-7- Pregnant Wolf

16.3K 2.1K 2.8K
                                    

🐺

Demişsiniz ki admin öldü, hayır geri döndüm ve burdayım bitchez

Ve bilin bakalım bu bölümün ardından ne okuyoruz (M)

Ehe :")

Siz de yorum, oy&desteklerinizi bırakmayı unutmayın lütfen ♡

~ Keyifli okumalar ~


***

"Şu yatağa uzanmakla başla bakalım."

Duyduğum hecelerle alt dudağımı sıkıntıyla dişlerken, ne için yürüdüğümü, birazdan burada neler döneceğini bile bilmeden adımlarım benden habersiz kendi yolunu çizer gibi harekete geçmiş, irademi bir kez daha nakavt etmişti.

İçimde bir yerlerde sanki gizlice taşıdığım bir güç, beni bunu yapmaya itiyor, uzaklaşmayı reddediyordu.

Saniyeler içinde ayak parmak uçlarım dahi gerilirken, dediğini yapıp uzandığımda, her bir hareketimi dikkatle izledikten sonra olduğum yere doğru birkaç adım atmış, benim de onu izlememe sebep olmuştu.

"Hiçbir fikrin yok değil mi, burada olabilicek şeyler hakkında?" Dedi bir adım daha atarken.

Mesafeler iyice anlamını yitiriyor, dizleri yattığım koltuğun ön kumaşına değerken, yukarıdan beni öylece izliyordu. Dudaklarımı araladığımda, yeniden cesaret yüklenmiştim, korkmam için tonunu özenle ayarladığı sesi bende aksine başka hisleri uyandırdığından haberi yoktu onun. Bunu ben bile kabullenemiyordum. Kendime karşı da mantıklı bir açıklamadan yoksundum fazlasıyla...

"Bana artık ne olup ne olmayacağı zerre umrumda değil, birileri gelip vücüdumu delik deşik ederken benim fikrimi zaten almamış Doktor Jeon. Bundan kötüsü ne olabilir ki?"

Sanki negatif enerjimi kusmuş gibi sıraladığımda gereksiz bir rahatlama gelmişti ruhuma o dakika. Ama bu, sadece üç saniye sürmüştü.

Yalnızca üç minik saniye.

Ardından da arkasındaki elini görüş açıma soktuğunda elinde parıldayan keskin neşteri ustalıkla parmaklarının arasında havada şöyle bir sallamış ve kan kırmızısı lekelerini diliyle yavaşça ıslatmıştı, parıldayan tek şey metal cisim değil artık, gözleriydi de.

O dakika kalbime hücum eden görünmez bir his küçük bir çarpıntıyı göğsüme yollarken, o ise önce neştere daha sonra da bana dikmişti gözlerini. Sanki elinde tuttuğu şey ona zevk veren, kimliğini oluşturan yegane bir parçaymış ve bundan eğlenir gibiydi.

Korkmam mı gerekirdi bu irislerine düşen karanlık yansımayı kendisine bir perde gibi örten adama karşı?

Eğer öyleyse bile hissettiğim tek şey korku değil, heyecanın adranaliniydi, ya da henüz bilmediğim o gerçekliğin kendisiydi...

Anormal olan kimdi peki?

Elindeki cisimle beni birazdan burada doğramak üzereymiş gibi görünen siyahların adamı mı?

Yoksa tüm bu gerçekliğe rağmen hala orada sakince uzanan, gitmek bile istemeyen zavallı ben mi?

Dizlerini hafifçe eğip belini bana doğru bükerek eğildiğinde bedenime iyice yaklaşmış, aldığı nefesle adem elması kavisli bir yol gibi kayıp tekrar yükselirken,yutkunuşu ortamdaki sessizlik sayesinde kendini duyurmuştu.

Internity を Taekook ✓Where stories live. Discover now