1. Bölüm: Geleceğin Burada

8.2K 176 90
                                    


Ramo dizisinin ilk sezonunda yer alan Neco ve Fatoş çiftinin hikayesidir.


Okumaya başlamadan önce; 

Nikahtan itibaren yazmaya başladım ve bu bölüm tamamen beşinci bölümün sahnelerinden oluşuyor. Aynı sahneler, hemen hemen aynı replikler var. Ben araya hissettikleri duyguları katmaya çalıştım. O bölümü çok beğendiğim için oradan başlamak istedim ve değiştirmedim. O yüzden isterseniz bu bölümü atlayarak da başlayabilirsiniz. Sadece son paragrafa bakmanız yeterli olacaktır.


Bundan sonra gidişat ise şu şekilde olacak; senaryodan ciddi bir kopma yaşamayacağım ama aklımdaki hayali sahneleri daha sık araya sıkıştıracağım. Olayların etrafında daha farklı bir NecFat işleyeceğim yani. Ben de biraz zor aşkı sevdiğim için içime sindiği gibi yazacağım. Daha önce hikayeler yazdım, hala yazıyorum ama ilk kez bir dizi çifti için yazacağımdan dolayı bu konuya biraz yabancıyım. Eğer beğenirseniz bu tek kurgu olarak kalmaz. Aklımda başka bir konu daha var. Lafı daha fazla uzatmadan sizi bölüme alıyorum.


---


Nikah memurunun uzattığı evlilik cüzdanını ellerinin arasına almak, kor ateşi avuçlamakla aynı şeydi onun için. Az önce attığı imza da öyle. Ruhsuz bir evet kelimesi içindeki umuda dair ne varsa alıp götürmüştü. Sevdiği adamla evlenme hayalleri kurarken, hayalinden çok uzakta, karanlık bir evlilik yapmıştı. Hoş, evlilik de değildi bu; fedakarlıktı. Yaptığı şey canını deli gibi acıtsa da ne yaptıysa ailesi için yapmıştı. Kendini onlar için bu zindana hapsetmişti. Onların birine bir şey olmasındansa kendi canını düşmanlarının önüne korkmadan atabilirdi. Gerekirse ölürdü ama ailesini korumayı her şeyin önüne koyardı. Hayattaki ilk ve tek aşkının bile.

Eli havada kalan memur, cüzdanı masaya bıraktığında bu sefer ellerinin arasına almayı başardı ve keskin bakışlarını halasına yönlendirdi. Bir yanı onu suçlamayı denemiş olsa da halasının da her şeyi tüm aile için istediğinin farkındaydı. O yüzden ona yüklenmeyecekti. Zaten o da bunun altında yeterince eziliyordu.

Yanındaki adama gelince, tüm bunların sebebi olarak onu görüyordu. Boz, bu zalim prense el kaldırmış ve abisi bu yüzden Cengiz Bey'i öldürmüştü. Eğer Neco korkak bir şerefsiz olmasaydı o da şimdi toprağın altındaydı ama yalvararak hayatta kalmayı başarmıştı. Tahammül edemediği bir şey varsa o da gurursuzluk, yüzsüzlük ve korkaklıktı. İşe bak ki, hepsi de bu pislikte toplanmıştı. Keşke o gün şerefiyle ölseydi de şimdi bu aptal evliliğe katlanmak zorunda kalmasaydı.

Babası öldüğü için ne üzüldüğünü, ne de acı çektiğini görmüştü. Eğer kalbi kötü olmasaydı nasıl bu kadar kayıtsız kalabilirdi ki? Babasının ölümünün ardından evlerine rehin getirildiğinde rahatlığını görmeseydi belki acısını içinden de olsa yaşadığını düşünürdü ama yok, gram etkilendiğine şahit olmamıştı. Bunun gibiler üzülmeyi bilmezdi. Anca paralarıyla, güçleriyle etrafa boş korku salmayı bilirlerdi ama zorda kalınca ayakları kıçına vura vura kaçarlardı. Neco bu tabire tam uyuyordu.

Nikahın ardından, evdeki yardımcı kız ona yeni odayı gösterdiğinde buranın Neco'nun odası olduğunu tahmin ediyordu ama yaptıkları gerçek bir evlilik olmadığı için onun bu küçücük odada kendisiyle kalacağını düşünmüyordu. Böyle bir atağa karşılık onu baştan uyarmış, "Rehin olarak aldın say sen beni," demişti. Yaptığı imalar sinirini bozsa da elini süremeyeceğinden emindi. Eğer ki öyle bir şeye kalkışırsa da o eli keserdi. Bir de utanmadan gecelik alıp gelmişti. Bir insan nasıl bu kadar pişkin olabilirdi? Hiçbir şey işlemiyordu şerefsize. Hala kendi çalıp kendi söylüyordu. Görmezden gelmeye çalıştıkça sinir uçlarına oynuyordu resmen. Kaşıyordu kaşımasına ama kendisi de her defasında ona uymamakta kararlı olsa da dayanamayıp karşılık veriyordu. İstediği buydu ve kolayca alıyordu Neco.

GELECEĞİN BURADA | NECFATWhere stories live. Discover now