Herkes Düşman

501 23 1
                                    

"Pekala Harry, sadece bu işareti sorup geri geliyoruz." Diye teyit etti Hermione. Harry bıkkınlıkla gözlerini devirdi.
"Evet Hermione hadi gidelim!" Dedi Ron. Hermione ve Harry, Ron'un kolunu tuttu ve üçü de ortadan yok oldu. Yeniden belirdiklerinde Kovuğun biraz üstündeydiler. Ron özlemle tepeden aşağı bakıyordu. Üçü zorlu bir tırmanışa başladı. Yaklaşık yarım saat sonra - nefes nefese ve Ron'a sinirli ( daha yakın cisimlenebilirdi ) - Lovegood'ların evine ulaştılar. Ev büyük bir satranç kalesine benziyordu. Temkinli adımlarla evin bahçesine girdiler. Küçük bir tabelada yazılar vardı.

"Dırdırcı Editörü : X. Lovegood "
" kendi Ökseotunu Kendin Topla."
" Uçurulabilir eriklerden uzak durun!"

Harry pelerinden çıkıp kapıya vurdu. Uzun bir aradan sonra mr. Lovegood kapıyı açıp onlara baktı.
"Ne istiyorsunuz? Ne var?" Diye tersledi mr. Lovegood. Ama gözleri Harry'yi görünce sustu.
"Merhaba mr. Lovegood ben Harry Potter. Acaba bana biraz yardım edebilir misiniz?" Diye sordu Harry.
"Ben... Ben.... pek sanmıyorum... yani yardım edebileceğimi..." diye kekeledi mr. Lovegood ve kapıyı kapatmaya çalıştı. Ama Harry kapıyı tutmuştu.
"Sadece bir soru.." diye yineledi Ron. Mr. Lovegood istemeyerek onları içeri alıp yukarı çıkardı ve gürelekökü çayı ikram etti.
"Mr. Lovegood bize düğünde daldığınız kolyenin anlamını anlatır mısınız?" Diye sordu Harry.
"Ölüm yadigarları mı?" Dedi mr. Lovegood ağzını şapırtadarak. Çayın tadını beğenmiş görünüyordu.
"Ölüm ney?" Diye sordu Harry.
"Ölüm yadigarları.." dedi mr. Lovegood. Eliyle masaya Bir üçgen ve içine bir daire çizdi. Sonra da ortalarından bir çizgi çekti. Evet işaret buydu.
"Evet, evet bu işaret!" Dedi Hermione.

"Eh, hepiniz üç kardeşin hikayesini biliyor olmalısınız.." dedi mr. Lovegood. Hermione ve Ron başını sallarken Harry "Hayır.. " dedi.
"Hımmm önce hikayeyi bilmelisiniz.. burada bir yerde olacaktı.." dedi mr. Lovegood.
"Ben de var!" Dedi Hermione Ozan Beedle'ın Hikayelerini çıkarırken.
"Orjinal mi?" Diye sordu mr. Lovegood, Hermione de evet anlamında başını salladı.
"Pekala okuyun lütfen mrs. Granger." Dedi mr. Lovegood.
"O kadar vaktimiz olduğunu sanmıyorum!" Dedi Hermione ters bir şekilde.
"Sanırım mr. Potter'ın hikayeyi bilmesi gerekir." Dedi mr. Lovegood. Ama Harry böyle durumlarda Hermione'ye karışmaması gerektiğini biliyordu.
"Sadece söyleyin işaretin anlamını. Ben ona kitabı daha sonra okurum.." dedi Hermione sinirle.

"Pekala, ölüm yadigârlarının hepsine sahip olan kişiye, ölümün efendisi denir. Mürver asa, görünmezlik pelerini, diriltme taşı... Asa oldukça güçlüdür. Ama eğer biri sahibini alt ederse, efendisini değiştirir. Yani geçmişi oldukça kanlıdır. " dedi mr. Lovegood.
"Diğerleri?" Diye sordu Harry merakla.
"Diriltme taşı, ölen bir yakınınızı yeniden hayata getirir. Pelerin ise, oldukça güçlüdür. Hiç bir zaman diğer pelerinler gibi aşınmaz..." dedi mr. Lovegood.
"Ve bunlar birleşirse?" Diye sordu Ron.
"Sahibini ölümün efendisi yapar.." dedi mr. Lovegood.
"Saçmalık! Böyle bir şey mümkün değil!" Dedi Hermione.
"Elbette ki mümkün! " diye savundu kendini mr. Lovegood.
"Hadi gidiyoruz çocuklar.." dedi Hermione toparlanarak. Söylenecek sö, kalmamış gibiydi. Mr. Lovegood onları kapıya kadar geçirdi.
"Özür dilerim mr. Lovegood... obliviate." Diye mırıldandı Hermione.

Üçü yeniden çadırlarına döndü. Harry oturmuş üç kardeşin hikayesini okuyordu. Hermione ise ona sinirle bakıyordu.
"Hermione ya gerçekse! O zaman Harry ölümün efendisi olur ve onu yener!" Dedi Ron sevinçle.
"Saçmalama Ron! Boşuna böyle şeylere kafa yormayın da işimize bakalım!" Dedi Hermione ve makarna pişirmeye devam etti. Bu sırada Harry hikayeyi bitirmiş heyecanla bunu Ron'la tartışıyordu. Hermione bu duruma gözlerini devirdi. Yarım saat içinde oturup yemek yemeye başladılar.
"Hermione oradan neden hemen kalktın?" Diye sordu Ron. Hermione onlara tedirgince baktı.
"Mr. Lovegood taraf değiştirmiş."
"Saçmalama Hermione! Dırdırcıda hep Harry'yi savunmuş!" Dedi Ron.
"Evet ama son sayısında ' bir numaralı sakıncalıdan uzak durun! ' Başlığı vardı." Dedi Hermione. Ron bir süre ağzı açık bakakaldı. Bu duruma Harry de şaşırmıştı.

