18.BÖLÜM: "Kırık Kanatlar"

Start from the beginning
                                    

-Hangi orospu çocuğu vurdu seni?" Aras'ın öfkeden köpüren halini anlıyordu Rüzgar, ama yapan kişi düşünülsün ya da düşünülmesin onun söylemine engel oldu. Gözlerini kaçıran Tutku'nun elini tutarken söylendi kuzenine. Kollarının altına ailenin bütün kızlarını sığdırmıştı neredeyse.

-Annesine yükleme kimsenin yükünü." Petek, her şeyden habersiz Evayla ikisine gülümserken gülümsedi Rüzgar da ona. "Belki melek gibi bir kadındır." Eva, genç adamın saçlarını eliyle düzeltirken, odaya giren hemşire herkese gülümseyerek masanın üzerindeki dosyaya göz attı.

Rüzgar'ı bu sorudan kurtarmıştı böylece, kimse üzerinde durmadı, soran Aras bile, çünkü bu konuyu konuşacak zamanları olacaktı.

-Rüzgar Bey biraz dinlenirse çok iyi olur." Dedi tiz sesiyle, bunu söylerken özellikle Acar'a bakması kimsenin dikkatinden kaçmamıştı. İnsanın adı çıkmayagörsündü!

-Kolbastı oynatmıyoruz ki, dinleniyor işte!" Şeklinde isyan etti Tuna. Savaş, eliyle herkese "dışarı" gibisinden işaret ederken, Tuna omuz silkip Eva'yı bedeniyle ittirdi ve başını Rüzgar'ın boynuna, elini de ensesine koydu. Kafa tokuşturulacak zaman mıydı?! "Aslanım benim. Lordum, nasıl da asil asil iyileşiyo..."

İşin özünde öyle korkmuştu ki... Tuna, Rüzgar'a bir şey olsa delireceğini biliyordu. Terapisinden, ilaçlardan çok daha iyi geliyordu ona Rüzgar. Çünkü kendisinden bile gizlediği şeyleri ortaya çıkaran insan, üçüzüydü.

-Çekil kız." Arkasındaki Eva'yı kalçasıyla hafifçe ittirse de, Rüzgar'ın iri eline sıkı sıkı tutunmuştu kız. Elinin üzerini usul usul okşayan başparmak, onun bütün gözyaşlarını daha da kıymetli kılıyordu. O ölse ne yapardı, bilmiyordu. Bunu düşünmek zorunda kalmadığı için Allah'a şükretti.

-Yine de biraz dinlenmesi lazım. Bir ya da iki kişi refakatçi olarak kalabilir. Şuan için durumunuz iyi görünüyor Rüzgar Bey. Geçmiş olsun." Hemşireye hepsi bir ağızdan "teşekkürler" derken, Tuna doğrularak nefes verip elini beline koydu.

-Tamamdır o zaman, ben kalıyorum. E ben kalıyorsam Ece de kalıyor. Oldu mu?" Sanki plan herkese uymuş gibi alt dudağını kıvırıp başını sallarken, Acar ona doğru bir adım attı.

-Ya da... Bilirsin...sadece fikir belirtmek için söylüyorum oğlum. Benimle annenin kalması daha doğru olur sanki?" Odadakiler gülümseyerek, Tuna'ya bakarken cıkladı genç adam.

-Bana saçma geldi daddy, sen çıkabilirsin. Hem yaşlandın artık dede oluyorsun, hastane koridorları senlik değil." Acar, onun ensesine bir tane patlatırken, Rüzgar güldü göğsündeki ağrıyı hissetmemenin kaygısızlığıyla.

-Herkes eve dönsün. Gerçekten. İyi bir uyku çekin, nasıl olsa buradayım." Kaşlarını kaldırıp, herkese tek tek dikkatle baktı. Perişan ama mutlu görünüyorlardı. "Bir yere kaçmıyorum." Tutku, başını sağa sola sallarken bu fikre ilk karşı çıkan kişi olmuştu.

-Hayır. Ben hiçbir yere gitmiyorum. Kapıda bile olsa bekleyeceğim ağabey." Herkes ona eşlik eden mırıltılar çıkarınca derin bir nefes aldı Rüzgar. Onların bu keçi inadını kırmak her geçen gün daha da zorlaşıyordu. Bu yüzden bir anlaşma yapma kararı aldı.

-Şöyle yapalım. İkili ikili kalın. Bu gece Tutkuyla Eva kalsın." Çünkü annesiyle babasının gözleri dehşet görünüyordu bir uykuya ihtiyacı en çok olan onlardı. "Sabah onlar gider, annemle babam gelir. Aranızda böyle ayarlayın. Diğer türlü hiçbirinizin kalmasını istemiyorum. Bu konuda ciddiyim." Cümlesinin sonunda yüzünü sabit tutması bunun kanıtıydı. Savaş, dudağının bir kenarını kıvırarak yatağının başına geldi.

Sevgiyle Harmanlanmış Bedenler (THB-2)Where stories live. Discover now