Bölüm 90; SAÇMALIK!!

Start from the beginning
                                    

Tam o esnada mağaranın girişinde beliren aynı ırka mensup başka kişiler oldu. Kız bir adım geri atmış, bedenini Yume'ye yaklaştırmıştı. Sessizce "Eyvah!" diye fısıldaması bu gelenlerin hayra alamet olmadıklarına işaret ediyordu. İçeri doğru adımlayan, diğerlerine göre daha yaşlı bir kurbağa, adama kendi dillerinde bir şey söyledi. Tokadı yiyen kurbağa arkasını dönüp içeri giren kişiye cevap verdi. Her ne dediyse kız şiddetle karşı çıkmış gibi duruyordu ama onu ciddiye almadılar. Mağaranın ağzında konuşan ve herkesin ciddi bir şekilde dinlediği adam kral ya da lider gibi duruyordu. Parmağını kıza doğrultup bir şeyler bağırdı. Hiçbir şey anlayamaması canını sıkmaya başlamıştı Yume'nin. Aslında balıkçası oldukça iyiydi ama kurbağaca öğrenmemişti, ki birkaç haftaya kadar kurbağaların olduğundan bile habersizdi. Öne doğru eğilip merakını biraz olsun gidermek için "Hey, neler oluyor?" diye fısıldadı. Kız başını hafifçe çevirip "Seni öldürecekler!" deyince gözleri pörtleyiverdi Yume'nin. Bir anda "NE?!" diye bağırmış herkesin dikkatini üzerine çekmişti.

"Ne öldürmesi burada neler oluyor yaaa! Siz ne biçim deniz ırkısınız yuh ama durup dururken adam öldürmek nedir?! Nehrinizde yüzdük diye mi oluyor şimdi bunlar yani? Çözün beni! Çözün dedim haksızlık bu! Öldürülecek hiçbir şey yapmadım!!"

Tokat yiyen kurbağa adam "Kapa çeneni yalancı! Seni buraya Gargrimm gönderdi biliyoruz!" dedi. Yume delirmişti. Ölecekse en azından yaptığı bir yaramazlıktan dolayı ölmek isterdi. Ölecekse bu en azından savaşarak olsun isterdi. Adını ilk kez duyduğu bir adamın gönderdiği bir adam sanılarak ölmeyi kabul etmiyordu. Ayaklarını yere vurup bağlı olduğu yerde debelenerek "O da kim be?! O da kim!?!" diye bağırdı. Öfke dolu gözlerini balıkadamın gözlerine dikmişti. "Bilmiyormuş gibi yapma!" dedi kurbağa. O da öfkeden titriyordu. "Seni kendi ellerimle geberteceğim! Ama yavaş yavaş! Gargrimm'le savaşırken kaybettiğimiz dostlarımız için sana günlerce işkence edeceğim!"

"SAÇMALIK!!!" diye bağırdı Yume. "Saçmalık!!"

"Gargar mıdır ne halttır kim bu adam tanımıyorum bile!! Derdiniz onlaysa gidin halledin beni neden öldürüyorsunuz?!"

Hafifçe diz çöküp gerilen kurbağa Yume'ye doğru atıldı ve karnına bir yumruk daha geçirdi. Diğer ikisine göre on kat daha beter olan bu darbe Yume'yi mosmor etmişti. Acıyla bağırıp tekrar bayılacakmış gibi yana yattı. Eğer kütüğe bağlı olmasaydı çoktan devrilmişti. Kız, kurbağaca bir şeyler söylemeye kalksa da işler artık onun müdahale edebileceği sınırı aşmış gibi gözüküyordu. Ona dönüp "Teeha!" diye bağırdı yumruğu atan kurbağa. Ardından başını Yume'nin kulağına yaklaştırıp "Derdimi Gargrimm'le halledebiliyor olsaydım çoktan halletmiştim insan!! Mızrağımı ona saplayabilmeyi öyle isterdim ki!! Neyse ki elime sen geçtin!! Bugün biraz olsun rahat uyuyacağım gibi gözüküyor, vücudunu parçalara ayırdıktan sonra!!" diye fısıldadı. Yume öksürükler içindeydi. "Şu balıklarla yıldızım barışmadı gitti!! Halbuki deniz ırkını ne de çok severim!" diye fısıldadı kendi kendine. Gücü yettiğince kafasını kaldırdı. Kurbağa ile göz gözeydiler.

"Eğer istersen yardım edebilirim kurbağa çocuk! Ne lazım?"

Kurbağa aşağılarca güldü. "Seni gördüğü anda yok edebilen birisini öldürmen lazım! Yapabilir misin?" diye sordu. Dudak büken Yume "Kolaymış!" diye karşılık verdi ve yediği yumruklarla ağzına gelen kanı yere tükürdü. Hafifçe doğruldu. Jakaranda'dan öğrendiği bir taktikle bileğine siyah büyü taşından iki tane bilezik yapmıştı. Biraz odaklanıp yılan gibi oynattığı büyü taşları bileklerine bağlı ipe iyi bir kesik attı. Kollarını sertçe çekip ipi kopartan Yume kurbağayı ittirip ileri fırladı ve kenara büyük ihtimalle onu direğe bağlamadan önce çıkarıp attıkları çantasına doğru atıldı. İçinden dökülen büyü taşlarından yeşil olana uzandı ve kavradı. O an üzerine atılan tüm kurbağalar yeşil bir ışıkla ortadan kaybolan Yume'nin yerine birbirlerine girdiler. Yume'nin liderleri olduğunu düşündüğü adam, hemen yanında parıldayan ışığı fark etmiş ama daha başını çeviremeden boğazına bir bıçak dayanmıştı. Tabii bir saniye önce kütüğün yanında olan Yume'den böyle bir şey beklemeyen kurbağaların çoğu "Nasıl ama?! Şu Gargar dediğiniz adamı da böyle öldürüveririm işte! Söyleyin bakalım bunu görebilir mi? Hiç zannetmiyorum!" diyene kadar o tarafa doğru bakmamışlardı bile. Bıçağı boğazına dayadığı yaşlı kurbağaya dönen Yume, neşeyle "Beni bıçak boğazına dayanana kadar hissetmedin bile değil mi? Görebildin mi göremedin mi doğruyu söyle?" diye sordu. Kurbağadan cevap gelmeyince baş parmağıyla gösterip "Amca beni anlayabiliyor değil mi?" diye sormuş ama ortamdaki tüm kurbağaların gözlerini koca koca açmış, dişlerini göstererek ona baktığını fark etmişti. İşleri yine daha da berbat hale getirdiğini o an anlamıştı.

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now