Geri Dönmeyeceğim

640 33 4
                                    

PnarCakcak ve busnz511 desteğiniz için teşekkür ederim...

*****
-Siz ikinize inanamıyorum! Diye tısladı Ron. Hastane kanadındaydılar.  Harry fena halde üşütmüştü. Tabi Hermione de.

-Hermione'nin mantığını kullanacağını düşünürdüm. Ama o ne yapmış? Yağmurun altında çocuğa sarılmış öyle bekliyorlar, dedi Ginny.

-Bu romantik anınızı böldüğümüz için özür dileriz ama burada sağlığınızı düşünen iki kişi var! Dedi Ron. Ne kadar kızgın olursa olsun Harry onun kahkahasını bastırmaya çalıştığını görüyordu.

-Romantik değil! O benim arkadaşım! Dedi Harry de Hermione de aynı anda. Ginny eliyle alnına vururken Ron gözlerini devirdi.

-Size bakarken ne görüyorum biliyor musunuz? Dedi Ron. Hermione ona anlamadan baktı.

-Neymiş? Dedi Harry onun bu cevabı beklediğini düşünerek.

-Bozuk bir plak! Bir yerden sonra yine başa sarıyor! Dedi Ron. Ginny bir anda kahkahasını tutamayarak gülmüş ardından kendini zar zor toparlamıştı.

-Haha ne komik! Dedi Hermione. Hermione'nin fazla bir şeyi yoktu aslında ama Harry'yi beklerken Madam Pormfey onun da hazır buradayken iyice dinlenmesini söylemişti. Harry pencereden dışarı gözlerini dikti. İki gün sonra Hogwarts kapanıyordu.

-Artık gidebilirsiniz, dedi Madam Pormfey başını içeri uzatarak. Harry hemen beyaz örtülerden kurtulup ayağa kalktı.

-Fikrini değiştirmeden gidelim hadi! Dedi Harry. Madam Pormfey Harry hakkında fazla paranoyak olabiliyordu. Tabi bunda Harry'nin rahat durmayıp sürekli gözünü hastane kanadında açmasının büyük payı vardı.

Üç genç neşeyle ortak salonlarına geçti. Harry burada çok daha fazla zaman geçirmek isterdi ama bir daha geri dönmeyecekti. Hermione eline Hogwarts : Bir Tarih ' i almıştı yine. Ron'un elinde bir kaç dilim turta vardı. Ginny'nin elinde ise pigme pofuduk. Ona Arnold ismini vermişti ve onunla oynamayı seviyordu. Harry Hermione'nin biraz yukarısında oturuyordu. Bu yüzden ensesinden omzuna doğru bir şey farketti. Altın sarısı.... Bir altın snicht!

-Hermione, diye fısıldadı Harry. Hermione kitaptan başını kaldırıp Harry'ye soru sorarcasına baktı.

-Hermione omzun, dedi Harry ama başka ne diyeceğini bilemedi.

-Ah, dedi Hermione ve elini refleks olarak ensesine getirdi. Ron ve Ginny birden dikkat kesilmişti.

-Ne olmuş omzuna? Dedi Ron. Sesi tedirgindi. Ginny elindeki poduğu dizine koyup ileriye doğru eğildi. Hermione üzerindeki hırkasını çıkardı. Omuzları hafif düşük bir tişört giydiği için ensesinden omzuna doğru tam anlamıyla görünüyordu.

-Bir dövme, diye fısıldadı Ron. Büyülenmiş bir şekilde snicht'e bakıyordu. Hermione saçlarını kenara doğru çekti.

-Peki neden snicht? Yani Hermione Qiddicth sevmez ki, dedi Harry. Merakla Hermione'ye bakıyordu.

-Çok belli deği - ah Ron hiç gerek yoktu buna! Dedi Ginny. Cümlesini tamamlayamadan esaslı bir dirsek yemişti.

-Kolumu tut, dedi Hermione ona dönerek. Harry bir an şaşırdı ama sonra yavaş ve nazikçe Hermione'nin kolunu tuttu. Şimdi altın snicht kanatlarını çırpmaya başlamıştı. Sanki kaçmak istiyormuş, gitmek istiyormuş da orada tutsak kalmış gibi... Ve snicht'in üzerinde iki tane H harfi belirdi. Bu harfler birbirine sonsuzluk işareti ile bağlanmıştı. Şimdi herkes Hermione'ye soru soran bakışlar atıyordu.

-Hogsmeade'de yaptırmıştım. Şu Harry baş başa gittiğimiz zaman, dedi Hermione.

-Peki neden bana söylemedin? Dedi Harry. Hala gözlerini snicht'den alamıyordu. Her zaman severdi snicht'i avcunun içinde hissetmeyi.

-Sana biri dokunduğunda böyle kaçmaya mı çalışıyor? Dedi Ron.

-Hayır sadece Harry için yapıyor bunu. Ben de tam olarak bilmiyorum... Ne zaman bana dokunsa birden kanatlarını çırpmaya başlıyor. Yapan cadı bana kalbin içindeki en gizli duyguyu hissettiğini söylemişti, dedi Hermione.

-Peki neden Harry'yi hissedince kaçmaya çalışsın ki? Dedi Ron. Yüzünde anlamaz bir ifade vardı. Ginny abisine bakıp gözlerini devirdi.

