1.3

1.8K 99 16
                                    

Mery yaptılı telaşın fazla ve gereksiz olduğunu düşünerek kendini rahatlatmaya çalıştı. Sonuçta onlar aynı binadaydı ve ortak derslere giriyorlardı. Elbette görecekti onu. Şimdi ya da daha sonra olması bir şeyi değiştirmeyecekti. Zaten kararı belli değil miydi?

Mery yine de içinşn rahatlamasını sağlayamadı. Sirius'u gerçekten seviyordu ama insanların ölümünü bilerek buna göz yumabilir miydi? Abartıyor muydu yoksa? Belki de sırrını birine anlatmalıydı. Dumbledore 'den başka birine... Ona akıl verecek ama sırrını başkalarına söylemeyecek birine. Böyle biri elbette ki yoktu. Kime söylese ya ona inanmayacaktı ya da başkalarına anlatacaktı.

En iyisi yaşadıklarını bir günlüğe yazmak olacaktı. Muggle olduğunu sandığı zamanlar gittiği lisede yazı yazmanın insanları rahatlattığını duymuştu. Yazı yazmayı beceremediği için daha önce denememişti ama yapabilirdi. Aklından geçenleri bir kağıda yazmanın zor bir şey olmadığını düşünüyordu. Zor olsa bunu tavsiye etmezlerdi herhalde.

Kafasındaki düşünceler ile boğuşurken birden sınıfın kapısının kolunun (YN:nE bu cümlede bir hata olduğunun farkındayım) aşağıya indiğini gördü. Çapulcular'ın geldiğini anlayarak sanki onları hiç duymamış gibi işini yapmaya devam etti.

"Bayan Styles? İşiniz hala bitmedi mi?"

Arkadından gelen Mcgonagall'ın sesi ile rahatladığını hissetti Mery. Ona döndü ve cevapladı.

"Çok az kaldı efendim. Yarım saate biter"

"Acele edin Bayan Styles. Yasaktan önce yatağınızda olmalısınız. Saatin kaç olduğundan haberiniz vardır umarım" dedi ve gözündeki gözlükleri düzelterek kapıyı kapatıp çıktı.

Mery'nin saatten haberi yoktu. Yasağa çok az kalmış olmalıydı ki Mcgonagall ona bakmaya gelmişti. Yolda da Çapulcular'ı görerek onları geri gönderdiğini tahmin etti Mery. O an Mcgonagall'a ne kadar minnet duyduğunu kimse anlayamazdı. Ne olursa olsun o konuşmayı yapmak istemiyordu. Buna bir çözüm bulacaktı ama şimdi yapması gereken daha acil işleri vardı. Bunlar elbette ki öğrencilerden geriye kalan kitapları düzenlemek ve kitaplığın tozunu almaktı.

Mcgonagall'ın hoşuna gitmeyen şeyler listesi çıkardığınızda Hogwarts kulelerinden bile uzun bir liste yapabilirdiniz ama bunların en önemlilerinden biri bulunduğu ortamın dağınık ve tozlu olmasıydı elbette. Bu nedenle normalde kendi evini temizlemekten kaçan Mery bile dize gelmiş, hiçbir yerde hiçbir toz tanesi bırakmıyordu.

Nihayet temizlik işi bittiğinde sınıftan çıkan Mery, saatin kaç olduğunu bilmediği için hızlı ama temkinli adımlar ile Gryffindor ortak salonuna çıkmaya çalışıyordu. Yasak başladı ise Ravenclaw başkanı Cirilla Dawson'a yakalanmama olsılığı neredeyse hiçti.

Dawson'un nasıl oluyorsa her yasaklı işten haberi oluyor, hemen oraya varıp ceza yazıyordu. Bu nedenle Ravenclaw öğrencileri dahil herkesin korkulu rüyalarından olmuştu. Öğrenciler arasında onun gerçek bir kahin olduğu gibi dedikodular dolaşsa da Slytherin öğrencileri o bir muggle doğumlu olduğu için bunun gerçek olamayacağını söylüyorlardı. Yine de buna gerçekten inanan öğrenciler vardı elbette. Hatta bazen ona gidip kendi gelecekleri hakkında birşeyler söylemesini istiyorlardı.

Mery ise onun bir kahin olmadığını biliyor bu davranışları saçma buluyordu. Ama yine de o kızın belanın kokusunu aldığına adı kadar emindi. Neyseki korktuğu olmamış yasak başlamadan ortak salona girmişti. Şimdi yapmak istediği tek şey odasına gidip yatağına girmekti. Üstündeki kıyafetleri hiç önemsemiyordu. Tek önemli olan bir an önce üstündeki yorgunluğu atmasıydı. Birde kafasındaki düşüncelere bir son vermek.

Yatağına kendini attığında odadaki kızların konuşmalarını duymazdan gelerek uyumaya çalıştı. Ama kelimeler inatla beynine girmek için bir yol arıyordu sanki. Alice ve diğerlerinin ne dediğini anlamasa da dediklerini duyuyordu. Laf arasında Sirius'un adını duyması ile gözlerini aniden açmış, onları dinlemiyormuş gibi davranarak yatakta o tarafa dönmüştü. Lafın nereye geleceğini çok merak ediyordu. Ama lanet olsun ki denilenlerden bir şey anlamıyordu. Alice fısıldayarak yanındaki Merlene'ye bir şeyler diyor, Merlene ise ona fısıldayarak karşılık veriyordu.

Seçtiği birkaç kelimeyi kafasında toparladığında sohbetin devamının nereye gideceğini çok merak ediyordu ama kızlar Mery'e inat konuşmamaya karar vermiş gibiydi. Duyduğu tek cümle beyninde dönüyor yine de buna inanmıyordu.

"Sirius Black'in bir sevgilisi varmış, öyle söylüyorlar"

Kim söylüyor diye atılmak istese de susmaya devam edip konuşmaya devam etmelerini diledi sessizce. Az önce biraz sessizlik ve uyku için herşeyi yapacak bile olsa şuan tek istediği bu konu hakkında biraz bilgi edinmekti. Balo gecesinden sonra Sirius'a gidip bunları sormaya hakkı olduğunu düşünse de Sirius'un vereceği cevaptan çok korkuyordu.

Nasıl bir Gryffindor öğrencisiydi böyle? Ne olacaktı yani Sirius Black ona bu konunun onu ilgilendirmediğini söylese?

Ne olacaktı sahiden? Kalbi ne kadar kırılacaktı?..

❀✿❀

Yine geç gelen ve kısa olan bir bölüm daha ama bu bir ay benim için gerçekten çok aksiyonlu ve yorucuydu. Kafamı toplayıp birşeyler yazmak gerçekten çok zordu.

Bu yüzden hepinizden özür diliyorum. Yazabildiğim kadar kısa sürede yeni bölüm gelecek.

MERİUS      [Marauders Era]Where stories live. Discover now