21. BÖLÜM

48.9K 3.9K 1.2K
                                    

"Arşın'a alerjim var."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

Şiddetli rüzgar beni uçurmak istermiş gibi yana savurduğunda ayaklarımı yere sabitlemek için çabalayıp kollarını gövdemde topladım. Gözlerimi kısıp önümdeki manzaraya bakarken "Buraya neden geldik?" diye sordum şaşkınlıkla.

"Biri bana emrettiğinde tersini yapmak gibi garip bir huyum var," dediğinde başımı önce sağa çevirdim, sonra yukarı kaldırdım ve saf saf baktım. Göz kırptı. "Abin seninle baş başa kalmamamı söyledi, ben de tersini yapmalıyım."

"Yatı hangi ara kiraladın?" diye sordum söylediklerinden haklı bir anlam çıkararak. Marinadaydık, tam karşımızda, çarşaf gibi serilen maviliğin üstüne dizilmiş yatlar bizi selamlıyordu.

Yakınında olduğumuzda güzel ama sade bir el yazısıyla Kamber yazıyordu.

"Kiralamadım," dedikten sonra birkaç koca adımda Kamber'in iyice yanına yaklaştı. Erkeksi bir hareketle yata çıktığında dikkatle onu izliyordum. Bana dönüp elini uzattı. "Hadi gel Düş Gözlü," dedi neredeyse fısıldayarak. "Kaçalım."

Büyülenmiş bir şekilde kollarımı çözüp ona doğru gittim. Elimi elinin içine yerleştirdiğimde beni yata çıkardı. Karşılıklı durmuş birbirimize bakarken elimi bırakmadı. "Reddetmeni bekledim," dedi gök mavisi gözleri parlarken. "Yoksa bana kapılmaya çoktan başladın mı?"

Hayır ya.

"Çok soğukmuş," diyerek elimi elinden hızlıca çektim, kollarımı tekrardan gövdemde toplarken yanından geçtim ve yatın burnuna doğru koşturdum. Ortadaki köşesiz havuza bakmadım bile, denizin maviliği her şeyi geçiyordu. Çantamı havuzun burnuna bakan tarafındaki kadife minderlerin üstüne bırakıp birkaç adım daha atarak durdum. Kuruyan dudaklarımı ıslatırken gözlerimi kıstım. Arşın'ın ayak seslerini pek duymuyordum, yatı çalıştırdığında kasılıp yanıma gelmesini bekledim. "Kamber senin mi?" diye sordum o konunun açılmaması için.

"Benim," dediği sırada hafifçe sallandık. Karadan iyice uzaklaşırken denizin ortasında bir sonsuzluğun nasıl olacağını düşündüm. Toprak parçasından uzakta olduğumuzda acılar da bizden uzakta olur muydu? Belki.

"Ailenin yani," dedim saçma bir düzeltme ihtiyacıyla. "Oğuz ve Sezgin'in de en azından."

"Benim," dedi tekrardan. "Oğuz yüzmeyi daha çok seviyor, Sezgin yüzme bilmiyor ve deniz taşıtları onu kısıtladığı için nefret ediyor."

Tekrar sallandığımızda kolu omzuma değdi, irkilip aramıza mesafe koymamak için tüm irademi kullandım. Daha fazla dikkatini çekmek, açık vermek istemiyordum.

Saçlarım yüzüme doğru gelip görüşümü kapattığında, sinir olup başımı çevirdim ama uslanmaz tutamlar ısrarla geri geldiler.  Kollarımı çözmek istemediğim için birkaç defa daha başımı kullandım, işe yaramadı.

"Tokan yok mu?" Arşın'ın dikkatini çektiğim için şaşırmadım. Kim kafa dansı yapsa dikkat çekerdi. Başımı iki yana salladım cevap olarak. Gözleri üstüme düşmüştü, benimkiler hâlâ önümdeki manzaradaydı. Görünürde kara parçası kalmamıştı. Gökle deniz utanmazca birbirine dolanmıştı. Sanki ayrıyken yeterince güzel değillermiş gibi... "Nisan'ın bıraktığı eşyalar vardı içeride. Bir bakayım," diyerek yanımdan uzaklaştığında kastığım bedenim çok azıcık gevşedi.

Bu ne saçma bir şeydi? Neden bu kadar etkileniyordum? Her seferinde böyle olursa çok yorulurdum, alışmam gerekiyordu ama bunu nasıl becerebileceğimi bilmiyordum. Bilen birinden yardım almam lazımdı.

BOY HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin