35. Bölüm

4.5K 470 528
                                    

Selaaam

Çok zor şartlarda yazılmış bir bölüm olduğu için bölümümün kusuruna bakmayın. Çünkü abartmıyorum 15 gün boyunca gıdım gıdım yazarak toparlayabildim anca bölümü

O yüzden tuhaf bi bölüm olabilir ama zaten siz de iyi bilirsiniz ki bu biiiiirrr

GEÇİŞ BÖLÜMÜÜÜÜÜÜ

İyi okumalar


----


"Sence bu şey normal mi?" Junmyeon'un hayret içinde bakışlarını diktiği yere baktım. Galiba normaldi.

"Normal olmasını umuyorum." Dedim iç geçirerek.

Chanyeol'ün yeniden hayatıma dahil olmasını istemiştim. Neyi dilediğinize dikkat edin derler, işte şimdi bu öğüdü çok iyi anlıyordum. İstediğim şey koltuğumda sığmayan bacaklarıyla yatan bir Chanyeol'dü belki ama Chanyeol'e ek olarak onun başında oturmuş saçlarını okşayan bir Sehun'u kesinlikle dilememiştim.

"Sehun artık gitsek mi?" Birbirini uzun zamandır görmeyen Sehun'la Chanyeol'ün yakınlığına Junmyeon el atarken gülümsemekle yetindim.

"En kısa zamanda yine görüşelim." Sehun'la Chanyeol vedalaşırken Junmyeon son bir kez beni gözleriyle taramadan geçirdi. Omuzlarımdan tutarak beni kendisine çekerken sarılacağını düşünmüştüm ama bundan daha sarsıcı bir şey yaptı.

"Seni bu şekilde görmek güzel." Ne şekilde diye sormama fırsat vermeden "Tamamlanmış" diyerek konuşmasını bitirmiş ve beni bir kez daha sarsan bir açıklamaya imza atmıştı. Ben böyle hissediyordum evet, peki dışarıdan da mı böyle görünüyordum? Yüzümde şaşkın bir gülümseme oluştu ve kapımızdan çıkan davetsiz misafirleri yolculadım.

Kapıyı kapatır kapatmaz Chanyeol koşarak kendisini tekrardan koltuğa attı. "Hayatımda yaşadığım en saçma akşamdı." Yanındaki boşluğa otururken güldüm. "İnan bana daha saçma akşamlarımız olmuştur."

Bana hak vererek başını salladı. "Bir an Sehun beni affetmez diye çok korktum." Bundan ben de korkmuştum. Özellikle Sehun bir ara kendisini kaptırıp Chanyeol'ün yakasını biraz fazla sıktığında. Onu yeni bulmuşken kaybedeceğim için mi yoksa ünlü şarkıcı Chanyeol'ün evimde ölü bulunmasından dolayı doğacak sansasyon yüzünden mi korkmuştum tam bilmiyordum ama.

"Böyle gel." Dizlerimi pat patlayarak onu çağırdığımda tereddüt etmeden başı kucağıma devrildi. Ellerim kendiliğinden çenesinin iki yanını buldu ve ovmaya başladı. En son hatırladığım kadarıyla yüz masajını seviyordu.

"Aslında şirkete ilk girdiğimde birkaç defa kaçıp her şeyi geride bırakma eğilimi gösterdiğim için oldu her şey." Gözlerini kapatıp konuşmaya başladığında dediğiyle ilgili olduğumu göstermek istercesine sırtımı dikleştirdim. "Biraz asilik yaptığımı kabul ediyorum. Bu yüzden diğerlerine göre daha fazla baskı altında tutuldum. Benim tek derdim kaçmak, şirketin ise tek amacı bir an önce bana çıkış yaptırmaktı." Gözlerini aralayıp sırıtınca kalbimde anlamsız bir kıpırdanma oldu. "Tabii şirketim de haklı. Bendeki potansiyeli kaçırmak istemediler."

Bu egoist tavırlarının beni eskisi gibi rahatsız etmediğini fark ettim. Eskiden ona ait rahatsız edici olaylar şimdi tatlı detaylardan ibaretti. "Peki potansiyel bey niye kaçmaya çalışıyordu? Onca zaman bunun hayalini kurmamış mıydın?"

"Uff." Rahatsız bir ifadeyle yüzünü buruşturdu. "Sen haklıydın çünkü. Kendi başına hayatta kalma içgüdülerinden bihabermişim gerçekten de. O kadar zor geldi ki bir anda yalnız bir şekilde hayatta kalmaya çalışmak. Hayatımda ilk defa ütü yaptım Baek. Çok korkunçtu." Avuç içimi alnıma bastırarak sabırlı kalmaya çalıştım.

100th ApologizeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin