22. Bölüm: Aşkın Ateşi

2.2K 96 192
                                    


Playlist: Sezen Aksu - Her Şeyi Yak

Seni içime çektim bir nefeste.

 Yüreğim tutuklu, göğsüm kafeste.

 Yanacağız ikimiz de ateşte.

 Bir kıvılcım yeter hazırım bak.

 Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk.



Ona ulaşmak, duygularını özgür bırakmasını sağlamak için her yolu denemişti. Önce onunla iletişim kurmaya çalışmış, onu bu savaşın arasından bir gün de olsa çekip çıkararak kendini tanıtmayı denemiş, içini döksün diye üzerine yürümüş, gideceği gün ona hislerini belli etmiş, tekrar kavuşacaklarını üstüne basa basa söylemişti. Onun hayatını kurtarmak için kendi canını hiçe sayarak namlunun ucuna atlamış, oradan kurtulmayı başardıklarında aşkını en derin duygularıyla itiraf etmişti. Fatoş'un inadının kolay kırılmayacağını başından beri biliyordu. Ama tek sebebi inadı değil, korkusuydu aynı zamanda. Düzeni bozulacak diye, daha da önemlisi yeni bir savaşı tetikleyecek diye korkuyordu. Hislerini gizliyor, kendine saklayarak sönmesini bekliyordu. Ama bilmediği bir şey vardı; bu yangın bir kere yüreğine düştü mü, bir daha sönmezdi. Ta ki, kavuşana kadar. Neco bunu kendinden biliyordu. Onu gördüğünden beri sönmek bilmeyen bir yangın başlamıştı içinde. Tek çaresi kavuşmaktı. Sevdiğine kavuşursa ya sönerdi ya da beraber yanarlardı. Eğer Fatoş'un da kendisini sevdiğini bilmeseydi o ateşte tek başına yanmayı da göze alırdı. Neticede yine onun için onu bırakırdı da. Ama tıpkı kendisi gibi Fatoş da aşıktı.

Ve şimdi mantığını, sabrını bir kenara bırakıp kendisine hesap soran bu kadını öpüyordu. Her yolu deneyen ve usulca ilerleyen bu adam şu an yapmak istediği tek şeyi yapıyordu. Dudaklarına sarılırken ondan başka bir şey düşünemiyordu. Onun da kendisine aşık olduğundan emin olarak, kendisini deli gibi kıskandığını bilerek öpüyordu. Söylediklerine bakılırsa o gece tünelin kapısının ardında söylediklerini de duymuştu. Farkında değildi ama kızgınlıkla kendini ele vermişti Fatoş. Kapıyı çarpıp gitmemiş, orada Neco'nun söylediklerini dinlemişti.

Tek eli karısının sırtındayken, diğer eli başının arkasında saçlarındaydı. Dudakları onunkilerin üzerindeyken gözleri kapalıydı. Bu sefer öyle kolay kaçmasına izin vermeyecekti ama Fatoş'tan beklediği hamle bir türlü gelmiyordu. İnatla dudaklarını aralamıyor, kendini bırakmıyordu.

Fatoş tüm kızgınlığıyla ona saydırırken ve aklı başında olsa söylemeyeceği şeyler söylerken birden onun kendini öpmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı. İlk birkaç saniye bu şaşkınlığı atamadığı için öylece kalmış, hareket etmeden duruyordu. Sevdiği adama bu kadar kızgınken ve aynı zamanda onun tarafından tutkuyla öpülürken mantığını devreye sokması imkansız görünüyordu. Daha önce tadına baktığı ama doyasıya öpemediği dudakları şimdi kendininkilerin üstündeyken direnmesi giderek zorlaşıyordu. Elleri ikisinin arasında havada asılı kalmış, nereye koyacağını bilemiyordu. Bir santim ileriye götürse ona dokunacaktı. Eğer dokunursa bu öpücüğü kabul etmiş olacaktı. Oysaki sorularının cevabını henüz alamamıştı. Merdiven boşluğuna basmış gibi bir his midesinin orta yerindeyken soruları umurunda değildi. En azından bu anın gerçekliğine kendini ikna edene kadar erteleyebilirdi. Şu an yaşadığı şey bir rüya değil, her bir ayrıntısıyla gerçekti.

Gerçekten de Neco onu öpüyordu!

Sanki bunu yeni kavramış gibi şaşkınlığı ve heyecanı da aynı şekilde kendini yenilerken bacaklarının titrediğini hissetti. Sadece bacakları değil, tüm bedeni zangır zangır titriyordu. Kalbinin üstünde bir hafiflik, sanki kanat çırpmış gibi ferahlatıcı bir his vardı. Kalplerinden dudaklarına yansıyan aşkın varlığını her hücresinde hissediyordu.

GELECEĞİN BURADA | NECFATWhere stories live. Discover now