"Herkes düşman oluyor bana ne güzel!" Dedi Harry.
"Anlamıyorum..  ihtiyar Lovegood hep iyi biri olmuştur." Dedi Ron.
"Çocuklar anlamadınız mı? Luna'yı kullanarak tehdit ediyor olabilirler.." dedi Hermione.
"O yüzden hafızasını sildin.." dedi Harry. Hermione de evet anlamında başını salladı.
"O zaman, Bu sefer şans bizden yanaydı ki hızlı davranamadı!" Dedi Ron mutlulukla. Evet , orada büyük bir saldırıya yakalanabilirlerdi.....

Nurmengard'ın koridorlarında yürüyordu. Bir hücreye gelince durdu ve içeriye baktı.
"Voldemort... uzun zamandır seni bekliyordum." Dedi Grindelwald. Voldemort soğukça gülümsedi.
"Asayı ne yaptın?" Diye sordu en acımasız sesi ile.
"Yanlış yoldasın voldemort, benim düştüğüm hatalara düşüyorsun."
"Ben buraya bana öğüt veresin diye gelmedim" Grindelwald'un yüzüne bir tebessüm yayıldı.
"Asanın efendisi ben değilim - bir zamanlar öyleydi. Asa Dumbledore' da.. "
"Avada Kedavra!"

"Harry kendine gel!" Diye bağırıyordu biri başında. Harry yavaş yavaş gözlerini açtı. Bu sefer fena yakalanmıştı. Ve burnundaki bir ıslaklık, kanadığını söylüyordu.
"Merlin Harry! Yine kanadı burnun!" Diye bağırdı Ron. Hermione'nin yüzüne bir şaşkınlık yerleşti.
"Daha önce de kanadı mı yani?" Diye tısladı Hermione sinirle.
"Sadece bir kere.." diye fısıldadı Harry.
"Peki bundan benim neden haberim yok?"
"Abartma Hermione.... sadece bir burun kanaması.." dedi Harry. Ama Hermione'nin yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu. Hermione hemen Harry'nin kolunu tuttu ve içeri getirip yatağa yatırdı. Başka bir hasar var mı onu kontrol ediyordu.
"İyice anneme benzedin Hermione.." dedi Ron sitemle. Harry'yi düşürdüğü durumdan kurtarmaya çalışıyordu.
"Bir şey yok! Sadece artık eskisinden fazla hissediyorum onun varlığını..." dedi Harry. Hermione ona sanki hemen ölecekmiş gibi bakıyordu.

"Ron bu gece sen nöbet tutar mısın?" Diye sordu Hermione. Ron başını salladı ve gitmeden önce Harry'ye özür dileyen bir bakış attı.
"Harry neden bunu yapıyorsun?" Diye sordu Hermione yanına oturuken. Harry şaşkınlıkla baktı. Azar işiteceğini sanıyordu.
"Ben neyi yapıyorum?"
"Neden bana anlatmıyorsun? Sana yardım etmek istiyorum, her zaman yanında olmak ıstiyorum.." dedi Hermione. Gözleri dolmaya başlamıştı.
"Ben sadece seni endişelendirmek istemedim... sadece bir burun kana -"
"Sadece bir burun kanaması değil! " dedi Hermione sinirle. Artık ağlıyordu.
"Hermione bak, ben seni her şeyden korumaya çalışıyorum... Seni kendimden korumaya çalışıyorum. Çabalıyorum... Ne zaman biri yanımda olsa öldü. Ne hissediyorum biliyor musun? "
"Ben bu uğurda ölmeye hazırım.."
"Ben senin ölünü görmeye hazır değilim.."

"Harry bak bana her şeyi anlat, lütfen." Dedi Hermione içten bir şekilde.
"Kaç kişi öldü?"
"Ne?" Dedi Hermione şaşkınca.
"Kaç kişi öldü..."
" Sanırım dört.." diye fısıldadı Hermione.
"Peki, bu daha başlangıç. Hermione daha savaş olmadı. Ve biz daha savaşa girmeden dört kişi kaybettik. Korkuyorum! Deliler gibi seni kaybetmekten korkuyorum anlıyor musun? Öylece gitmenden, sessiz sedasız... Kabuslarıma giriyor senin yerde öylece  - delirecekmiş gibi oluyorum!"
"Peki benim senden farkım var mı? İnan bana seni sevmek çok zor... Bıktım anlıyor musun? Her zaman ölümle birlikte yaşamandan... Felsefe taşı, sırlar odası, ruh emiciler... sen daha çok küçükken ölümle burun buruna gelmenden yoruldum! Senin için öyle endişeleniyorum ki..." dedi Hermione.
"Peki, bu benim suçum mu? Hepsi o Volde-"
"O ADI SÖYLEME!" Diye bağırdı Ron.
" -mort yüzünden..." diye tamamladı Harry.
"İsımde tabu var!" Diye bağırdı Ron.
"Sen bizi mi dinliyordun?" Dedi Hermione kaşlarını çatarak.



Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin