-3- Sick

21.6K 2.6K 2.6K
                                    

~

Bölümler genel olarak 2.5-3k civarı olacak, yani ortalama bir uzunluk.

Siz severek okurken, ben de bahşettiğiniz fikirler ve destekleriniz ile kutsanmak isterim 🍷🍷🍷

Bu hikayede, ana ship elbette Taekook olmakla beraber, diğer ship ve karakterlerimize de hatrı sayılır ağırlıklar vereceğimi bilmenizde fayda var.

Umarım her birini tek tek hisseder ve seversiniz :)

O zaman tüm ot7 stanler toplantıysa,
başlayalım bakalım hırrr 🖤

***

"Çünkü emin ol, uslu olmazsan burada arkanı kollayacak değil bir insan, herhangi bir canlı bile yok."

Koridorda yankılanan buz gibi sesinin aksine nefesinin sıcaklığı aramızdaki bir metreden bile tenime çarpıp geçerken, kafam allak bullak olmuştu. Kırmızı-sarı geçişli gözlerini üzerimde tuttuğu her saniye hem tehlikede hem de tuhaf bir auranın çemberinde hissediyordum.

Arkasını dönüp gitmeye yeltenmişken, önce tereddüt etsem de bir anlık kendimi ikna edişle usulca koluna dokunup onu durdurarak aklımı kurcalayıp duran o soruyu yöneltmiştim.

"B-burası tam olarak neresi ve siz kims-"

Yüzünü koridordan ayırıp tekrardan ani bir refleksle bana döndürdüğünde bakışlarının sertliği ile cümlem bile yarıda kalmıştı. İrisleri önce bana daha sonra da koluna değen parmaklarımı hedefle aldığında rahatsız olduğunu anlayacağım türden mimiklerini sunarken, hafifçe büzülen ve saliseler içinde eski haline dönen dudaklarından bir duygu daha yakalamıştım.

İğrenmek...

Beni öldürecekmiş gibi bakması ise en son hamlesiyken, hızlıca dokunuşlarımı kolundan çekip endişe ile alt dudağımı ısırmaya başladığımda,

"Odana dön Taehyung." Demişti bana.

Burada hafızasını kaybedip boş bir ruh olarak dolaşıyordum zaten, bir de bu kendini bir şey sanan adamın laflarıyla eziliyordum!

Kaybedecek neyim kalmıştı ki?

Dilimi susturamıyordum. Hırsla önüne atılıp belki de gerçekten yapmamam gereken bir şey yapmışken, dilini sinirden damağının içerisinde yuvarlamış ve ellerini cebine sokarak tam önümde dikilmeye devam etmişti.

"Durun!" Dedim yolunu keserken.

"En azından bana bazı açıklamalar yapmaya borçlusunuz, yani lütfen?"

Sonlara doğru iyice kısılan sesimle resmen faka basmış gibi hissediyordum, ne diye birden sert çıkışmıştım ki...

"Ben ve sana borçlu olmak? Şu an çok tehlikeli yanlış sulardasın yabancı."

Cümlesi ile beraber omuzlarım düşer gibi salındığımda, dudaklarımı büzmüş ona büyüyen dolu dolu gözlerle ağlayacakmış gibi bakarken kelimeler dökülmeye başlamıştı bir bir.

"Hiçbir şey hatırlamıyorum ve bu berbat bir eziyet gibi... sadece biraz yardım etmenizi istemiştim. Yani insanlık hala ölmedi ama değil mi?"

Hemen önümdeki bedenin bakışları koridorda bir noktaya odaklanmışken, yüzüme bakmıyordu ama biliyordum kulağı bendeydi.

"İnsanlık mı..?" Dedi.

Internity を Taekook ✓Where stories live. Discover now