-Çok bariz değil mi? Hermione'nin kalbi fena kırık. Ve onu inciten kişiyle arasına mesafe koymak istiyor. Ama aynı zamanda onda öyle bir tutsak kalmış ki ondan giderse yaşayamaz... Snicht de biliyor gidemeyeciğini, dedi Ginny.

-Kıpırtısı hoşuma gidiyor aslında, dedi Hermione. Umutla Harry'ye bakarak. Harry Hermione'ye baktı ve gülümsedi ardından elini yavaşça beline sardı. Hermione'nin omzuna baktığında snicht'in iş başında olduğunu gördü ama umursamadı. Snicht şuan avcunun içindeydi. Ondan kaçamamıştı. Harry maçı kazanmıştı....

                                               *

Hogwarts'da ki son gün öğrenciler için neşe doluydu. Dört bir yanda sandıklar açılmış öğrenciler yazın ne yapacaklarını konuşuyordu. Harry hepsine gülümseyerek bakıyor sorulan sorulara heyecanla cevap veriyordu. Ama hayır! Onun yazı güzel geçmeyecekti...  Lanet bir hortkuluk avına çıkmak zorundaydı. Tabi bunu daha arkadaşlarına söylememişti. Arkadaşları bakalım onunla gelmeye diretecek miydi?

Harry sandığına herşeyi özenle yerleştirdi. Önce Dursley'lere gidecek ardından kovuğa geçecekti. Dursley'lerle sadece bir hafta geçirecekti. Bu bile çok fazlaydı. Ron sinirle vişne çürüğü kazaklarını katlıyordu. İkisi de işini bitirince ortak salona yeniden indiler. Oradan da birlikte şölene katılacaklardı. Gryffindor altı yıldır üst üste bina ve Qiddicth kupasını kazanıyordu. İkisi şöminenin karşısına oturarak kızları beklemeye başladı.

-Harry severek ayrılmak nasıl bir duygu? Dedi Ron. Harry birden yutkundu. Ne diyebilirdi ki? Ron nede şimdi böyle bir soru sormuştu.

-Yanlış anlama Harry. Seninle empati kurmaya çalışıyorum ve şuan ne hissettiğini bilmek istiyorum ki sana daha fazla destek olabileyim, dedi Ron.

-Şey.... Yani zor tabi... Ama onun iyiliği için, dedi Harry. Bu sırada iki kız yanlarına oturdu. Harry onlara minnettar oldu. Bu konuşmayı devam ettirmek istemiyordu açıkçası...

-Eee nasıl hissettiriyor? Dedi Ginny merakla onlara bakarak.

-Ne nasıl hissettiriyor? Dedi Hermione Ginny'ye bakarak. Ginny ise yerine daha çok yerleşti.

-Seneye son yılınız! Sonra da mezun olacaksınız! Dedi Ginny sevinçle onlara bakarak. Bu sırada arkadan kahverengi saçlı bir kız Ginny gelmesini bağırınca o gitmek zorunda kaldı.

-Çocuklar sizinle önemli bir konu hakkında konuşmalıyım, dedi Harry. Ciddiyetle arkadaşlarına yaklaşmıştı. On merakla Harry'ye bakarken Hermione birden olduğundan da ciddi bir hale büründü.

-Ben geri dönmeyeceğim... Hogwarts'a, dedi Harry. Ardından sözlerinin etkisine bakmak için bakışlarını arkadaşlarında sabitledi.

-Böyle bir şey isteyeceğini biliyordum, dedi Hermione. Ciddi bir şekilde Harry'ye bakıyordu.

-Biz de seninle geleceğiz, dedi Ron. Son derece kararlı görünüyordu.

-Hayır bu çok tehlikeli, dedi Harry. Böyle bir şey yapacaklarını biliyordu ama onları bu tehlikeli yolculuğa sürükleyemezdi.

-Sence umursuyor muyuz? Dedi Hermione. Harry onun gözlerinde bir çok duygu gördü. Güven, fedakarlık, cesaret, umut, sevgi....

-Durumun ciddiyetinin farkındasınız değil mi? Dedi Harry.

-Harry asla seni böylece bırakmayız! Gerekirse beraber..... Dedi Ron. Bunun üzerine üçü birbirine sıkıca sarıldı. Üç kalp.... Tek amaç... Tek duygu.... Onarın arkadaşlıkları sıradan değildi. Kardeşlikti onlarınkisi... Aynı kandan olmanın bir önemi olmadığının ispatı... Tabi Hermione ve Harry için kardeşten de öteydi. Bağlılık.....

Üçü büyük salonda yemek yerken buraya bir daha gelemeyeceklerinin bilincinde etrafa bakıyordu. Sanki hafızalarına iyice kazıyorlardı burada geçen güzel anıları. İkizlerin yaşlı hali... Umbricge'nin sinirlenişi.... Hermione'nin Harry'ye sarılışı.... Hepsinden de öte, üçünün de Gryffindor'a seçilişi.... Hepsi bu koca salonda saklıydı. Ve şimdi onlar buraya arkalarını dönüp gideceklerdi. Çünkü onların bitirmesi gereken bir savaş vardı....

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin