken çıkması bile konuşuluyordu.

"Hoca!" dedi koğuş arkadaşı, elinde ki çayı masaya koydu ve teklifsizce oturdu. İnsanlar burada teklif etmezlerdi, rica etmezlerdi; isteyip istememen onları ilgilendirmezdi. Sevgileri de, öfkeleri de ölçüsüzdü. Ona "Hoca" diyorlardı. Bu eski mesleğine gönderme olan lakabı genç adamın canını yakıyordu. Sadece bir sene daha okuyup, "Hoca" diye anılacaktı. "Edebiyat Hocası."

Şimdi okumak, ders vermek, öğretmen olmakla ilgili hayalleri yok olmuştu. 

"Mektubun var."

Musa karıncalanan ellerine inat mektubu yavaşça adamın ellerinden aldı. Adam ona beklentiyle bakarken, Musa özel olan mektubu göğsünün iç cebine koydu. Ailesinden geldiğini bildiği bir tomar mektubu da masaya yaydı. 

Önceliği her daim, teklifsizce alan ikizinin mektubunu hemen tanıdı. Kirli çocuk, ona bir şeyler yazarken hep bir şeyler yeyip, içiyordu. Kirli parmakları da zarfta izini bırakıyordu. Musa, gülümseyerek parmaklarının onun parmak izlerinden geçirdi. Genzi yanıyordu. Özlem ve yalnızlık hissi, kalbine çörekleneli yıllar olmuştu ama ondan mektup aldığı her defasında yenileniyordu.

İsa.

Can kardeşi.

İkizi.

Onun sözleri en komiği, en haylazı ama aynı zamanda en can yakandı. Aynı karyolada yatmışlardı 20 sene. Büyümüş, sığamamışlardı ama baş-ayak yatmaya devam etmişlerdi. Anaları bir karyola daha almayı teklif etmişti. Oda büyüktü, sığabilirdi. Hep kavga eden ama asla ayrılmak istemeyen kardeş, hep bir bahane buluyor, yeniden onunla uyuyordu.

Kalp İkizi (Umut Serisi 6)Where stories live. Discover now