Otuz

10K 952 219
                                    

-Geçen bölümün voteları için çok teşekkür ederim. Ama pek yorum yoktu. Desteğinizi bekliyorum. İyi okumalar herkese. :) -

Ian düşünceli bir ifadeyle arkasına yaslandı. Ela gözleri, Harry'le olan anılarını düşünürken koyulaşmış, neredeyse griye bürünmüştü. Cevap vermesini beklerken aklıma bir sürü yeni soru gelse de onları aklımda geriye attım.

'Harry'le tanıştığımda ben birinci, o ve arkadaşları da ikinci sınıftı. Benimle fazla konuşmazdı, hiçbiri konuşmazdı aslında. Onu sadece annem dolayısıyla tanıyordum. Annem, babasıyla liseden arkadaştı. Üçüncü sınıftayken Harry kanunla başını belaya sokmaya başladı, neredeyse her haftasonu alkol tüketimi ve ortamın huzurunu tehdit sebeplerinden annemin odasında yerini alırdı. Hiç de umursamazdı. Her zamanki gibi babasının gelip onu kurtaracağına güvenirdi.

Max ve o hep birliktelerdi ama Max'in partilerde tutuklandığına hiç şahit olmadım. Ya partilerde gerçekten hiçbir şey yapmıyordu ya da her seferinde Harry suçu üzerine alıyordu. Bunu bir türlü anlayamazdım. O partilerin birkaçına gitmiştim, Harry ve Max her şeyi birlikte yapardı ama annemin odasında oturan hep Harry olurdu. Adeta bundan zevk alır gibi, bir çeşit oyun oynar gibiydi.'

Çenemi elimle tutmuş öğrendiklerimi sindirmeye çalışıyordum.

'Karakola getirildiği seferlerden birini net hatırlıyorum.' dedi ve öne eğilip dirseklerini masaya yasladı.

'Morarmış gözü ve yanağındaki çürüğe rağmen yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sandalyeye oturdu. Kavga mı ettin diye sorduğumda yüzünü bana çevirip yukarıdan aşağıya beni süzdü. Cevap vermeyeceğini düşündüğüm anda yavaşça gülümsedi. "Evet ve kazandım." dedi. Ne cevap vereceğimi bilememiştim. Zaten sonra da annem içeri girdi ve o gece onunla tekrar konuşmadım. Sanırım o olayda beni etkileyen şey kendine olan güveniydi. Yaptığı her şey doğruymuş gibi davranırdı. Böyle insanlar her yerde bulunmaz.'

Yemeğimizi getiren garson tabakları önümüze bıraktıktan sonra içecekleri getireceğini söyledi. Teşekkür edip yemeğime başladım ve yeniden Ian'a döndüm.

'Dürüst olmak gerekirse..' dedi Ian mendilini açıp kucağına sererken.

'Harry'i sevmeyen fazla kişi yoktu. Tam bir toplum insanıydı. Herkesi nasıl güldüreceğini, nasıl etrafına toplayacağını bilirdi. Bir çeşit büyüsü vardı. Çok popüler olduğu şüphesizdi.'

Garson içeceklerimizi bırakırken, Ian da tereyağına uzandı.

'Peki sen?' dedim suyumdan bir yudum alırken. Bardağı geri bıraktım.

'Sen onun hakkında ne düşünürdün?'

Omuz silkti.

'Küçükken ona biraz özenirdim. Herkes tarafından sevilen ve popüler birisiydi. Zaman geçtikçe, özellikle de geçen yıl bütün bunların değişmeye başladığını fark ettim. Aslında herkes fark ediyordu ama kimse söylemeye cesaret edemiyordu.'

'Ne demek istiyorsun?'

'Sanki havada bir tür zorluk, bir tür tansiyon vardı. Ocak ayı gibi başladı, ölümüne kadar da sürdü.'

'Kimle kim arasındaydı bu tansiyon?'

'Harry ile herkes arasındaydı aslında. Mezuniyetine bir yıl kalmıştı, üniversiteye gidecek ve aynı zamanda babasının şirketi için çalışacaktı. Herkes bunu biliyordu, belki de..'

Ian içeceğinden bir yudum aldı ve masaya bıraktıktan sonra parmaklarını dudaklarında gezdirdi.

'Onu bekleyen hazır gelecek aklını karıştırmıştı.'

Phantom (Türkçe Çeviri)Where stories live. Discover now