Otuz İki

8.8K 863 223
                                    

32

-Yorumlar için teşekkür ederim, iyi okumalar.-

Günün ilerleyen saatlerinde, Harry'nin tabutu üzerinde bıraktığı taze toprak iziyle gömülmüştü. Yazısı değiştirilmemişti, yine o basit birkaç sözcük..

Huzur içinde yat.

Ellerimiz ceplerimizde, Harry'nin mezarı başında duruyorduk.

'Bedenim gerçekten orada şimdi. Çok garip.'

Küçük bir kuş zarifçe mezar taşına kondu ve adeta meraklı bir bakışla başını yana eğdi. Üzerine standart, anlamsız bir söz yazılmış taş parçasına öylece bakan iki çocuk hakkında ne düşünüyordu, merak ettim. Benim canlı, Harry'nin ölü olduğunu biliyor mu, aramızdaki görünmez bariyeri görebiliyor mu diye merak ettim. Yoksa mezarın başında durmuş öylesine iki kişi gibi mi duruyorduk?

'Bence başka bir söz yazmalılardı. Yeni ve daha güzel.'

'Umrumda değil. Sadece bir taş parçası.'

'Benim umrumda olurdu.'

'Gerçekten mi?'

'Neden bilmiyorum.'

'Ben nedenini biliyorum.' deyip gülümsedi.

'Ah öyle mi?' deyip kaşlarımı kaldırdım.

'Nedenmiş?'

'Mezar taşında yazılı kısacık bir cümle bile olsa insanların gittikten sonra hakkında ne söylediğini bilmek isterdin çünkü.'

'Evet olabilir.' deyip onayladım.

'Gördün mü, seni tanıyorum.' derken beni dürttü ve gülümsedim.

Kuş, havalanıp ağaçların arasında ilerlemeye başladı.

Parlayan güz güneşi ve abanoz renkli yapraklar eşliğinde uçup gidişini izledik.

'Sana bir şey söyleyecektim unuttum.' dedim yere bakarak.

'Bu akşam Max'in partisine gideceğim. Aldığım fotoğrafı geri vermem gerekiyor.'

'Max ve benim fotoğrafım mı?'

'Evet. Aldığımı anlamış ama fazla kızgın değildi. Benim aldığımı nereden anladı bilmiyorum, fotoğrafın yokluğunu fark etmesi bile tuhaf. Tonlarca fotoğrafınız var.'

'Max bazen tuhaflık derecesinde duygusal olabiliyor. Bu yüzden onunla hep alay ederdim.'

Harry ve Max'in arkadaşlığı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmayı dilerdim. Arkadaşlıkları hakkında yalnızca Harry'nin anlattığı parçaları biliyordum. Cinayetine ışık tutmak içinse daha fazlasına ihtiyacım vardı.

Telefondan saatime baktım.

'Gitsem iyi olacak.'

'Peki. İyi eğlenceler.'

Harry'e baktım.

'Sen ne yapacaksın?'

'Normalde Wesley'le takılırdım ama..'

Suratımı astım.

'Hey her şey yolunda. Em'le falan konuşurum işte. Belki de gizlice odana girer ve iç çamaşırlarına bakarım.'

Şaşkınlıkla gözlerimi açtım ve gülerek omzuna vurdum.

'İyi eğlenceler sana da.'

Mezarlığın çıkışına yürürken hâlâ gülüyordum.

Phantom (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now