20.BÖLÜM: "Teklif"

Start from the beginning
                                    

-Rica ediyorum." Aslında bir rica değildi, Alple istediği an yalnız konuşabilirdi ama bunu o anda yapmak istiyordu. Tutku'nun kalbini kırmamak için de böyle söylemişti. Alp'e bir bakış atıp arkasını döndü. "Gel bakalım."

Kendisinden yaşça büyük olduğundan, dudakları arasından bir nefes verip göz devirse de ona öldürecek gibi bakan kıza döndü gitmeden evvel.

-Merak etme, ben hallederim." Bunu söylerken, kısa bir an yine dudaklarına bakmış olması Tutku'yu daha da sinirlendi. Her an saçlarından alev atacakmış gibiydi, şuan bile öpüşmeyi mi düşünüyordu bu adam gerçekten?! Üstelik kendisi bu kadar gerilmişken!

Resmen ikinci kez yakalanmışlardı.

Allah'ın hakkı üç derlerdi -bu durumu kastetmedikleri kesindi- ama üçüncüde geri dönüşleri olmazdı.

-Etmiyorum. Defol git." Alp, dudağının bir kenarını kıvırıp, onu baştan aşağı süzerek arkasını dönerken Tutku da derin bir nefes çekti ciğerlerine.

Yukarı uzanan, kırmızı halı serili geniş merdivenleri çıkıyorlardı birlikte ve kendisi o anda terleyen avuçlarını elbisesine sürmeden edemedi.

Kafası allak bullak olmuştu. Alexle ikisinin ne konuşacağını merak ediyordu, belki onlar yukarıda bir odaya geçtikten sonra kapıya gidip dinlemek iyi olurdu. Ama yakalanmaması lazımdı. Nedense içinden bir ses Alp'in bu olayı gerçekten de halledeceğine inanmıştı ama endişelenmeden duramıyordu.

Öte yandan tüm sinirlerine kısa devre yaptıran o öpücük... Tutku, kendinden gerçekten nefret etmişti. Çünkü bir an, ufacık, salisenin onda biri bir an, o öpücüğe karşılık vermek isteyen yanı vardı.

Ona lanetler okuyordu, çünkü benliğinin %99.9' u "Bir sebebi olduğunu düşünsen bile, görünürde seni aldattı! Ve gerçek her neyse söylemiyor." Derken, o %0.1'lik kısım "Bunu çok özledin biliyorsun. Öpüş onunla!" Demişti. Gerçekten tiksiniyordu küçük kısımdan.

O böyle biri değildi. İhaneti unutamazdı, aralarındaki şey ne kadar güçlü ve büyük olursa olsun, kendisini aşan bir büyüklük değildi. Olmamalıydı.

Omzuna dokunan parmaklarla irkilerek, başını sağına çevirdiğinde görmeyi beklemediği birini daha görmüştü.

Alaz.

Alaz. Kahrolası. Erdenay.

Ne yani? Bir tür şaka mıydı? Bu davetin sürprizleri ne zaman bitecekti? Çünkü kendisi şimdiden tonlarca ağırlık taşımış gibi yorulmuştu.

Giydiği ultra rahatsız, parmak bükücü adını verdiği, yüksek topukluların da bunda etkisi olabilirdi tabii.

-Tutku.." Alaz, daha arkasını dönmeden önce tanıdığı ve emin olmak için omzuna dokunduğu kızı saçlarından başlayarak süzerken, bir elini giydiği takımın cebine sokmuştu.

Simsiyah bir takım elbise ve aynı şekilde simsiyah bir gömlek giymişti, aksesuar olarak her zerresini kaplayan dövmeleri, piercingleri ve küpesi tüm dikkatleri çekmeye yeterdi bile.

Oldukça iyi görünüyordu ama Tutku bundan etkilenmek bir yana yüzünü buruşturdu. Ece'ye yaşattığı her anın ihtimali için, bu heriften tüm hücreleriyle tiksinmekteydi. Eğer Eceyle Tuna onu burada görürse...

-Ne işin var burada?" Kızın göğüslerini ve bel oyuntusunu incelemeyi bıraktı Alaz. İçinde ona karşı bastıramadığı dokunma dürtüsü, aklını meşgul ediyordu.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now