Bölüm 22

246 18 72
                                    

Çok uzun zaman sonra geri döndükk. Çok geç oldu farkındayım ama yks falan derken anca gelebildim. Uzun zamandır bölüm bekleyen arkadaşlardan özür diliyorum. :'( Hâlâ bölüm bekleyen var mı orası muamma

Neyse lafı uzatmayayım.

Tamamen geri döndük diyemem ama elimden geldiğince bölüm atmaya çalışacağımdan emin olabilirsiniz.

Kalmışızdır ya iki üç kişi :')

Yani umarım.

İyi okumalar!

-

"Nasıl olmuşum?"

Boydan boya olan aynanın karşısında son bir defa daha döndükten sonra yüzünü bana dönerek, dişlerinin tamamı gözükecek şekilde gülümsedi. Gülümsemesine karşılık verdim ve hayran kalmış bir edayla baştan aşağı süzmeye başladım, hem süzüyor hem bu kadar güzel olduğuna inanamıyordum.

Beni bile kendine aşık edebilecek güzellikteydi.

Giydiği arkadan uzun önden kısa olan siyah elbise üzerine tam oturmuştu. Dekolte detayı vardı fakat fazla değildi. Saçlarını üstten hafif bir topuz yapmış elbisesine uygun bir makyaj da yaparak güzel yüzünü ortaya çıkarmıştı.

"Abla," dedim hayranlıkla, "Çok güzel olmuşsun." Gözlerine baktım. "Kenan abinin dibi düşecek."

Göz kırptı. "Çuval giysem bile beğenir."

Çok sevmekten..

İçimden düşündüğümü dile getirdim. "Çok sevmekten."

"Aynen öyle," diyerek arkasını bana döndü ve aynada kendine bakmaya devam etti. "O değil de şirkete ortak olacak olan adam dış görünüşe çok önem veriyormuş." Aynada gözlerimiz kesişti. "O yüzden böyle çok özeniyorum."

"Harika görünüyorsun," dedim yatağın ucuna oturmadan önce. "Ben galiba aşık oluyorum."

"Yiğit'e mi?" diye sordu pat diye.

Şaşkınlıkla bakakaldım bir süre öylece. Kendime gelince, "Abla," dedim son harfi iyice uzatarak.

"Ne abla," diye döndü önünü bana sahte bir kızgınlıkla. "Of hadi itiraf et."

"Neyi?" diye sordum anlamamazlıktan gelerek Tuğba abla bana yan gözle kızgın bir şekilde bakınca kendimi düzelttim. "Öyle bir şey yok."

"Aynen, kesin yok." dedi başını sallayarak. "Yiğit'i görünce salak salak davranan benim zaten."

Çok mu belli ediyordum?

Oturduğum yerden hızla ayağa kalkarak. "Ne alakası var?" diye sordum.

"Neyse," dedi çok uzatmayarak. "Önce kendine itiraf et de, sıra bana da gelecek."

Bir şey demedim.

Ne diyebilirdim ki zaten?

Yiğit'i görünce salakça hareketler sergilediğimin farkındaydım fakat bunun adı aşk mı onu bilmiyordum, emin olamıyordum.

Hem ben Yiğit'e aşık olsam bile aynı şeyleri o bana karşı hissetmezdi ki.

Tuğba abla yatağın yanında duran komodinden telefonunu alıp çantasına koyarken, odaya giren Uğur'un gözleri ilk önce annesini bulmuş ve inanamayarak annesine bakıp duruyordu. "Anne," diye mırıldandı elindeki topu yere bırakarak. "Bu sen misin?"

"Ya şapşal, gel buraya." Uğur koşarak annesinin kucağına atladı. "Yavaş be oğlum, öldüreceksin."

Bu hallerine gülümsemeden duramıyordum.

YARALI SERÇE Where stories live. Discover now