3. BÖLÜM

92.1K 6K 1.5K
                                    

"Onu güldürdüm."

▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬

7 Ekim 2017~

Ayağıma doğru gelen topa garip garip bakarak elime almak için eğildim. Ellerim topa temas edecekken bir çift ayakkabı girdi görüş alanıma, kocaman olmaları dikkatimi dağıttı ve duraksadım.

"Küçük Şey topu eline almayı düşünmüyorsun, değil mi? "

Küçük Ne? Küçük Ne?

Bu adam bana lakap takmaktan niye bıkmıyordu? Hayır, klasiklerden de yararlanmıyordu ki hazırlıklı olayım! Algılamak için zaman harcarken karşılık vermek için iş işten geçiyordu.

Dişlerimi birbirine bastırıp doğruldum ve başımı havaya kaldırdım. Sarı saçları terlediğinden dolayı kıvır kıvır olup alnına yapışmış, mavi gözleri parlayan ve sık sık yutkunarak adem elmasını hareket ettiren yüzü gözü düzgün bir erkeğin dikkat çekici olması herkes tarafından kabul görülebilirdi. O kocaman dudakları açıp sinir olduğum kelimeleri söyleyinceye kadar ben de dikkat çekici olduğunu kabul ediyordum ama ondan sonrası...

Neyse, futbol maçı yapıyor olduğumuzdan dolayı bu hâldeydi. Evet, ben voleybol kaptanı da futbol oynuyordum.

Nisan'ın abilerinin fikri olan bu olaya bizimkilerle birlikte aniden dahil edilmiştim.

Bizimkiler dediğim diğer kaptanlardı. Okulumuz Eskitepe Anadolu Lisesi spor dallarında olan başarıları ile ün salmış bir okuldu. Hem taban puanının yüksek olması hem de spor ile yakından ilgilenmesi, benim gibi öğrencilerin ilk tercih ettiği yerdi. Biz kaptanlar da bu okul sayesinde arkadaş olmuştuk.

Altı kişiydik. Ben ve Utku voleybol takımlarının kaptanlarıydık, Sultan ve Çağan da basketbol takımlarının kaptanları... Talha futbol takımı kaptanıydı. Nisan da spor kulübü başkanı...

Takım arkadaşlarıyla gezmek yerine birbirimizle arkadaş olmuştuk ve ben bu durumdan fazlasıyla memnundum. Takımımda hoşlanmadığım kişilerin sayısı çoktu...

Genel olarak hepimiz birbirimizle aşırı derece de olmasa yakındık, aşırıya kaçarak birbirleriyle çok yakın olanlar Sultan ve Nisan'dı ama dışlandığımız yoktu. İki yıldır aramızda bir huzursuzluk çıkmamıştı, daha ne olsun?

Hoş, bu sene herkeste bir gariplik vardı. On birinci sınıfın zorluğu mu yoksa on altı yaşında olmalarının büyüsünden midir, bilmiyordum. Utku Sultan'la daha fazla tartışıyordu, Sultan önceden gülerek geçiştirdiği şeyleri kafaya takıyordu. Çağan daha bir içine kapanmıştı. Talha gizlemeye çalıştığı hislerine sahip çıkamıyordu. Hepsi Nisan'ı hedefliyordu. Nisan telefonuyla daha çok vakit geçiriyordu.

Bir değişmeyen bendim. Fiziksel özelliklerim gibi huylarım ya da başka bir şeyim de değişmemişti. Zamanımın çoğunu ders çalışmaya adıyor, babam mutsuz olmasın ve evde kalmak zorunda kalmayayım diye arkadaşlarımın davetlerini geri çevirmiyordum. Çok sık dışarı çıkmadığımız için çalışmamı etkilemiyordu. Kafamı dağıtmama yardımcı oluyordu.

Yine de futbol oynamaktan keyif aldığım yoktu. Ne anlardım Allah aşkına? Tamam, toplu oyunlardan birini anlayınca ister istemez bir yatkınlık oluyordu. Sonuçta hepsinin en başında topa hükmetmek vardı. Ayakla, elle, kafayla... Topla bir süreden sonra bütünleşiyorduk, bedenimizden bir parçaymış gibi geliyordu ama futbol bana göre değildi. Tekmelemekten bir şey anlamazdım ve öğrenmeye de hiç mi hiç hevesli değildim.

BOY HIRSIZIWhere stories live. Discover now