Araya girerek, "Dikkat dikkat! Yavşak alarmı!" diye takıldı Enes. "Giray böyledir, dişi sinek görse yavşar."

Giray gözlerini devirdi. "Sanki sen benden çok farklısın da."

"Beyler, yanınızda bir bayan olduğunu hatırlatmama gerek var mı?" diye uyardı Cihan Abi. "Kelimelerinizi ona göre seçin." Bakışları Enes'le Giray arasında gidip geliyordu.

"Tamam baba."

"Tamam patron."

Diğer çocuk kendini tanıtmayınca Enes onun yerine tanıttı. ''Bu Kubilay.''

Kubilay cılız, kumral bir çocuktu. Saçları asker tıraşıydı. Onda en çok dikkatimi çeken şey, gözünün biraz altında, yanağının biraz üstündeki ''21'' dövmesi olmuştu. Açıkçası yüzüne dövme yaptırabilecek kadar cesaretli oluşunu takdir etmiştim, cesaret isterdi doğrusu. Gerçi çocukta dövmeden bol bir şey yoktu; teninin açıkta kalan hemen hemen her yeri dövmelerle kaplıydı.

''Memnun oldum,'' dediğimde Kubilay yalnızca başını sallamakla yetindi. Bu hareketini nasıl yorumlayacağımı bilemedim.

Giray bunu fark edip, ''Sana özel bir şey değil, Kubi konuşmayı pek sevmez,'' diye açıkladı.

Cihan Abi, "Şu garson meselesini ne yapacağız?'' diye sordu Enes'e bakarak. ''Birini buldum demiştin?" diye telefon konuşmalarını hatırlattı.

"Evet, buldum. Karşında duruyor," dedi başıyla beni işaret ederek. "Alya işe talip, o yüzden getirdim onu buraya."

Cihan Abi'nin başı bana çevrildi. Biraz da olsa temkinli yaklaştığını görebiliyordum. "Daha önce hiç garsonluk yaptın mı?"

Başımla onaylayarak, "Bir buçuk sene kadar burası gibi bir barda çalışmıştım," diye yanıtladım.

"Deneyimlisin yani. Bu iyi ama bir karar vermeden önce seni iş üstünde görmem gerek. Bugün çalışabilir misin?"

Başımla onayladım. "Bana uyar."

O sırada barın kapısı açıldığında beşimiz de başımızı çevirip, o yöne doğru baktık. Sarp kapıdan içeri girdi, kös kös yanımıza doğru ilerlerken başını yerden kaldırıp beni fark ettiğinde olduğu yerde durdu. Gözlerine inanamıyormuş gibi göz kapaklarını kapatıp açtı.

"Senin burada ne işin var?" dedi azarlar gibi, ses tonu kaba ve tersti.

Benim yerime Cihan Abi yanıtladı. "Garsonluk işi için gelmiş, daha doğrusu Enes getirmiş."

Sarp, "İyi bok yemiş," diye homurdandı Enes'e bakarak. "Sakın işe aldım deme bana, Moruk."

"Almadım," dediğinde tam Sarp rahat bir nefes alacaktı ki, "Henüz," diye eklediğinde hevesi kursağında kaldı. "İş üstünde görmeden kimseyi işe almam, bunu biliyorsun."

"Buranın ortamını en iyi sen biliyorsun, Moruk. Biz erkek halimizle rahat edemiyorken o kız haliyle edebilir mi? Erkekler asılacak falan... Bir de elin kızına bakıcılık mı yapacağız?"

"Bana bakıcılık yapmanı isteyen olmadı, Kunter," dedim araya girerek. "Bana asılan olursa da icabına bakarım. Kimsenin yardımına ihtiyacım yok."

Bana ters bir bakış attı. "Seninle değil, Cihan Abi'yle konuşuyorum, güzelim."

"Benimle ilgili konuşuyorsun," dedim vurgulayarak. "Önce ev, şimdi de iş için yoluma taş koymaya çalışıyorsun, senin benimle derdin ne?"

"Derdim sensin," dedi üstüne basa basa. "Evimdeki huzurumu kaçırman yetmedi, işyerimdeki huzuruma da göz diktin. Virüs gibi her yere yayılıyorsun şerefsizim."

TENİMDEKİ İMZA (İMZA SERİSİ #1)Où les histoires vivent. Découvrez maintenant