15. BÖLÜM:"KİMLİK SAVAŞI"

4K 328 171
                                    

Haber vermeden geldim valla ama özür diliyorum çok beklediniz. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar.

Kat Frankie - People


15.Bölüm: "Kimlik Savaşı"

Varlığım her zaman tehdit olmuştu.

Bir binayı inşa etmeden önce kesilen zayıf köklü bir ağaç gibiydim. Tek bir hareketle, düşünmeden koparılıp bir yere fırlatılan o ağacı tekrar diken adamın şimdi tek bir sözle kopardığını hissettim. Sorunun bulduğum yer olduğunu düşündüğüm çok olmuştu ama koparılma sebebim bu değildi. Er ya da geç anlamıştım.

Rüzgar uğuldarken saçlarım yana doğru savruldu, etrafımız kalabalık olsa da uzun bir süre sadece kendi sesimi duydum. Bunun bir fırsat olduğunu düşünen tarafım geri çekilmem gerektiğini söylüyordu, bilete uzanmak isteyen ruhani ellerimi görebiliyordum. Ama bu düşünce onun bana gidiş bileti uzatmasından daha acı verici gelmişti.

Bulut gözlerime gittikçe kararsızlaşan hislerle bakarken bakışlarım anlık bilete düştü, sıkıca kavradığı bilet parmaklarının arasında yırtılacak gibi duruyordu. Bu yaptığı son birkaç saatte verilmiş bir karar değildi, birkaç gündür kafasını kurcalayan ve nihayetinde sonuca bağlanan bir karardı. Ona öylece bakarken dudaklarını araladı. "Her şeyi ayarladım." Sesi kalbime inen bir yumruk olurken gözlerini benden kaçırdı. "Geçişinde sorun olmayacak. Birkaç güne Çimen'in davası görülür, zaten beraat edeceksin. Kimse peşinde olmayacak."

Kaşlarım hayretle havalanırken ona cevap vermek tüm duygularımı ele verecekti ve ben bunu uzun zamandır hissetmiyordum. Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyordum ama onun bunu yıktığını görebiliyordum. Bir yanı gitmemi istemiyordu ve bunun ağır basmaması adına kendiyle büyük bir savaş halindeydi.

Gözlerimi ondan koparıp telaşlı kalabalığa ağırca göz gezdirdim, biri bavulunu hızlıca içeriye sürerken biri erken gelmiş olmalı ki hareketleri yavaştı. Bir kadın aceleyle taksiden indikten hemen sonra taksicinin bavulunu bagajdan çıkarmasını sabırsızlıkla beklemeye başladı. Bir adam sanki kimseye rahatsızlık vermemesi adına en köşede sigarasını içerken bir diğeri kalabalığın içinde fütursuzca dumanını bırakıyordu. Bakışlarımı gözümün gördüğü her yerde uzun bir süre beklettim, hiçbirinin sonraki adımı benim kadar kararsız değildi.

"Bir şey demeyecek misin?" Onun sesini duyduğumda kelimeleri zihnimde sarsıntı içinde yankılanarak can bulmaya devam ederken bakışlarımı mekanik bir hareketle ona çevirdim. Bana doğru bir adım attığında irkilerek geri çekildim, bu hareketim onun afallamasına neden oldu. Toparlanarak dudaklarını araladığında, "Her şey bittiğinde yanında olacağım," dedi güven verici gözlerle bana bakarak. "İnan bana."

Ona inanmadığımı fark ettim, kalbimin benden aniden uzaklaştığını hissettim. Ama bu gözlerimin dolmasına engel olmazken omzumun üzerinden hala telefonla görüşen babama baktım. "Biliyorsun." Sesim bana ait olmayacak kadar duygusuzdu. Ardından tekrar ona döndüğümde anlamayan gözlerle yüzüme baktı. "Onun beni istemediğini biliyorsun." Başımı iki yana sallarken alayla gülümsedim. "Ve bile bile bu bileti bana uzatabiliyorsun."

Yüzünde darmadağın bir his meydana gelirken sertçe yutkundu. "Hale..." Elini bana doğru uzattığında şiddetle çekildim. Gözlerini yumarken dudaklarından sıkı bir soluk döküldü. "Bunu senin için yaptığımı biliyorsun."

Onu anlamamı ister gibi bakıyordu. "Bu sadece arkasına sığındığın bir kılıf," diye tısladım dişlerimin arasından. "İntikamından vazgeçemediğin için benden vazgeçiyorsun Bulut. Bunu gerçekten anlamamı mı bekliyorsun?"

TAHTحيث تعيش القصص. اكتشف الآن