1 Ay Geciken İstek hikaye

1K 42 9
                                    

Cidden çok çabaladım ama bu çift için yazacak bir şey bulamadım. Yazabildiğim en uzun bölüm bu oldu. Ama yine de bu kadar geç geldi. Çok üzgünüm.

Hazel iyi hissetmiyordu. Tekrar öksürdü ve bu sefer ağzından bir avuç dolusu kan geldi. Ölecek miydi? Bunu istemiyordu. Zaten bir kez ölmüştü.Bunu düşündüğünde önceki ölümü aklına geldi ve tekrar aynı şeyleri yaşadığını fark etti.  Hayatının aşkını bulmuştu ama henüz onla yeterli vakit geçirememişti.Zaten Sammy'i de çıkmaya başladığı ilk gün kaybetmemiş miydi? Asla mutlu olamayacak mıydı?

Kendini düşünemiyordu. Kendi sonlanan hayatı bir geri plandaydı. Son nefesini verirken aşk hayatını düşünmek istemiyordu. Ama bu dünyadan gittiğinde arkada bırakacağı tek kişi Frank  olacaktı.

Kardeşine haksızlık yaptığını fark etmesi fazla zamanını almadı. Nico. O da tekrar ablasını kaybetmek üzereydi.

Hazel kan kaybından mantıklı düşünemediğini anladı. Bu sefer, öncekinin aksine onun için ağlayacak çok fazla kişi vardı. Dostu Percy, ilk kız arkadaşları Piper ve Annabeth, abisi olarak gördüğü Jason, ona sürekli Sammy'i hatırlatan ama güvenilir bir arkadaş olan Leo...

Yanaklarını ıslatan yaşları hissedince yaşamak istediğini tekrar fark etti. Düştüğü yerden kalkmak için çabaladı. Ancak nafileydi. O pes etmek üzereyken bağrışlar duymaya başladı. "Hazel! "

"Tanrılarım, lütfen iyi olsun! "

Ve ilk yanına varan Frank olmuştu. Kızın kafasını yerden kaldırdı ve boşta kalan elini dizlerinin altında attı.Kalktığında Hazel yüzüne çarpan rahatlatıcı rüzgarla gülümsedi.

"O yaşayacak! "

Piper mutlulukla çığlık atarken Annabeth daha kontrollü bir sesle, "onu bulman yaşayacağı anlamına gelmiyor. Acilen kampa dönmeliyiz. "Demişti.

Frank Hazel'ı sarsmamaya çalışarak koşmaya başlamıştı. Diğerleri de acele ediyordu. Gemiye vardıklarında, revir olarak kullandıkları odaya geldiler. Frank Hazel'ı kırılacakmış gibi dikkatle ama hızlı bir şekilde rahat yatağa yatırdı.

"Ona ambrosia verin. Sargıları ben hallederim. "Kontrol tamamen Annabeth' in elindeydi. Ancak onun, "bir Apollon melezi olsa fena olmazdı. "Diye mırıldandığını nerdeyse herkes duymuştu. Bu melezlerin içlerine bir korku düşürmüştü. Hazel bu korkunç dakikaların üstesinden gelebilecek miydi?

Gerekli olan her yardımı yapmaları yaklaşık on beş dakikalarını almıştı. Gönül ilişkilerinden iyi anlayan Piper, Frank ve Hazel'ı yalnız bırakmaları gerektiğini düşünmüş ve diğerlerini sessiz bir uyarıyla dışarı göndermişti. Bu herkeste şok etkisi yaratmıştı çünkü kimse çıktıklarını bilmiyordu. Aslında bu gayet normaldi çünkü birbirlerine bile itiraf etmemişlerdi.

Frank çaresizce, yatakta yatan kızın yanına geldi ve dizlerinin üzerine çömeldi. Hazel'ın gözleri kapalıydı ama uyumadığını biliyordu. Nefesleri düzensizdi. Acı çektiği belli oluyordu. Frank henüz aralarında hiçbir şeyin başlamadığını bilerek ama aralarındaki çekimin farkında olarak kızın elini avuçlarının arasına aldı.

