0.02. Bilinmezliğin verdiği öfke.

4.3K 378 870
                                    

Ulan ne şanslı gacılarsınız, bölüm salıveriyorım okuyun diye. Oysaki birkaç gün sonra final haftası girecek dşdmlxmlxms neyse siz yorum atın ben güleyim. Bu arada bu bölüm diğerinden uzun :)) yine iyisinizzzz heee

Okuduğunuz saati de yazıverin

...

P H Y S I C A L

B Ö L Ü M 2

B Ö L Ü M 2

К сожалению, это изображение не соответствует нашим правилам. Чтобы продолжить публикацию, пожалуйста, удалите изображение или загрузите другое.


[. Park Seoul Lisesi, koşu parkuru 13.47 .]

Babamla olan tartışmamın üstünden 1 hafta geçmişti. Okulun spor kulübunun sponsoru olduğu için okul yönetimi ve beden eğitimi koçları ile yakın ilişkisi bulunuyordu. Doğal olarak evde yaptığım her şey okulda duyuluyordu, tıpkı sigara içtiğim gerçeği gibi...

Koçun içinde bulunduğum durumu bildiğinin farkına varmam uzun sürmemişti. İnsanların zayıf noktalarından birinin de duygularını çok çabuk belli ediyor oluşundan koçun tek bakışından yendiğim hurmalardan haberdar olduğunu anlamıştım. Yoksa takımın gözde atletine neden 'Ulan senin de babanın da...' şeklinde bir bakış atmasının imkanı yoktu. Ee ben de salak değilim, anında çakmıştım durumu; fakat müsabakaların bu kadar yaklaştığı bir zaman diliminde, yaklaşık bir ay kadar vardı, bana baskı yapmayacaklarını düşünmüştüm. Babam kendi üstünlüğünü göstermek için illa ceza ya da kısıtlama yapacaktı, bunun pekala farkındaydım ama koç... Bana baskı yapmazdı ya? Değil mi?

Yanılmıştım.

Koç da tıpkı diğer herkes gibi otoritenin kölelerinden biriyi; üstleri ne derse onu yapan sadık bir köpekti. Tasmasını sıkı sıkı tutan sahibine sadakat yemini etmiş olan, kemiğini ve mamasını önüne koyan sahibine kuyruğunu sallayan aciz bir köpek.

Ne yazık ki bu tasmalardan biri de benim boynumdu, ne de olsa babamın kızıydım. Kahrolası bir köpek olmak ablam ve benim için kaçınılmaz bir son değil miydi? Zaten bu yüzden ablam da ben de bu hayatları yaşamıyor muyduk?

İstemediğimiz bir geleceğe kanat çırpıyorduk, sırtımızdaki sahte kanatlarla birlikte ölüme uçtuğumuzdan bihaber.

Nefes alamıyordum. Düşüncelerin zihnimi bulandırıyordu. Tempom her geçen saniye bozarulurken düşünebildiğim tek şey bitiş çizgisini geçmenin faydasız olduğuydu. Ne bu antrenmanlar bitecekti ne de karamsarlıklar içinde boğuşan zavallı benliğim.

Keşke, keşke izin verilseydi: hayatımı yaşamama izin verilseydi.

Sıçayım böyle hayata.

O anda ayağım tökezlemişti.

"Yah! Yeseul, ritmi bozuyorsun!"

Koçun sesiyle dikkatim iyice bozulmuştu, başımı koça çevirdiğimde her zamankinden daha sert olan ifadesiyle karşılaşmıştım. Günlerdir fazla çalışmaktan biap düşen kaslarım artık limitine ulaşmışlardı, bir sporcunun en önemli kuralı düzenli uyumakken ben rutin 6 saatlik uykumu birdenbire 4 saate çekmiştim, doğal olarak bedenim bana karşı çıkıyordu.

PHYSICAL - Kim TaehyungМесто, где живут истории. Откройте их для себя