Bölüm 9

801 55 93
                                    

Bölüm şarkısı:
Sezen Aksu - Küçüğüm

🌸

Şu an tuhaf bir anın içindeyim sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum sadece korkuyorum işin ucu bana da dokunacak diye korkuyorum. En başından beri buradan bir şekilde kurtulacağımı biliyordum. Sevinmem gerekirken nedense sevinemiyordum. Belki de polislerin benimde bu işin içinde olduğumu düşüneceklerini, düşündüğüm için bir türlü sevinemiyordum.

Polis sirenlerinin sesini duyduktan sonra kimse olduğu yerden kıpırdamamıştı. Bense hepsinin en arkasında öylece onlara bakıyordum. Hepsi birden önünü bana dönünce önce Patrona baktım gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Korkuyordu, bunu çok net bir şekilde görebiliyordum. Herkese aslan kesilen o adam şimdi kuzu olmuştu. Korkağın tekiydi... Daha sonra tam yanımda duran Yiğit'e baktım yüzünde hiçbir duyguya yer yoktu.

"Sanırım," dedi adamlardan biri hepimizin yüzüne bakarak sonra konuşmasına devam etti. "Bu defa boku yedik," Sesi titriyordu

Kimse konuşmadı. Ne yapacaklarını düşünüyorlardı muhtemelen.

"Arka kapı," dedi Patron aklına yeni gelen kaçma planına güvenerek. "Oradan çıkalım,"

"Çoktan oraya da geçmişlerdir," dedi Yiğit duygusuz bir sesle. "Ama isterseniz gidin bakın,"

Patron, "Canımı yol da bulmadım ben şansımı deneyeceğim." dedikten sonra arkamıza doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Adamları da arkasından gittiler sadece ben ve Yiğit kalmıştık.

"Kurtuluyorsun!" dedi gözlerimin içine bakıp, çok değişik bir sesle söylemişti bu kelimeyi ne hissedeceğimi bilememiştim.

"Ben..." diye konuşacağım sırada Patron ve adamları yanımıza doğru geliyorlardı. "Anahtar nerede?" diye bağırdı Patron daha yanımıza bile gelmeden. "Boşuna uğraşma yolun sonuna geldik," diye konuştu Yiğit.

Beklemediğimiz bir anda adamlardan biri Patronun yakasına yapıştı. "Herşey senin sikik emirlerin yüzünden başımıza geldi." diye bağırdı Patronun yakasını daha çok sıkarak. "Çocuklarım lan var benim kim bakacak onlara," Sesi öyle çaresiz çıkmıştı ki pişman olduğunu her kelimesinden anlamıştım.

Herkes hata yapabilirdi ama önemli olan çok geç olmadan o hatanın farkına varabilmekti sanırım onun için çok geç olmuştu ve kendini asla affetmeyecekti. Kendine olan hıncını başkasından çıkarıyordu.

Yiğit hızla onların yanına gitti ve adamın kolunu tutup geriye çekmek için çabaladı ama adam o kadar çok öfkeliydi ki bırakmaya niyeti yoktu. "Bırak," diye bir fısıltı çıktı Patronun dudaklarından. Yiğit adamı son gücüyle çektiğinde Patron geriye doğru sendeledi.

Demir kapıdan içeri hızla koşan Ömer'i gördüm. Kısa bir süreliğine bakışları beni buldu daha sonra Patronun olduğu yere doğru ilerledi.

"Patron siren sesleri var ama polis arabaları bir türlü gözükmüyor," diye konuştu nefes nefese.

Herkes şok olmuş gözlerle Ömer'e bakıyordu. "Nasıl," dedi Patron kendine gelerek. "Ne demek polis arabaları gözükmüyor?"

Yiğit elini yumruk yapıp, "Her kimse," dedi düşünceli bir şekilde. "Bizimle dalga geçiyor!" Daha sonra ağzında kimsenin duyamayacağı bir sesle bir kaç küfür yuvarladı.

Polis sirenlerini duyduğum andan itibaren kurtulacağıma dair bir umudum yoktu ne hissedeceğimi şaşırmıştım fakat şu an hissettiğim şey endişeydi. Şu an herşeyi idrak edebiliyordum benim hiçbir şekilde umut etmemem gerekiyordu buradan asla kurtulamayacaktım.

YARALI SERÇE Where stories live. Discover now