Hazel, kendisinin aksine sıcak olan ellerle temas ettiğinde, acele etmeden gözlerini açtı. Karşısında Frank'i görmek onu rahatlatmıştı.

Bir süre sadece birbirlerine bakmışlardı. Frank en sonunda dayanamayıp, "Bir şey söylemem gerekiyor. "Dedi.

Cevap beklemiyordu ama cevap gecikmedi. "Benim de. "Acele etmeden, sakin sakin konuşuyordu. Frank tam devam edecekken, kız konuşmaya devam ederek onu susturdu. "Ama söylemeyelim. Bırak öyle kalsınlar. "

Frank anında sebebini anlamıştı ama bunun gerçek olmamasını diledi. "Ne-neden? "Hazel gülümsedi ve söylemek istediklerini en az acı verici düzeyde tutmaya çalıştı. "Ben Plüton'un kızıyım. "Frank içinden babasına ve tanıdığı bütün tanrılara yalvarmaya başladı. "Ölüm çok yakın. Hissediyorum. "
Frank acı bir kabulleniş duydu. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Buna rağmen çok yorgun hissediyordu.

Derin bir nefes aldı. Gözleri dolmuştu. Uzun süren sessizliği kendi kafasının içindeki kendi sesi böldü.

Bundan sonra  hangisinin daha acı verici olacağını kestiremiyordu. Ona sevdiğini söylerse geri kalan ömrü nasıl etkilenecekti? Bir daha hiçbir zaman kalbine birini alamayabilirdi. Hazel bundan dolayı itiraf etmesini istememişti. Frank bunun farkındaydı.

Ama son anlarda öleceği zamanı bilen birine güzel bir şeyler söylemek istiyordu. Bu kendisi için de böyleydi. Ardarda hayatında önemli yer kaplamış insanları kaybetmek acı vericiydi. Ama buna dayanmak zorundaydı.

"Seni hep sevdim. Her zaman sevmeye devam edeceğim. "

Hazel yattığı yerden doğrulmaya çalıştı ve garip bir şekilde bunu başardı. Şimdi yüzleri aynı hizadaydı. Gözleri hem hüzünlü hem de mutlu bakıyordu. "Ben de.Ben de seni çok sevdim. "

Frank kıza sarıldığında en çok kollarının arasında yığılıp kalmasından korkuyordu. Buna rağmen saçlarının kokusunu içine çekti. Belki de son kez dokunduğu kıvırcık saçlar, ipek gibi yumuşacıktı.

Hazel'ın ona sarılan kolları iki yanına düşünce Frank kollarını iyice ona doladı. Gözlerinde hazırda bekleyen yaşlar kendilerini yanaklarına doğru bıraktılar.

Arkada onların konuşmasını dinleyen melezlerden ses çıkmazken birinin "Hazel... "Diye fısıldadığı duyuldu. Nico orada olsa, istemeden yerden iskelet askerler çıkabilirdi ama orada değildi. Artık yaşamayan kızın ısmini sayıklayan; geri kalan beş melezden Hazel'a en yakın olan Percy'den çıkmıştı. Frank dostuna baktı ama hiçbir şey söylemeden tekrar önüne döndü. Zaten Percy de içinde kalan diğer bütün hüznü orda tuttu ve kız arkadaşının onun yerine ağlamasına izin verdi.

Hazel gitmişti. Artık iyi anlaşamayan yedi kişi değillerdi. Ortak kayıpları ve acıları olan yedi arkadaşlardı.

"Bu sefer Elysium'a gitti."diye mırıldandı Frank. "Diğer büyük kahramanlar gibi. "

Son

İlk defa son yazdım baya havalıymış.

Bu bölüm yazamadığım bir başka istek hikaye olarak kalsın burda. Paylaşmaktan başka yapacak bir şeyim yok nasılsa. Sizin de İstek konumuz varsa yazın. Ama bu sefer herhangi bir zamanda yayınlarım diye söz veremicem. Sonra strese girip hiçbir şey yazamıyorum.

Yine de beğenmiş olmanızı umuyorum.

Percy Jackson Comics •ÇevirilerWhere stories live. Discover now