37. Bölüm

6K 674 168
                                    

Nerissa'nın zorlamalarıyla kendimi, şehir dışındaki sahilde buldum. Carlo'nun, hakkımdaki gerçeği öğrenmesinden sonra hepsi diken üstündeydi. Annem, benim için güvenilir bir eğitmen arıyordu. Güçlerimi kullanmayı öğrenmek zorundaydım. Ve bunu en kısa zamanda yapmalıydım.

Tilda ile her gün en az iki saat antrenman yapıyorduk. Üç gündür her şey monoton ilerliyordu. Sabahın erken saatlerinde Mestra'dan çıkıyor ve bu sahile geliyorduk. Henry ile buluşuyor ve kayalıkların orada çalışıyorduk. Henry ve Nerissa, sandığımdan daha iyi anlaşıyordu. İki saatimi onlarla geçiriyordum. Ve bunun bir saati, onların tartışmalarıyla geçiyordu. Henry'nin alaycı bir kişiliği olduğu için Nerissa ile uğraşmaktan kendini alamıyordu. Nerissa da elbette altta kalmıyor, elinden geldiğince kurdu sinir ediyordu.

Onların yanından ayrıldıktan sonra Tilda'nın yanına dönüyor ve antrenman yapıyordum. İki saatin sonunda kısa bir duş alıyor ve kendimi Andriel'ın yanına atıyordum. Andriel, kendini Gök dağından getirdiğimiz ve de Drake'den aldığımızdan kitaplara kapatmıştı. Annem, Tilda ve Andriel için eğitmen arıyordu. Hem böylece onların eğitmenlerinden bende yararlanabilecektim.

Riley ise günün çoğunu babam ile geçiriyordu. Reignon'a yapılan saldırı, Lerna Elçileri'nin kulağına da gitmişti. Bu yüzden tüm türlere haber salınmıştı. Herkes olası bir saldırıya karşı tetikteydi.

Neil, bana hava bükme konusunda yardımcı olmaya çalışıyordu. Bu konuda pek başarılı olduğu söylenemezdi. Çok aksiydi ve her şeye kızıyordu. Bu yüzden onunla dünden beri konuşmuyorduk. Yine de arada bir yanıma gelip yaşadığımdan emin oluyordu.

"Sadece konsantre olman yeterli, Aria." diyerek sıkıntıyla iç çekti. "Lütfen, aklındaki düşünceleri geri plana atar mısın?"

Nerissa'nın dediğini yaparak tamamen ona odaklandım. "Üzgünüm. Ne yapmalıyım?"

"Uyumalısın." diyen Henry oturduğu kayadan kalktı. Ona ters bakışlar atan Nerissa'ya çıkıştı. "Ne var? Görmüyor musun? Aria'nın aklını toparlaması gerekiyor önce. Bunun için de uyumalı. Onu sürekli bir yöne çekiştirmeyi bırakmalısınız. Güçlerinin olması onun normal bir insan gibi uykuya ihtiyaç duymadığı anlamına gelmez."

"Neden bu kadar acele ettiğimizi anladığını sanmıyorum. Carlo çoktan onun peşine düşmüştür. Savunmasız olmamalı." diye aynı sert sesiyle kurda çıkışan Nerissa'ya bakarak derin bir nefes aldım. "Tamam, yine başlamayın. Tek odağım sensin. Ne yapmam gerektiğini göster."

Nerissa iki elini kaldırarak parmaklarını içe doğru hafifçe büktü. Denizden yükselen bir miktar su inceldi ve Nerissa'nın ellerinin etrafında daire çizmeye başladı. "Suyu yönlendirmek zor değil. Önemli olan onu bir parçan gibi görmek. Feronia, bunun nefes almak kadar kolay olduğunu söyler."

"Umarım bunu tüm deniz canlıları için söylememiştir." diye dalga geçen Henry'e kulak asmak yerine gözlerimi kapattım.

Denizin sesine dikkat kesildim. Gözlerimi araladım ve ellerimi onun gibi havaya kaldırdım. Derin bir nefes alarak denizin tuzlu kokusunun ciğerlerime dolmasını sağladım. Bu sırada denizden yükselen su ellerime dolandı. Parmaklarımın arasında dolaşan suya bakarken gülümsedim. Bu garip bir histi. Alışık olmadığım bir sakinlikti. Parmaklarım, şimşeğin yakıcılığına alışıktı, suyun hafifliği bütün hücrelerimi şaşırtmıştı.

"Gördün mü? O kadar zor değil." diye keyifle konuşan Nerissa'yı başımla onayladım.

Henry bizi Mestra'ya kadar arabasıyla bıraktı. Yolda saçma tartışmalarına devam ettiler. Mestra'ya geldiğimizde Nerissa öfkeyle indi ve beni beklemeden kaleye ilerledi. Henry homurdanarak "Ona nasıl katlanabiliyorsun? Bence asıl gücün o sarışın balığa katlanabilmek." dediğinde istemsizce güldüm.

Avery: Koruyucu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin