Bölüm 73; neden ağladığını biliyorum

Start from the beginning
                                    

Yerden irice bir taş aldı ve havaya fırlattı. Taş nöbetçilerin üzerinden aşıp yolun ilerisine düşmüştü. Taşın toprağa değmesiyle yerinden fırladı Daniel. Sesle başlarını çeviren iki nöbetçi kendilerine gelen şeyden habersizdiler. Ayağında ayakkabı olmadığı için zamanında varamayacağını fark eden Daniel hançerini fırlattı. Kendisine yakın olan nöbetçinin boğazına saplanan hançer orada iki saniye kadar durdu. Taşa doğru yürümeye niyetlenen diğer nöbetçi arkadaşının hırıltılı sesiyle arkasını dönmüştü ki Daniel bıçağını olduğu yerden çekmiş ve onun karnına saplamıştı. Diğer eliyle, acıyla bağırmaya çalışan adamın ağzını kapatıyordu. Bıçağını çıkarttı ve yere devrilen adamın giysisine sildi. Nöbetçilerin üzerini aradı ve aradığı şeyi buldu.

Onları orada bırakıp hızla içeri daldı. Girer girmez bir ağlama sesi kulağına değmişti. Sessiz adımlarla köşeyi döndü ve parmaklıklar arkasındaki Almas'ı gördü. İçeri birisinin girdiğini fark etmemiş gibi gözüküyordu.  Daniel parmaklıkların dibine çöktü ve "Ne oldu?" dedi. "Yoksa değmedi mi?"

Almas korkuyla kafasını kaldırmış, karanlığın içinde parlayan iki gözü görünce çığlığı basmıştı. Daniel eliyle susmasını işaret ediyordu ama nafileydi, kız hayalet görmüş gibi bağırıyordu. "Korkma benim!! Daniel!! Şu sarı saçlı olan!! Civciv!!" dedi. Kız bağırmayı kesse de hala korku içinde bakıyordu. Parmaklıklara yaklaşıp Daniel'in çamur içindeki suratına baktı ve şaşkınlık içinde "Burada ne arıyorsun?" diye sordu. Daniel derin bir nefes aldı ve "Seni kurtarmaya geldim!" diye cevap verdi. Almas ellerini yüzüne kapattı ve "Delirdim galiba!" dedi. Tekrar ağlamaya başlamıştı. Daniel sinirden kafasını duvara vurmak istiyordu. İç geçirdi ve parmaklıklardan uzandı. Almas'ı omzunda yakaladı. "Delirmedin!! Hayal falan da görmüyorsun!! Buradan kaçacağız, sonra da planladığımız gibi bizimle göreve katılacaksın!!"

Almas bir süre düşündü ve "Olmaz!!" diye bağırdı. Daniel parmaklıklara daha da yaklaştı. "Neden?!" diye sordu. "Peşimden adam göndereceklerdir! Sizin başınızı da belaya sokarım!!"

Daniel "Başımız zaten hep belada oluyor! Seninkinin varlığını hissetmeyiz bile!" dedi. Almas başını iki yana salladı ve "Bunu kabul etmem mümkün değil!! Size bunu yapamam!!" dedi. Daniel iç çekti ve ayağa kalktı. Hançerini çıkartıp duvarın başına geçti. Bıçağı duvara sürtüyordu. Almas birkaç saniye onu izledi ve "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Daniel bir süre sessiz kaldıktan sonra "Adımı yazıyorum." diye fısıldadı. Almas ne olduğunu anlamış değildi.

"Dışarıda iki tane nöbetçi öldürdüm!! Buraya da adımı yazıyorum!! Böylece her halükarda benim peşimden adam gönderecekler anladın mı? Sen kaçsan da kaçmasan da!"

Bıçağı yerine sokup duvardaki molozlara üfledi. Biraz geri çekilip açıkça okunup okunmadığını kontrol etti ve tekrar parmaklıkların yanına çöktü.

"Şimdi söyle bakalım geliyor musun gelmiyor musun?"

Almas bir süre duvardaki yazıya baktı ve "Neden?" diye sordu.

"Bunu neden yapıyorsun? Yoksa seni Jakaranda mı gönderdi?"

Daniel gözlerini devirdi ve dişlerini sıktı. Kızı kurtarmaya gelmiş olsa da gırtlaklayası geliyordu. "Hayır tabii ki de!!" dedi. "Bak! Bu olaylar başına biz kasabaya geldiğimiz için geldi haksız mıyım?! Seni burada ölüme terk edemeyiz!!"

"Siz kasabaya geldiğiniz için olmadı." dedi Almas. "O oku atmanın böyle sonuçlanacağını biliyordum! Sığınağa inebilirdim böylece kasaba yerle bir olsa da ben burada olmazdım! Buradayım, öldürüleceğim çünkü bunu ben tercih ettim!"

DEMİR BAĞLAR - SİS (tamamlandı)Where stories live. Discover now