27. BÖLÜM

34.6K 3.2K 1.2K
                                    

Soran olmuş, araba kullanmayı henüz bilmiyorum ama babamı kartal gibi izliyorum hep. Bu bilgiler oradan geliyor.

"Gidelim mi?"

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Arşın'dan ayrılırken onu son görüşüm olduğunu bilmiyordum.

Yarın birlikte kardeşimin mezarına gideceğimizi sanıyordum.

Bilseydim onun bana hiç bırakmak istemiyormuş gibi sarılmasını gülerek kesmezdim. Sarılışına sonsuza kadar dayanma gücü verecek şekilde sıkıca karşılık verirdim.

Bilseydim dünyanın en değerli şeyi olduğumu hissettiren gök mavisi gözlerine dalar, hıçkıra hıçkıra güzelliğine ağlardım.

Ona hak ettiği şekilde veda ederdim.

Bilmiyordum işte. Yüzümdeki Arşın sayesinde asılı kalmış gülümseyi silmeden kapısını çaldığım evimde az sonra yaşayacaklarımı da bilmiyordum.

Annem kapıyı açtığında dağılışım başladı.

Her zamanki ifadesiz yüzüyle karşılamadı beni. Ağlamaktan kızarmış gözlerinde nefesimi kesen bir öfkeyle karşıladı. Dudaklarından beni bitirecek kelimeleri çıkarmadan önce içeri girmemi bekledi. İlk defa odama saklanmak ve onun yüzünü görmek istemiyordum. Babamın ya da abimin evde olmasını, ikimizin arasında çatırdayan havayı görmelerini ve beni annemin gölgesinden bile sakınmalarını istiyordum.

"Dayanamıyorum," diye bağırdı. Nefreti her zamanki gibi üstüme sıçramamıştı, dökülmüştü. "Sen böyle gülerken kızımın toprağın altında olmasına dayanamıyorum!"

"Anne..." diye fısıldadım yüzümdeki gülümsemeyi onun dolu dolu olmuş gözlerini gördüğüm gibi sildiğimi görmesi için çırpınırken.

"Anne," diye alayla tekrarladı beni. "Öyle seslenmeyeceksin bundan sonra! Buna kızıma ve bana sözünü tutacağın için katlanıyordum. Mademki bunu yapmayacaksın, o zaman anne demeyi de keseceksin!"

"Ben senin kızın değil miyim?" Bağırmalıydım belki, aynı bana bağırdığı gibi bağırmalıydım ama sesim yüksek çıkmıyordu. Titrek ve ürkekti. Bana benziyordu.

"Senin yaşaman gerekmiyordu," dediğinde ağlamaya başladım. Bunu ben de biliyordum ama ondan ilk defa duymuştum. "Hayatta olması gereken Yaren'di. Benim herkesi kendisinden önce düşünen ve asla bencil olmayan kızım yaşamalıydı."

Beni bencillikle suçluyordu. "Küçüktüm," diyebildim ama bu boş bir çabaydı. Denizden çıkmıştım bir kere, ne kadar çırpınırsam çırpınayım karaya vurmuştum. Biri beni tutup savursa sulara geri dönebilirdim ama kimse yoktu etrafta. Annem vardı sadece, o da ölümümü izliyordu.

"Sen küçüktün de o değil miydi?" diye sordu alayla. "O senden daha küçüktü ama senin daha iyi şartlarda tedavi olman için gelip bize yalvardı. Sen kapının arkasındaydın, her şeyi duydun ama bencilliğin yüzünden sesini çıkarmadın." Ellerini aklar düşmüş saçlarının arasından geçerirken çok sert davrandı, saçlarını yoluyordu. Canını yakmasından nefret ederek bunu bana yapmasını söylemek istedim ama ruhumda öyle yaralar açıyordu ki daha fazla acıya katlanacağımı sanmıyordum. Sırtımı duvara yaslayacak kadar geri gittim.

Yine bencillik yapıyordum.

"Kediler," dedim hıçkırarak. Ayakta duracak kadar güçlü olamadım, duvarın dibine çöktüm. Cümlemi biterecek kadar bile güçlü değildim.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin