3.BÖLÜM:"HASTALIKLI SEÇİM"

14K 708 251
                                    

Bölüm Şarkısı: Ghostly Kisses - The city Holds My Hearts


3.BÖLÜM: "HASTALIKLI SEÇİM"

Savaş bir varoluş mücadelesiydi, yeniden iyi biri olmak için başarısız bir duruştu. Ellerimizde silahlarla, ceplerimizde kurşunlarla tutunmaya çalıştığımız bu savaşın kaybedeni olmak istemiyordum. Defalarca yere çakılmak bizi güçsüzlüğe sevk etse de yine kalkacağımızdan şüphem yoktu çünkü yanımda savaş için yeleğini giymiş bir hükümdar vardı. Ve tahta oturduğunda yanında ben olmalıydım.

Ruhum içimdeki kör noktalarda can çekişirken dalgın gözlerimi üçlü koltukta yatan Rezzan Hanım'a çevirdim, gözlerine inmiş perdeyi henüz açamamışken dudaklarından dökülen nefes, korkularımı bir nebze eritmişti. Anneme yaptıkları kadar gaddar ve cani olmamışlardı, sanki bir işaret niteliğine onu sadece bayıltmış ve kapının önüne bırakmışlardı.

Aldığım nefesler ciğerlerimi zorlarken kollarımı ağırca bedenime sardım ve gözlerimi ondan alarak tekli koltuğa bedenimi yasladım. Bedenime kazınmış baskıyla yaşamanın ağırlığını yaşarken kan ile doldurmuş bir küvette bedenimi silmeye çalışıyordum, ölüm kokuyordum.

Arkamdaki cam kapının açıldığını duyduğumda akabinde Bulut'un ayak seslerini duydum, oturma alanına yaklaşırken öfkesinin derin soluklarını alabiliyordum. "Hala uyanmadı mı?" diye sordu, koltukta yatan annesine yabancı gözlerle bakarken. Annesiyle arasındaki derin ve kırık ilişkinin nedenini öğrenmek isterdim, yerde yatan annesine yaklaşırken ki soğukkanlılığı beni ürpertmişti.

Az önce arama yaptığı telefonunu ortadaki ahşap sehpaya bırakıp karşımdaki tekli koltuğa otururken düz bakışları annesine kaydı, kapalı gördüğü gözlerle sorusunun cevabını aldı. "Kiminle konuştun?" diye sordum, bakışlarımı yüzünde gezdirirken.

Sakalını sıvazladı. "Annem ve sizinkiler için koruma istedim," dedi, ifadesiz bir tonlamayla. Siyah gözleri, yeşil gözlerimde oyalanırken oradaki çıplak kalmış korkuyu görmüş gibi konuştu. "Merak etme, bir daha kimseyi kaybetmeyeceğiz."

Kaybetmek ve kazanmak. Tüm meselenin bu olduğu bir yaşamda her iki durumda beni huzursuz ediyordu, çünkü kazansak bile çok şeyi feda ederek kazanacaktık. Buruk bir kazanma bize daha çok kaybettirir düşüncesini zihnimden silemiyordum.

"Annen..." diye fısıldadım, yarım bir sesle. Bakışlarım kahverengi kürkünü bedenine geçirmiş annesine kayarken kuru dudaklarımı yaladım. "Onu neden öldürmediler?"

Bulut'un kaşları çatılırken gözleri kısılmıştı. Elini ceketine soktuğunda sigara paketini çıkardı, paketin içinden bir dal ve içine koyduğu çakmağı aldığında paketi tekrar ceketine koydu. Dudaklarının arasında yerleştirdiği sigarayı çevik bir hareketle yaktığında çektiği nefes, dudaklarından süzülerek odada hüküm sürmeye başladı. "İki nedeni olabilir," dedi, kısık bir sesle. "Ya göz dağı vermek istediler ya da..."

Duraksadı ve sigarasını tekrar dudaklarının arasına aldı. Başımı hafifçe yana yatırıp merakla ikinci nedeni söylemesini beklediğimde gözlerini benden çekti ve dudaklarını sadece parmaklarında varlığını sürdüren sigarası için araladı. "Ya da ne?" diye sordum, kaşlarımı çatarak.

Duman ikimizin arasında geçit oluştururken endişe beni ayak bileklerimden yakalamaya çalışıyordu. Bulut, "Artık kim olduğundan eminim," deyince bakışlarım donuklaştı ve yutkunmaya çabaladım. Bulut'un yüzünde beliren çelişki başka bir sebeptendi, arada kalmış gibiydi ve söyleyip söylememek arasında gelip gidiyordu. "Savaş malzemem de..."

TAHTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin